AYMİRA

381 46 22
                                    

Türkiye, İstanbul

Sabahın ilk ışıkları gün yüzüne bulutların üstünde vururken Aymira camından içeri giren soğuk havanın sert esintisiyle gözünü açıp uyanmaya başladı. İlkbaharın getirdiği yağmur damlaları toprağın üzerine düşerken etrafa yaydığı o enfes koku esintiyle beraber odasını dolduruyor, güne merhaba demesini kolaylaştırıyordu. Yatağında esneyerek doğrulduğunda derin bir nefes aldı ve açık olan camına doğru ilerleyerek kendine gelmeye çalıştı.

İstanbul'un en güzel semtlerinden birinde, Üsküdar Altunizade'de oturuyordu. Evlerinin hemen önünde uzanan Validebağ Korusu yeşilliğiyle göz kamaştırıyorken ciğerlerini de temiz oksijenle doldurmasını sağlıyordu. Kuşların cıvıltısı eksik kalsa da gök gürültüsü kuş seslerinin yokluğunu aratmıyordu gerçekten.

Daha fazla üşütmemek adına penceresini kapatıp perdelerini düzeltir düzeltmez üzerindeki pijamalarını çıkartıp dolabında hali hazırda duran eşofman takımını giydi. Ayna karşısında dışarı çıkmadan önce kendine son kez baktı. Yağmur yağmasına rağmen koşusunu yapacaktı. Sporuna önem veriyor, fit kalmak için çok çaba sarf ediyordu. Daha 17 yaşında olabilirdi ancak yaşıtlarına binaen daha zindeydi.

Spor onun hayat felsefesiydi.

Odasından çıkarak küçük kardeşinin odasına doğru yöneldi. Henüz daha 1 yaşında olan erkek kardeşi Ali'den şans öpücüğü almadan güne başlamıyordu. Odasının kapısını gürültü yapmadan sakince açmaya çalışırken karşılaştığı manzarayla dehşete kapılmıştı. Kardeşinin odasında tanımadığı erkek ona doğru bakıyor ve tebessüm ediyorlardı. Ali birinin kucağında gayet halinden memnun bir şekilde ablasına el sallarken Aymira resmen küçük dilini yutmuştu.

"Sizde kimsiniz?" dediğinde sesindeki korkuyu ve endişeyi gizleyememişti. Kardeşi tanımadığı adamların elindeydi ve ağlamıyordu. Adamların yüzündeki tebessüm ne kadar içten olsa da üzerlerindeki beyaz kıyafetler durumun aksini iddia eder nitelikteydi.

Kardeşini kucağında tutan kişi bir adım öne çıktı ve samimi bir ses tonuyla ona güven aşılamak istercesine konuştu. "Aymira Tan. Biz senin için geldik."

Zaten bedeninde telaş duygusu hakimken bu sözler üzerine resmen kanı çekilmişti Aymira'nın. Bedeni korkuyla titremeye başladığında dudaklarından sadece kesik kesik nefesler çıkıyordu. Kendi için korkmuyordu. Ellerinde erkek kardeşi vardı. Fakat erkek kardeşi onların kucağında uslu duruyordu. Hatta ablasına elleriyle "gel gel" işareti yapıyordu.

"Hala sizin kim olduğunuzu bilmiyorum. Neden benim için geldiniz?"

"Onlar haberci Aymira."

Aymira arkasında annesinin sesini duyduğunda hızla kapıdan çekilerek annesi ve babasına baktı. Onlarda Ali gibi gayet sakin görünüyorlardı.

Annesi kızının omuzlarına ellerini koyarak onu kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Aymira hala ne olduğunu anlayamasa da annesinin sarılmasına ihtiyacı olduğunu fark ederek sıkıca karşılık verdi. Bedenindeki korkunun her bir zerresi teker teker çekilip giderken nefeslerini de düzene sokabilmişti. Geriye sadece neler olduğunu anlamak kalıyordu ona.

Annesinden ayrılırken arkasında olan iki adama dönerek baştan aşağı süzdü tek tek. Yüzlerinden bir an bile tebessüm eksik olmuyor, ikisi de umut dolu gözlerle bakıyordu Aymira'ya.

"Sizi buraya getiren sebep nedir?"

Aymira gayet resmi bir şekilde mesafe koyarak sormuştu sorusunu. Karşısındakiler onu tanıyor, hatta biliyor olabilirlerdi ama Aymira onları tanımıyordu. İşte tam da bu sebepten tavrından ödün vermeyen bir kadın olarak konuşacaktı.

Üçgen Serisi 1 - Zamansızlar (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin