İLK EĞİTİM

69 9 3
                                    

Kahvaltıdan sonra odalarımıza çekilmiş ve hızlıca bahçede göreceğimiz dersler için hazırlanmıştık. Dolaplarımıza yerleştirilen siyah eşofmanlarla beraber yine siyah spor ayakkabılarımızı da giymiş ve Zefr'in bizi eğitime davet edeceği anı bekliyorduk. Yeni hayatlarımızın ilk gününe adım atarken yaşadığımız gerginlik ve yabancılık hissi benliğimizi bir sarmaşık gibi sarıyor, aidiyet duygusundan fazlasıyla uzaklaşmamıza sebep oluyordu. Kalbimde hissettiğim özlem duygusu her geçen saniye giderek alevlenirken ailemin kokusu burnumda tütüyordu. Annemle beraber yaptığımız son kahvaltı geldi gözlerimin önüne istemsizce. Babamla beraber yediğimiz son akşam yemeğini düşündüm ardından. Ve o günün sabahına gittiğim. Kardeşimle beraber sarıldığım, kokusunu doyasıya içime çekerken yanaklarından yamyam gibi öptüğüm sabaha.

Sağ gözümden bir damla yaş süzülürken yanağıma iz bıraka bıraka, aileme duyduğum özlem de kalbimde öyle bir iz bırakarak yaktı göğsümü. Elimin tersiyle tek damla gözyaşımı silerken Sarah'ın camın önünde dışarıyı seyrettiğini gördüm. Duvarlarla çevrili koca bir bahçede görülecek çok bir şey olmasa da bizi eğitecek kişilerin neler yaptığını merak ediyordu.

Yatağımdan kalkarak kapıya doğru yöneldim ve duvardaki aynadan kendime bir baktım. At kuyruğu şeklinde topladığım saçlarım cansız ve solgun görünüyordu. Yüzüm hala uykuyu tam alamamanın verdiği yorgunlukla hafif şiş duruyordu. Ne önemi vardı ki? Hayatımın belirsizliği ve başımıza ne tür bir dert aldığımız belli değilken dış görünüşüm kafama takacağım en son şey bile değildi.

"Sanırım bir tür imtihan hazırlıyorlar."

Sarah nötr bir sesle konuştuğunda bakışlarımı aynadan alarak ona doğru çevirdim. Dışarıya bakmaya devam ederken "Ne?" diye seslendiğimde eliyle beni yanına doğru çağırdı. "Gel de kendin gör."

Ayaklarım yere çivilenmişçesine hareket etmeyi reddederken sürüye sürüye de olsa yanına doğur ilerledim. Nefes alamaya bile üşeniyorken Sarah'ın yanına gitmek işkence gibi geçen bir süreçti adeta. Pencerenin yanında ona eşlik etmeye başladığımda beş cüppeli yabancının beş ayrı nesnenin başında beklediklerini gördüm.

"Bunlar da ne için?"

"Bilmiyorum. Her şeyi sır gibi sakladıkları gibi bunları da saklayarak gizemli tavırlarına devam ederler herhalde." derken gözlerimi devirmeden duramadım. Sarah bu durumdan rahatsız olmuşçasına kıpırdandı dikildiği yerde. Kollarını göğsünde kavuşturmuş, kaşlarını ise hafif bir şekilde çatmıştı. Bir şey mi düşünüyor yoksa huzursuzluğunu dışa mı vuruyordu anlaması biraz güçtü açıkçası.

Kapının tıklatılmasıyla beraber pencereden kendimizi hızla alarak yataklarımızın başına geçtik. Zefr içeri yavaşça süzülürken yüzünde her zamanki içten gülümsemesiyle bize bakıyordu. Gözlerindeki yıldı sistemi sanki yeniden hayat bulmuşçasına parlıyordu. Nezaketen hafifçe başını eğerek bize selam verdiğinde aynı şekilde Sarah ile beraber karşılık verdik.

"Görüyorum ki küçük hanımlar şimdiden hazırlanmışlar." Sesindeki samimi duygular ne kadar içime bir nebze su serpmiş olsa da henüz ona karşı henüz ona karşı yumuşamaya hazır değildim. Bu kadar kolay olmazdı, hayır. Sabahki uyandırılma şeklimizin ardından bu kadar basit bir tebessüm ve selamlama hareketiyle gardımı indirmeyecektim.

"Eğitim için ne kadar daha bekleyeceğiz?"

Sorumla beraber ciddi bakışlarımı Zefr'in gözlerine sabitlemeye çalıştım ancak zorlanıyordum. Her insanda bir gözünde bir iris varken onda bir sürü vardı. Tepki vereceğim zaman hangi gözündeki hangi irise odaklanacağım konusunda kararsız kalıyordum.

Üçgen Serisi 1 - Zamansızlar (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin