4 AY ÖNCE
Annem yine grip olmuştu. İşe gitmeyip evde dinlenecekti. Üstümü giyinip kahvaltıya indim. Annem odasında yapmıştı. Babam masanın en ucuna oturmuş , kahvaltısını yapıyordu. Yanına oturdum. Okulun kapanmasına birkaç hafta kalmıştı.Babam " Seninle konuşmamız gereken bir konu var. " dedi. Kafamı kaldırıp gayet sakin bir şekilde " Konuşalım . Neyle alakalı ? " dedim. "Bora hakkında " dedi huzursuz bir şekilde. "Nolmuş ona ?" dedim. "Onunla konuşmanı istemiyorum. " dedi. O anda sinirlendim ve " Bunu bana nasıl yaparsın !?" dedim. En yakın arkadaşımı, çekinmeden herşeyimi söyleyebildiğim insanı bana yasaklamak istiyordu. "Sen istediğini düşünebilirsin baba ! ben hiçbir dediğini yapmıyacağım. " . Babam adeta küplere binmişti. " Uras bana karşı gelme ! seni mahvederim. " Babamı dinlemedim. Evden kendimi olabildiğince hızlı bir şekilde atmaya çalışıyordum.Babam ben kapıdan çıkarken "Uras beni dinlemilisin " dedi.
Bugün okula gidip , akşama inadına Bora'yı bizde kalmaya davet edecektim. Sonra babamın karşısından hiç ayrılmıyacaktık. Okula gittim. Dersler hızla akıp geçti. Bora evine gidip kıyafetlerini değiştirip gelecekti. Bugün servisten evin önünde değilde sokağın başında inmiştim. Banklardan birine oturdum. Sessizce etrafı seyrederken iki teyzeden biri bana bakarak " Yazık napıcak şimdi babasız ? Vah vah !" dedi. Ayağa kalktım ve "Noluyo lan !? " dedim. Hızla eve koştum. Yok yok beni birine benzetmişlerdi. Evin önünde ambulans vardı. Evin etrafı kalabalıktı. Hızla içeri girdim. Sabah kavga ettiğimiz kahvaltı masası hala duruyordu.Masa'nın yanında da beyaz örtüyle örtülmüş bir insan yatıyordu. O anda keskin kan kokusunu burnumda hissetim. Gözümden yaşlar süzülürken hızla örtünün yanına diz çöktüm. Yüzünü açtım.Yüzü buz gibi ve beyaz olmuş, gözlerinin altı morarmıştı. Kafanın yan tarafında , kulağının üstünde mermi yarası vardı. Hıçkırıklarla ve bağırmayla karışık "Hayır ! hayır,haayır. Şimdi ölemezsin. Pişmanım nolur ölme ! Bora'yla bir daha konuşmayacağım nolur !" dedim. Annem yanıma geldi ve bana sarıldı. "Teoman'ı aradım ilk uçakla gelecek." .Gözyaşlarımı silerken "Nasıl olmuş ?" dedim. Annem hıçkırıklara boğulurken "İntihar etti.Şüpheliymiş. Otopsi yapacaklar ve polis parmak izi alacak. " dedi. Ve telefon çaldı . Arayan Efsaydı " Babamı kaybettik dedi " Trafik kazası geçirmiş.Oha artık dedik. Ben bunun bir kaza olduğuna inanmıyordum.Tesadüfe bak !. İki kardeş aynı gün ölüyorlardı.
Ama ne olursa olsun Bora'yla konuşmayacaktım.
Derken Bora geldi ve sarıldı. Babamı ve amcamı İzmir'e defnetmeye gidecektik. Amcamın cenazesi Eskişehirden babamın ki Konyadan -Ve tabi ailelerde dahil- yola çıktık.Otopsi raporuna göre babamın " Sağ temporal kemiğin üzerinden aldığı kurşunla beyninin temporal lobu zarar görmüş." aynen böyle yazıyordu. Kısaca 4 harf ; ÖLDÜ. Kolaydı söylemek , dile kolay. Kim girmek ister o mezara ? Hayır. Giremezdi. Buna izin veremezdim. Zaten babamın intihar edeceğine inanmıyordum. Neden intihar etsin ? Hem edecek olsa kahvaltı masasının yanında etmesi bana çok anlamsız geliyordu. Peki amcama ne demeliydi ? Trafik kazasımı ? komplo olduğuna emindim. İzmir'e gitmek için yola çıktık. Annem şöföre sağlık ocağında durmasını söyledi. Durduk ve hafif bir iğne vurulduk. Sakinleştiriciymiş. Ilgından -Konya'nın bir ilçesi- çıkmadan uyuya kalmıştım. Uyandığımda Salihli yakınlarındaydık. Karşıyakada Örenköy mezarlığına gittik.Ve mezar yerlerini kazdırdık.
Abim 2 yıl önce evi terk etti.Ve babam kapıdan çıkarsan seni evlatlıktan reddederim demişti. Abim kapıdan çıktı. Babamda dediğini yaptı. Abim bir daha babam evdeyken gelmedi.Şimdi çok pişman olmuştur diye düşünüyordum.
Haziranın başı olması nedeniyle hava hayli sıcaktı. Mezarlık şehrin dağla buluştuğu yerde. Öyle güzel İzmir ve deniz manzarası vardıki insan burda huzur doluyordu.Tabikide ilk olarak babamların çocukluğunu geçirdiği evin oradaki camiye gittik. Tüm bunlar olurken göz yaşlarım kesilmek bilmiyordu.
Efsa da sürekli ağlıyordu. Cenaze namazı kılındıktan sonra kalabalıkla birlikte mezara gittik. Hava kararmaya başlamıştı. Mezarlara toprak atılırken 'Durun' diye bağırmamak için kendimi zor tuttum. Hayatımda daha önce bu kadar kötü ve çaresiz hissetmemiştim.Bir tarafta amcam, bir tarafta babam. Bence bundan sonrası Efsa için hayli zor olacaktı. Zaten o bebekken annesi onu bırakıp gitmişti. Dedesinde kalacaktı şimdilik. Sınıtfa kalacağına dair korkuları da vardı.
Eller açıldı. Dualar edildi. Taziye dilekleriyle sarılan insanlar gitti. Yalnız kaldık. Annem , efsa ,abim , ben . Mezarın yanında da imam kalmıştı. Hızla koştum ve mezarın toprağına başımı koydum. Ağlayarak "Şimdi ben ne yapacağım ? sensiz ne yapacağım ? " dedim. Efsa ve annem birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı. Abimse hiç konuşmuyor sadece gözünden yaşlar dökülüyordu. İmam omzumu sıvazlayarak " Artık ağlamayın , bu onun için iyi olmaz. Hadi evinize gidin ve onun için kuran okuyun." dedi . Kafamı kaldırdım. İmama bakarak " Onu burada nasıl bırakacağım ? Yapamam. Allah onu affetmez.O büyük günah işledi. " dedim. İmam " O merhumun rabbi ile kendisi arasında " dedi. Sırf imam burda kalmak caiz değil demese geceyi burda geçirebilirdim. Ama ona acı vermekten başka birşey olmadığı için Karşıyakadaki babamın büyüdüğü eve gittik. Büyük misafir odasına bizim için küçük bir masa hazırlanmıştı. Ev hayli kalabalıktı. Babamın coğunu tanımadığım akrabalarıyla doluydu. Kuran okuyanlar , helva dağıtanlar , ağlayanlar ev tam bi kargaşa olmuştu. Babamın kuzeni bizi ( Efsa ,ben ve abim ) evine götürdü.
Kordon'da bir apartman dairesiydi. Denizi gören dumleks bir daireydi. Eve çıkardı ve " Tayga oğlum misafirlerimiz var. " dedi. Tayga geldi ve Efsa'ya sarıldı. " Özledim seni Efsa. Başın sağolsun." . Efsa beni göstererek " Bu Yılmaz amcamın oğlu Uras."dedi. Tayga elimi sıktı. " Başın sağolsun dedi.
Üst kattaki bizim için hazırlanan misafir odalarına çıktık ve hemen uyuya kaldım. Uyandığımda muhteşem mavilik gözlerimin önündeydi. Terasa çıktım. Ve tekrar denize baktım. Maviliğine . Adeta kendimi görüyordum. Oda benim gibi maviydi. Efsa arkamdan " Tıpkı senin gibi mavi. Aynı sen gibi " dedi.Multimedya ya Efsa'nın fotoğrafını eklemye çalışacağım :d Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Yorumlarınızı ve Oylarınızı bekliyorum gençler :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
פרוזהUras , fark etmeden geleceğini de çizmişti. Ama çizilen geleceğe sürüklenmek biraz zaman alacaktı. Ve Almina , Uras'ın kalbindeki ölümsüz aşkı. Nasıl öleceğimi hiç düşünmemiştim. Ama hiç bir zaman yanarak ölmeyi istemedim. Şimdi bunları düşünm...