7.Bölüm

250 88 8
                                    

Arkadaşlar 7.Bölümde tekrar birlikteyiz... Vote ve yorumlarınız yavaş yavaş çoğalıyor gibi. Bu beni sevindiriyor. Hatta yorum okuduğum zaman kendimden geçiyorum ama hem fikirlerinize hem eleştirilerinize ihtiyacım var. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen... Sizi seviyorum...

Multimedya da Kumsal var... :)

***

Gidiyordu...

Beni bırakıp gidiyordu...

Beni benim yüzümden bırakıyordu...

Ne bekliyordum ki? İki senedir doğru düzgün hiç kimseyle bir iletişim kuramamıştım. Sanırım bu beni insanlıktan çıkarmıştı. Tam bir aptal gibi davranıyordum. Kendim kaşınmıştım. Her şeyi ben batırmıştım. İlk önce ya evet ya da hayır demem gerekiyordu. Sonra oda anladı bir cevap vermeyi bile beceremeyeceğimi. Bir cevap vermeden kalmasını istiyorum diye kalmayı kabul etmişken, yine boş durmayıp onu kendi ellerimle gönderiyordum. Buna izin verecek miydim? Ama nasıl peşinden gidecektim ki? Yanlış anlarsa? Altında başka bir şey aramasını falan istemiyordum. İstediğim tek şey, ona gerçekten ihtiyacım olduğunu anlamasıydı. Benim ona istediği şekilde karşılık veremeyeceğimi anlaması...

"Sen iyi birisin Kumsal. Hayatında gelişen en ufak bir olumsuz olay yüzünden kendini suçlama. Eminim gidişim yüzünden yine kendini suçlayacaksın ama öyle değil. Gidiyorum çünkü dün gece de dediğim gibi sana karşı kendimi kontrol edemiyorum. Sen başkasını severken bense beni seveceğine inanıyordum. Aptal gibi davranıyordum. İstemeyeceğin bir şey için seni zorlayamam. Sonuçta senin hayatın. Zaten iki aydır buradayım. Orda da işlerim var, gitmem gerek artık. Bir daha ne zaman gelirim bilemiyorum... Her neyse... Hoşça kal Kumsal, kendine iyi bak..." demişti beni eve bıraktığında. Ağzımı bile açamadan donup kaldığımda o arabasına binmiş ve gitmişti. Bense olduğum yerde kalıp sessiz akan gözyaşlarımla boş sokağa bakakalmıştım.

Çalan telefonumla kendime gelip gözlerimi sildim. Komodine uzanıp telefonu elime aldım. Ebru arıyordu. Boğazımı temizleyip cevapladım.

"Efendim..." dedim çatallaşarak çıkan sesimle...

"Alp gitti Kumsal, durduramadım. Annemleri aradım vazgeçirsinler diye ama telefonu kapalıymış. Kumsal bir şeyler yap. Onu ancak sen geri getirirsin. Şimdi çıktı. Yetişebilirsin. Uçağı kalkmak üzere. Lütfen..." dedi hıçkırığını tutamayarak. Bunu yapmalımıyım bilmiyordum ama Ebru çok üzülüyordu. Bende üzülmüştüm ama onun için yapardım. Ebru benim hiç sahip olmadığım kardeşim gibiydi. Onun için her şeyi yapardım...

Telefonu bir şey demeden kapatıp ceketim ve çantamla apar topar çıktım evden. Taksi çağırsam çok zaman kaybıydı. Eve dönüp babamın arabasının anahtarını aldım. Koşarak arabaya binip bin bir duayla çalıştırdım. Acemice gaza yüklenirken zihnimi dağıtmak ve paniklememek için teybi açıp sevdiğim radyonun frekansına ayarladım. Ellerimle direksiyonu sıkı sıkı kavradım. Gözlerimden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Ana yola çıktığımda arkadan gelen arabanın uzun farları gözlerimi alıyordu. Aynadan yansıyan far ışığına ve şoföre küfürler yağdırarak gaza daha fazla yüklenip sağ şeride geçerken telefonumun sesi teypteki müziği yarıda kesip arabanın içinde yankılandı. Lanet olsun ki arayan babamdı. Sağ elimin terini aceleyle bacağıma silip telefonu yanıtladım.

"Efendim baba?" diye cevapladım ama babamın arabaya dolan sesi yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.

"Kumsal neredesin? Sakın bana araba sürüyorum deme. Kızım sen beni öldürmeye mi çalışıyorsun?"

"Çok üzgünüm baba ama merak edilecek bir şey yok. Eğer gerçekten ihtiyacım olmasaydı buna kalkışmazdım." babamın bağıran sesine karşılık benimki yalvarır gibi bir tonla çıkmıştı. Adam haklıydı. Araba sürebiliyordum aslında ama ehliyetim yoktu. Hem polis olarak hem de bir baba olarak endişelenmesi kaçınılmaz oluyordu.

Hüznün GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin