8.Bölüm

260 90 3
                                    

Arkadaşlar merhabaaa :) Tekrar beraberizzz :) Hala ilk bölümü yayınlıyormuş gibi heyecanlıyım :D Vote ve yorum istiyorum lütttfeeeennnnn :D sizi seviyorum ve vote sınır +7 arkadaşlar yoksa 9. bölüm geç gelecektir çünkü birkaç bölüm elimde hazır ;) 

Multimedya da Ebru var :)

***

Kendimi yine aptal gibi hissediyorum. Bu kadar da olmaz ki be kardeşim! Yuh sana Kumsal yani. Ne demek kızım 'Seni seveceğim'? Mal mısın sen? Ne yapmaya çalışıyorsun? Ya ben adamı umutlandırmamaya çalışıyorum, ama lanet olasıca dilim benden ayrı çalışıyor bir de buda yetmezmiş gibi yoluma taş koyuyor. O sözler ağzımdan çıkınca vücudum taş kesmişti resmen. Sesin bana ait olduğunu bilmesem, bir başkasının konuştuğuna kalıbımı basabilirdim. Ben böyle bir şey düşünmüyordum ki... Düşünmüyorum madem neden öyle dedim aklım ermiyor. Alp bunları duyunca, ağzı kulaklarına varmıştı. Hatta mümkün olsaydı kulaklarını bile geçecekti gülümseyişi. Beni kucaklayıp etrafında döndürmesi beni heyecanlandırmış biraz da utandırmıştı ama bunu söylememeliydim. Ona boş bir ümit vadetmemeliydim. Ona bunu yapmaya hakkım yoktu. Şimdi her an benden bir şeyler bekleyip daha çok düşecekti üzerime. Bu da beni deli ediyordu.

Aradan iki gün geçmişti ve biz hava alanından sonra hiç konuşmamıştık. Daha doğrusu o rahatsız etmek istemediği ve beni sıkmak istemediği için aramayıp mesaj atmıştı bir kere. Dün gece 'İyi geceler ukala.' yazmıştı. O an konuşmak istemediğim için cevap vermeyerek uyuyormuş gibi görünmeyi tercih ettim. O yüzden bu sabah ona 'Günaydın.' yazmıştım. Ondan kaçtığımı falan düşünmesini istemiyordum.

Bu akşam için babamdan izin alıp Ebru ve Alp'i davet etmiştim. Bu akşam evde takılacaktık. Klasik bir film gecesi olabilirdi. Bu akşam için hazırladığım ve sipariş ettiğim yemekleri mutfakta bırakıp yukarı çıktım hazırlanmak için. Yemek kokusu üzerime sinmişti. Kısa bir duştan sonra kurulanıp dolabımdan kadife şortumu çıkardım. Koyu kahverengi desenli çorabımın üzerine açık kahverengi kadife şortu giydim ama üzerime ne giyeceğime karar veremedim. Krem rengi şifon gömleğimde karar kılıp giydim. Saçlarımı da kurulayarak şekil verdim. Hafif bir makyajla hazırdım.

Kapının çaldığını duyduğumda masayı çoktan hazırlamış filmi bile seçmiştim. Kapıya koşup açtım ve Ebru'nun beni kollarıyla boğmasına engel olamadım. Yine neşesi yerindeydi. Açık kızıl saçları havada uçuşurken içeri sekerek girdi ve kendini kanepeye attı. Alp o sırada hala kapıda ellerinde çiçeklerle bana bakıyordu. Yüzündeki gülümseme gözlerindeki kararsızlığı kapatmıyordu. Bende ona gülümseyip çiçekleri aldım ve içeri davet ettim.

"Çok güzeller. Gelsene içeri." yol gösterip kapıyı kapattım. Çiçekleri vazoya yerleştirip uygun bir yere koydum.

"Mmm... Yemek kokuları iştahımı açtı. Sanırım diyetime burada veda etmeliyim." diye bu rahatsız edici sessizliği bozan Ebru'ya içimden teşekkürler yağdırıyordum.

"Hepsini ben yapmadım. Mezeleri ana caddede yeni açılan cafeden sipariş ettim. Bayılacaksınız." diyerek göz kırptım.

Yemek, başlangıca nazaran çok keyifliydi. Tabii ki bu hoş şamata Ebru sayesindeydi.

Lise de yaptığımız haylazlıklar Alp'i hem şaşkınlığa uğratmış, hem de bayağı güldürmüştü. Gerçi tek kahkahalara boğulan o değildi. Bizde gülmekten bir türlü anlatamamıştık.

"Ama görmen lazımdı Tarihçinin yüz ifadesini... Ahahahhh... Ayh ben... Ben daha anlatamayacağım... Kumsal, sen devam et." topu yine bana atmıştı. Kendimi sakinleştirip kahkahamı bastırmaya çalışmıştım. Derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.

Hüznün GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin