| 29|

22 2 0
                                    

''Ah benim sevdasında bencil; ama yüreğinde sağlam sevdiğim. Aklıma gelişini seveyim: ne güzel darmaduman ediyorsun beni.'' – Nazım Hikmet Ran

Bölüm Şarkısı; Passenger | Losing My Religion (R.E.M. Cover)

**

Baba evinden ayrılalı 1 hafta olurken,gözlerimdeki hüzün dalgaları beni sersemletiyordu.. Yaptığım işi unutuyordum,kafamdaki kurguları tuvalime geçiremiyordum.. Sonra Gökay'ın şirketindeki aksaklıklar,bizim çığ gibi büyüyen sorunlarımız haline geliyordu..

Önceki halinden biraz daha katı ve çekilmezdi..Bu beni fazlasıyla korkutuyordu,içimdeki ses korkma dese de kalbim aldırış etmiyordu.

Saçları dağılmış,gözleri çalışmaktan kan çanağı olan adamdan bahsediyorduk şimdilerde.. Edebiyata büyük bir ilgi besliyorduk,ruhu okşuyor ve aşık ediyordu..Mesela divan edebiyatına oldum olası çok severdim,örneğin divan edebiyatının içinde bulunan gazeller,murabbalara aşıktım..Onun yanına gidip bağdaş kurduğumda,o da gözlerini ovuşturuyordu.. Göz kapaklarından öpeyim sevgilim,izin ver..
''Çok yorgun ve bitkinsin.. Sana kahve yapayım mı?..''diyip saçlarına dokunduğumda,o ise bilgisayardan hiç gözlerini ayırmaksızın anlamadığım işlerini hallediyordu..

''İşim var,daha sonra.''ellerimi saçlarından çekmeme tek sebep olan olay,buydu işte.. Ağır bomba misaliydi..

''Farkında mısın? Beni unuttun,Gökay.. İşlerin benden daha mı önemli ha? İflas etmen? Parasız olsan da kabul ederim seni..Kalbim paramparça,iyileştirdin ve yaralara hazırlık olsun diye mi söylesene? Seni düşünüp,kahve yapacaktım. Ah,özür dilerim çok önemli işlerin var..Gökay,seni tanıyamıyorum.. Kendine gel,olur mu? ''diyip bağdaş kurduğum yerden hızlıca kalktım fakat bacaklarım uyuşmuştu..

Yatağımıza gittiğimde,terliklerimi çıkarıp yattım.. Gözyaşlarım boğazımda düğümleniyordu,ve bundan nefret ediyordum.

Yanımda duran telefonu aldım ve saate baktığımda çok geç olmuştu.. Asıl kırması değil de kendisini yıpratmasıydı.. Sonra gözlerim yavaşça kapandığında,güzel şeyleri rüyada olsun istemiş ve uyumuştum..

**

Güneş en tepeye ulaştığında gerinerek uyanmış,ve refleksle yanıma baktığımda gülümsemiştim... Yanıma gelip,yatmıştı. Ve bende incelemiştim,zihnim ise fotoğraflamıştı..

Elimi ve yüzümü yıkayıp,üzerime sabahlığımı aldığım zaman hemen muftağa indim,ve yerlerindeki uçuşan kağıtları görünce topladım.. Ve içerideki sehpaya koymuştum..

Filtre kahvem,ve ekmek arasına koyduğum peynir ile salatalığı da alıp küçük balkonumuza çıktım,yiyorken şarkı açmıştım.. Bu şarkı da güzeldi,huzur veriyordu..

Bir kükreme sesi duyduğumda,sandalyeyi arkaya düşürüp hemen yanına gitmiştim.. Beni yalnız bırakma sinyallerini veriyordu,çünkü en büyük korkusu yalnız kalmaktı..

''Neredesin Gizlem? Seni merak etmiştim.diyip saçını dağıttı,ve bende geçip gidecekken kolumdan tutup sarıldı. Sarmadım onu,dünü unutamıyordum..

''Dün,beni üzdün ve kırdın.. O yüzden sarılmayacağım.''diye uzak tutmak istediğimde,güçlü bedene yenilmiştim..

''Ah tamam,özür dilerim.. Yaptığım hatanın ve herşeyin farkındayım..''diyip anlımdan öpmüştü,yine beni sarmıştı.. Bu defa,sarılmıştım..

''Özrünüz kabul edildi,ama bir daha beni boşlayamayacaksın anladın mı?''

''Tamam,tamam..''diyip başından savma şeklinde hissetmiş olsam dahi,pek belirtmek istememiştim.

Güze BoyanmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin