1. Bölüm

4.6K 232 308
                                    

18 Şubat, 2000

"Sen kötü bir kızsın Eftelya."

"Ben kötü bir şey yapmadım Kamuran Bey!"

"Yanılıyorsun güzel kızım. Sen çok kötü bir şey yaptın."

Asıl kötü olanın kendisi olduğuna kalıbımı basabileceğim ceset suretli adam, bana doğru iki adım attı. Aramızdaki mesafe benim için çok fazla gibi görünse de, iki adımla kapatabilecek kadar uzun bacakları vardı. Her sabah saat altıda uyanıp üşenmeden üzerine giydiği lacivert takım elbisesi ve yeni yeni beyazlamaya başlamış saç ve sakallarıyla, dışarıdan bakıldığında oldukça modern ve entelektüel bir adam sanılabilirdi. Fakat cehennemin içinde dahil olduğunuzda, bu adamın şeytanın ta kendisi olduğunu saniyeler içerisinde anlayabilirdiniz.

Kendi boyumun neredeyse üç katı uzunluğundaki adam, alayla çıkardığı 'cık cık' sesleri eşliğinde ellerini usulca pantolonunun beline attı. Felaketin habericisi niteliğindeki bu hareket, damarlarımdaki tüm kanın bir anda çekilmesine sebep oldu. Korkuyla titremeye başladığımda bir yandan da adım adım geriye gidiyordum.

"Lütfen," diye bağırdım son çare. Yüreğinde birazcık bile merhamet taşımadığını bildiğim bu adamın bana merhamet etmesini diliyordum. "Ben bir şey yapmadım!"

Ne karşısında ürkekçe yakarışlarım, ne de üzerine doğru yaklaştığı çocuk bedenim, onu kararından vazgeçirmedi. İçi buz mavisi, beyazları kanlanmış gözlerini yüzüme dikti. Bakışlarının ardında acıma duygusuna dair tek belirti bile yoktu. Kaşları çatıktı, dudakları ise kibirle kıvrılmıştı. Ölü bakışlarını üzerimden ayırmadan, iyi ütülenmiş pantolonunun belindeki kemeri yavaşça çıkardı. Ölesiye korkuyordum ve bu adamdan kaçabileceğim hiçbir yer yoktu. Kendimi bildim bileli bu dört duvar arasındaydım. Nedenini bilmeden, bu adamın kim olduğunu bilmeden... Bana tek söylenen, babamın kötü bir adam olduğu ve bu adamın beni ondan kurtardığıydı.

"Lütfen," dedim gözlerimi sımsıkı kapatırken. "Lütfen Kamuran Bey..."

"Sessiz ol, güzel kızım. Hepsi senin iyiliğin için."

Kemerin metal tokasının yere çarpışını işittim önce. Kendi kıyametimi sessizce beklerken kapalı göz kapaklarımı birbirine daha da sıkı bastırdım.

"Bir dahakine-"

Karnımda bir acı.

"Eşyalarını-"

Ve tekrar...

"Korumayı öğreneceksin."

Acıyla yere attım kendimi. Yüz üstü durup sessizce ağlamaya devam ettim.

Lütfen tanrım. Bana zarar vermesine izin verme...

Ve son olarak sırtımda yer edindi acı. Kemerin dokunduğu her yer alev alev yanıyordu sanki.

Çocuk bedenim için bu çok ağır bir acıydı. Bu acının bir üstü daha olamazdı. Bu acının bir üstü ölmekti.

Tanrı beni duymamıştı. Çocuk aklımla, filmlerde gördüğüm insanlar gibi başka şeylerden medet ummaya başlamıştım.

Sevgili evren. Sana güzel enerjiler göndermek isterdim ama bende de hiç kalmadı. Yine de, lütfen bana yardım et.

"Ayağa kalk," diye kükredi. Böylelikle, kendimi inanmaya zorladığım son şeyin de bir yardımını görmemiştim. Ve o andan itibaren ilahi olan her şeye karşı inancımı yitirmiştim.

Uzay BoşluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin