5. Bölüm

1.5K 127 137
                                    

İçinde bulunduğunuz durum ne kadar güzel olursa, bir o kadar sürer. Belki de yıllar sonra ilk defa kendimi huzur içinde hissederken, Kamuran denen iblis her zamanki gibi tüm huzurumu bir sülük gibi emmişti.

Mermer zeminde ağrıyan sırtlarımıza rağmen oldukça mutluyduk Çağrı ile. Serin bir yaz gecesi, yıldızlı gökyüzü ve şarkı söyleyen çekirgeler... Tüm bu güzel şeyler, uzaktan gelen bir araba sesi ve belli belirsiz göze çarpan far ışıkları yüzünden mahvolmuştu. Kamuran, eve geliyordu ve bizi dışarıda görmesi hiç hoş olmazdı.

Buz gibi mermere yapışmış sırtımızı Çağrı ile aynı anda doğrultup çabucak yerimizden kalktık. Gecenin karanlığında en çok dikkat çeken şey olan Kamuran'ın arabası, ecel gibi yaklaşıyordu ve bizim yakalanmamamız gerekiyordu.

"Hadi çabuk Çağrı!"

Hemen önümde durmakta olan Çağrı'yı var gücümle itekleyip evin kapısına doğru ilerlettim.

"Sakin olsana biraz," diye söylenirken aynı zamanda kapının arasına sıkıştırdığı ayakkabıyı eğilip almakla meşguldü. Önce kendisi girip peşinden de beni çekiştirdi ve dikkatlice kapıyı kapattı. Ayakkabıyı yerine bıraktıktan hızla salonun ışığını söndürdü. Tek elini sırtıma dayayıp sessizce konuştu.

"Şimdi hızlıca odalarımıza çıkıyoruz kız kardeş, hazır mısın?"

"Beklediğimiz hata!"

"O zaman koş ve hiçbir yere çarpmamaya çalış!"

Karanlık salonda koşarak ilerlerken pek net göremediğimiz eşyalara da çarpmamaya çalışıyorduk. Çocukluğumdan bu yana bu evde hiçbir şeyin yeri ve kendisi değişmediğinden, neredeyse her şeyin yerini ezbere biliyorduk.

Koridora ulaştığımızda ilerlemek daha rahattı artık. Koridorun sonundaki merdivenlere vardığımızda ikimiz de gizli bir şeyler yapıyor olmanın verdiği heyecanla nefes nefese kalmıştık. Belli belirsiz ağzımızdan kaçan kıkırtıları işittikçe daha da eğleniyorduk. Merdivenleri bitirdiğimizde evin içinde dış kapının kapanma sesi yankılandı. Kamuran yine düşmana vurur gibi çarpmıştı kapıyı.

O anda koşmayı durdurup yavaşça parmak uçlarımızda adımlamaya başladık. Bu durumdayken yakalanmak hiç ama hiç sağlıklı olmazdı bizim açımızdan. Özellikle Çağrı'nın bana yaklaşması yasaklanmışken...

Benim odamın önüne geldiğimizde Çağrı, ayrılmadan evvel son kez beni sıkıca kucaklamış, ardından karşısında bir çocuk varmış gibi sevecen bir tavırla saçlarımı karıştırmıştı.

"Git ve uyu bakalım, kız kardeş," dedi fısıltıyla. "İyi geceler."

"Sana da iyi geceler Çağrı," dedim aynı şekilde fısıldayarak. "Eğer bir daha saçlarıma bunu yaparsan seni öldürürüm!"

Sesli gülmemek için ağzını elleriyle kapattığında merdivenlerden, Kamuran'ın ayakkabılarının çıkardığı o sinir bozucu sesler gelmeye başlamıştı. Çağrı panikle odamın kapısını açıp beni içeriye itekledi hızlıca. Öyle hızlıydı ki, az kalsın yere kapaklanacaktım!

Kendi kendime söylenirken Kamuran'ın adım seslerini yine işitmeye başlamıştım. Bu katta geziniyordu ve adım sesleri git gide yaklaşıyordu. Yalnızca ay ışığının aydınlattığı odamın içinde kolaylıkla yatağımı bulup vakit kaybetmeden içine girmiştim. Üzerindeki nevresimi üzerime kapatma gereği duymadan gözlerimi kapatıp sessizce beklemeye başladım.

Belki bir, belki de iki saniyeydi; ucuz kurtulmuştum. Odamın kapısı alçak sesli gıcırtılar eşliğinde açıldı. Ani bir ürperti tüm vücuduma yayılırken keskin adım sesleri, odamın içine doğru yankılanmaya başladı. Gözlerim sımsıkı kapalı bir halde içimden adım seslerini sayıyordum.

Uzay BoşluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin