ett

2.6K 204 102
                                    

norveç'in soğuk ve keskin havasında isak, her zamanki gibi sıcak ve yumuşak bir kahve için kaffebrenneriet'e girdi. telefonuyla jonas'a mesaj çekerken, tezgaha doğru yürüdü.

"hey linn. her zamankinden lütfen."

"linn?"

isak, bir erkek sesi duyunca kafasını kaldırdı ve bir sanat eseriyle karşılaştı. dolgun dudakları, küçük burnu, mavi gözleri, yanaklarındaki benleri ve sarı dağınık saçlarıyla karşısında gerçekten tam bir sanat eseri duruyordu.

"eh, pardon. genelde linn oluyor burada, ağız alışkanlığı. yeni misin?"

çocuk gülümsedi.

"sanırım o linn dediğin buradan ayrıldı. ben yeniyim. ne arzu edersin?"

isak biraz durdu. linn gittiği için üzülecekti ama karşısındaki varlık üzülmesinin çok gereksiz olduğunu belirtiyordu. her zamanki kahvesinden istedi. parasını ödedikten sonra kahveyi beklemeye başladı.

"buraya sık geliyorsun sanırım? adın ne?"
çocuk isak'ın kahvesini hazırlarken sordu.

"isak. evet, neredeyse her gün gelirim. senin adın ne?"

"even." even, kahvesini isak'a uzattı ve gülümsedi. isak göz ucuyla çocuğun yaka kartına baktı ve o da gülümseyip kafenin cam kısmına, sokağı izleyen yerine oturdu. yaka kartındaki ismi sessizce tekrar etti.

"even bech næsheim."

kısacık ama tatlış

tell me im pretty > evakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin