isak valtersen&even bech næsheim
evleneli uzun süre oldu evet farkındayız
ama düğünümüz olmamıştı
ona davetlisiniz
21.10.17-8.00pm"isak, bu ne?"
jonas elindeki davetiyeyle düğüne giriş yapmadan arka odada hazırlanan isak'ın yanına gitti. isak önce davetiyeye, ardından jonas'a baktı.
"davetiye?"
"bu nasıl kibarca bir çağırış? sen bu kadar salakça bir şeyler yazarsın anlıyorum da, even buna nasıl tamam dedi?"
isak aynada ceketini düzeltti. saçlarını birkaç kez daha taradıktan sonra jonas'a göz ucuyla baktı.
"o daha davetiyeyi görmedi. ben hazırladım. o düğünün geri kalanıyla çok meşguldü, her şeyin güzel olmasını istiyor. bu arada, sana, noora ya da syn'i gördün mü? sana ve noora hazırlanmama yardım ediyorlardı fakat birden kayboldular. syn'i ise sabahtan beri doğru dürüst görmüyorum."
jonas cebinden telefonunu çıkarttı. 10-15 saniye oyalandıktan sonra isak'a cevap verdi.
"mesaj atmışlar. insanlar gelince onları karşılamaya gitmişler. syn'i buraya göndermişler ve ben de şimdi gidiyorum. even'a da bakayım. birazdan çıkacaksınız. syn seni yönlendirir."
isak umursamazca omuz silkti. jonas onun çok rahat olduğunu düşünerekten odadan çıktı. isak rahattı çünkğ bugünden sonra hiçbir şey değişmeyeceğini biliyordu. zaten evlilerdi ve bir çocukları bile vardı. bu düğüne gerek olduğunu düşünmüyordu.
"baba!"
isak, koşarak ona gelen küçük kızına doğru döndü. onu görmesiyle yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken yere eğilip kollarını açtı. kızı, ona sarıldıktan sonra onu inceledi.
"even babam daha şıktı baba. çok sadesin ama sevdim."
isak, kızına güldükten sonra onu inceledi. kızı da onun gibi sadelikten yanaydı. ten rengi bir elbiseyle pudra pembesi bir ayakkabı giymişti ve oldukça günlük gözüküyordu. syn, aksesuarları ve o tür şeyleri sevmezdi. ona aslında etek bile giydiremezdiniz ama bugün babalarının düğün günüydü.
"ben şimdi seni elinden tutup götüreceğim baba. beni takip et."
isak, syn'in elini tuttuktan sonra son kez aynaya baktı. even'ı merak ediyordu, düğün hazırlıklarından dolayı 1 haftadır bir yerlere çıkmıyorlardı ya da evde oturmuyorlardı. ikisi de ayrı ayrı yerlerde dışardaydılar ve birbirlerini öpmüyorlardı bile. isak bundan gerçekten sıkılmıştı ve şimdi, 1 haftanın özlemini çıkaracaktı. istemese de heyecanlandı. kızının küçük adımlarıyla beraber girecekleri salona ulaştılar. alkışlar içinde girerken isak, salonu incelemeye dalmıştı.