1.Bölüm

318 76 23
                                    


Olay akışı değiştirilmeden replikler ve bazı şeyler düzenlemeye alınmıştır. İyi okumalar.

Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz canlarım :)

Not: Yeni texting kitabım Kalp Hırsızınada bir göz atmayı unutmayın 🤭

-----------------

Sabah o güzel uykumdan alarmın lanet sesiyle uyandım. Beni uykumun en güzel yerinde uyandırdığı için duvara fırlatarak susturdum. Bu alarmı kim niye kurdu allasen tepemde ötüyor iki saattir. O an aklıma gelen acı bir gerçekle yüzümü buruşturup gözlerimi istemeye istemeye açtım. Lanet olsun bugün okulun ilk günüydü.

Hemen yataktan fırlayarak yan tarafımda hâlâ fosur fosur uyuyan miraya baktım ve sonra " Miray kalk çabuk ilk günden okula geç kalacağız" diye üstüne atladım. Mirayla çift yumurta ikiziydik ve evet o benden daha güzeldi. Miray altımda debelenirken "Ağhh kırıldı bütün kemiklerim ben seni zayıf birşey sanıyordum lan ayı gibisin kalk çabuk üstümden" diyerek beni yataktan attı. Ayağa kalkıp kıymetlimi ovuşturarak banyoya yöneldim.

Banyoda işlerimi bitirerek odaya döndüm formamıda giyerek aşağıya kahvaltıya indim. Okul formamız siyah etek, beyaz lakos ve siyah ceketten oluşuyor.

Miray hazırlanmış ve çoktan kahvaltısını etmeye başlamıştı. Masaya oturup ağzıma bir salatalık atarak konuşmaya başladım. "Günaydın ana kraliçem" etrafıma bakınıp " koriş nerde" diye sordum. Annem bana ters ters bakarak yalandan bir sinirle "kaç kere diyeceğim abinize koriş demeyin diye erken çıktı o arkadaşlarıyla buluşup öyle gidecekmiş okula" dedi. Abiniz dediğine bakmayın aramızda 1 yaş var. Ve bizim abi dediğimiz anlar yok denecek kadar az. Abimin bu sene son senesi o 12. sınıf biz 11.sınıfız.

Kahvaltımı bitirip üstüne mirayınkinide yedim. "Camış gibi yiyorsun ve hâlâ benden zayıfsın where is the adalet" diyerek masadan kalktı. Ona sadece dil çıkarmakla yetindim. Yiyip yiyip kilo almayanlar olarak çok tatlıyız bence.

Çantalarımızı alarak annemin yüzüne sulu sulu öpücükler bırakıp yola koyulduk. Filmlerdeki gibi bizi okula özel şöförümüz bırakmıyor maalesef otobüsle gidiyoruz.

-----------------------------------------------------------

Sıkıntılı bir yolculuğun ardından nihayet okula gelebilmiştik. Sabah sabah nereye gidiyor yahu bu millet havasızlıktan ölüyorduk neredeyse. Sigara kokusundan ter kokusuna ter kokusundan ağız kokusuna kadar her bir koku mevcuttu. Öğğhk. Bak yine aklıma geldi midem bulandı.

Henüz daha okulun bahçesinden içeri girmemiştik ki bir cırlama sesi duymamız ve sırtımın yerle buluşması bir oldu. Acıyla yüzümü buruşturup üstümdeki camışa küfretmeye hazırlanırken kulak zarımı patlatacak bir sesle "simaay çok özlemişim seni ne zamandır görüşemiyoruz" diye sarılmaya çalıştı. Beni ezdiği yetmiyor bir de boğmaya çalışıyor mal. Bu arada en son geçen hafta görüşmüştük. Kumsalağımın zaman anlayışı çok farklı.

Etrafta bizi izleyenler olduğu için dişlerimin arasından "Kumsalağım benim kalk üstümden hadi" diye tısladım tabi kumsal beni tınlamayınca "kalk lan üstümden kumsalak" diye bağırdım.

Bahçe kapısının önünde bekleyen 5 kişilik kızlı erkekli bir grup bize gülmeye başlayınca "ne bakıyorsunuz lan ayımı oynatıyoruz burda bak bir de gülüyorlar " diye çıkıştım. Lan bunlar niye böyle anırarak gülüyordu yoksa bacaklarımda kıl mı vardı. Kimseye çaktırmadan bacaklarımı kontrol ettim gayet temizdi eee o zaman sorun neydi ki. Bir süre daha karşımdaki grup anırmaya devam etti ve bende daha fazla dayanamayarak onlara eşlik ettim.

Biz hunharca gülerken yanımıza can geldi ve sinirli bir şekilde "simay kalk lan çabuk yerden" diye bağırdı tabi buna bağırmak denilirse adam adeta kükredi ama ben onu takmak yerine "Aa hoşgeldin cancağızım sende otursana" diyerek elinden tutarak onu çekiştirdim. Can yanımda diz çökerek bu kezde kulağıma doğru kükredi "eteğin altına birşey giymemişsin zaten herkes sana bakıyor ilk günden beni katil mi edeceksin lan" dedi. Gayet rahat bir tavırla "eee ne var ki bunda baksınlar hem güzele bakmak sevaptır " dedim. Bu kez sadece benim duyabileceğim bir tonda konuşarak "iç çamaşırının rengine kadar görüyorlar ama" diyince vücudumdaki kanların yüzüme hücum ettiğini hissettim kırmızının her tonuna girdim. Meğerse onlar ... Allahım ben nerelere gideyim rezil oldum herkese. Bende düştüm diye gülüyorlar sanıyordum meğerse onların güldüğü şey başkaymış. Ben her zaman eteğin altından siyah külotlu çorap giyerdim bugün neden böyle bir hata yaptım ki. Pepeli iç çamaşırımı gördüklerine mi yanayım onlarla birlikte güldüğüme mi bilemedim.

Can'ın uzattığı elini tutup yerden kalktım. Gruptan bir kız can'a seslenince o tarafa döndüm. "Sevgiline sahip çık çarpık bacaklarıyla bize bacak şov yapmaya çalıştı" dedi. O sırada dikkatimi yanındaki çocuk çekti. Dikkatli bir şekilde kenetli ellerimize bakıyordu.

Ben kızın ne dediğini idrak edip "Ne diyorsun lan sen sürtük sensin çarpık bacaklı" diyip üstüne yürüyeceğim sırada çocuk sinirli bir sesle "Gülfem kes sesini" dedi ve sonra bakışları beni buldu "sen de olduğun yerde kal" öyle öfke dolu bakıyordu ki bana tek bir adım atamadım. Kız ağzını yaya yaya bu seferde "ama aşkım kimse onun çarpık bacaklarını o iğrenç iç çamaşırına kadar görmek zorunda değil" diyince kanın bu kezde beynime hücum ettiğini hissettim. Artık o çocuğun öfkesi bana işlemezdi.

"Lan bak hâlâ konuşuyor bittin kızım sen" diye bağırıp kızın üstüne atlamaya hazırlanırken can beni belimden yakalayıp kendine çekti o çocukta sigarasını söndürüp adının gülfem olduğunu öğrendiğim sürtüğün elinden tutup içeri girdi grubun geri kalanıda peşlerinden gitti. Anladığım kadarıyla sevgililerdi.

Kız aşkım dedi mal tabiki sevgililer bacanak olacak halleri yok ya.

Sen bir sus iç ses herşeye burnunu sokma sen nasıl ben oluyorsun ya hep bir muhalefet hep bir muhalefet diyip çin malı olan iç sesimi susturdum. Hasbama bak ya sanki benim iç sesim değilde mirayın iç sesi.

Bizim gruba baktığımda kumsal hâlâ yerde oturuyordu ve mahcup olmuş bir şekilde bana bakıyordu miray ise anırarak gülmeye devam ediyordu. Müdürün sesini duyduğumuzda Miray kumsalı yerden kaldırdı hep beraber içeri girip sıraya geçtik. Canla lisenin başında tanışmıştık kumsalla çocukluktan beri arkadaşız.

İstiklal marşını okuyup ve bizim kel müdürün sıkıcı konuşmasını dinledikten sonra sınıflara dağıldık. Ben can ve kumsal aynı sınıftayız miray yan sınıfta.Hepimiz aynı sınıftaydık ama miray sevgilisi o sınıfta diye müdürden rica edip sınıfını değiştirmişti.

Ben hala o sürtüğe uygulayacağım türlü işkenceleri düşünürken kapı tıklatıldı ve içeri o sabahki çocuk girdi. " Merhaba ben yeni öğrenciyim bana bu sınıfta olduğum söylendi".

Merhaba arkadaşlar bu benim ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz ve okurken sıkılmazsınız. Oylamayı unutmayın lütfen. Beğenip beğenmediğinizi, eksiklerimi yorum yaparak belirtirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler.

PAPATYA SEVDAM ( Düzenleniyor )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin