'Fuck off '

4.8K 96 33
                                    

Aniden bana doğru yaklaşıp vücudumu sımsıkı sardı. Onun karşısında hep böyle oluyordu. Vücudumun en ufak kısmı bile kasılıyordu. Kendini hissettirmiyordu. Aniden uzun kollarını vücudumun çevresinden çekti ve bana doğru bakmaya başladı. İçim nefretle yanıp tutuşuyordu. Hiç bir şey yapamamak beni deli ediyordu.

Kapının aniden açılmasıyla ikimizde gözlerimizi birbirinden ayırıp kapıya yönelttik. Jessie kapıda durmuş şaşkın gözlerle bize bakıyordu. Tam masaya doğru koşmaya başladı ki şu Justin denen piç kurusu ondan önce davranıp masadan silahı aldı ve ''Kahramanlık yapıp günü kurtarmak senin işin değil Jessie'' dedi. Jessie ? Nerden biliyordu adını ? Önceden tanışıyorlarmıydı ? Ben aklımdaki sorularla meşgulken Jessie lafa atılıp ''Onun hiç bir suçu yok Justin'' dedi. Ağzım o şeklini alırken şaşkınlıkla onlara doğru bakıyordum.

Justin bana doğru dönüp dudağını büzdü ''Ahh. Masum Lexi. Acıyorum sana'' dedi. Ben neye uğradığımı şaşmışken amaçsız gözlerle ikisini izliyordum. Justin alaycı bir biçimde sırıtarak ''Bir ay önce arkadaşın altımda inliyordu Lexi. Hatırlasana'' diye fısıldadı. 

 1 ay önce ;

''Lexi , birazdan buradan burada olur. Biraz daha hızlı yap şu saçı.'' 

''Uğraşıyorum Jess görmüyomusun?''

''İyi ya , azıcık daha hızlı olursa iyi olur''

''Emrin olur.'' diye trip attığımda bana gözlerini devirip aynaya geri döndü. Dışarıdan gelen korna sesi ile birbirimize bakmaya başladık. Aniden ayağa fırladı ve ayağındaki topuklu ayakkabılara rağmen hızlıca merdivenleri bitirdi. Büyük adımlar yardımıyla yanına ulaştım ve dışarı çıkmasını sağladım. Kapının önündeyken yanağına küçük öpücükler kondurdum ve ''İyi şanslar bebek'' deyip omzunu sıvazladım. Onu bekleyen çocuk sigara yakıp yavaşça hareketlenmeye başladı. Karanlık yüzünden doğru düzgün göremiyordum. Jess çocuğun yanına ulaştığında hızlıca arabaya bindi. Bende arkalarından el sallamakla yetindim.


Şimdiki zaman ; 

Aklımdan film şeridi gibi geçen olayların ardından sinirle onlara bakarak ''O-o  geceki çocuk sendin.'' dedim kekeleyerek. Cebinden çıkardığı sigarayı yaktı ve içine çekip üfledikten sonra sırıtttı ''Evet.'' dedi. Jessie yanıma gelip ''İsteyerek yapmadım.'' diye fısıldadı. Gözyaşlarım istemsiz olarak dökülmeye başlamıştı.  Arkamı dönüp koşarak kapıdan çıktım. Bardan çıktığımda sanki hiç nefesim kesilmeyecek ve yorulmayacakmış gibi koşmaya başladım. Kendimden kaçıyordum. Ruhumdan . bedenimden...

Takılıp düşmemi sağlayan taşa sağlam bir küfür ettikten sonra Yalpalayarak yerden kalktım. Derisi soyulmuş olan ellerimi silkeledikten sonra ''Kendinden bile kaçabilirsin ama Justin Bieber'dan ASLA!'' diye bağıran ses ile kafamı ona doğru çevirdim. Bıkmak bilmiyordu, ona doğru yaklaşıp suratına hızlı bir tokat geçirdikten sonra ''Siktir git!'' diye bağırdım. Elini yanağına götürüp şaşkın gözlerle bana bakmaya başladı. Saniyeler geçtikçe yüzündeki şaşkınlık yerini öfkeye bırakıyordu. 

Sertçe dirseğimden tutup sürüklemeye başladı. Ben dirseğimi ondan kurtarmaya çalışırken o beni umursamadan hızla yoluna devam ediyordu. Arabasının yanına ulaşınca beni arka koltuğa fırlattı ve kendisi şöfor koltuğuna geçip arabayı sürmeye başladı. Öne atılıp ''Nereye götürüyorsun beni!'' diye bağırdığımda ani fren yapıp bana doğru döndü ve ''Kapa çeneni!'' diye kükredi. 

--

Beyaz renk bir villanın önünde durduğumuzda arabadan inip beni omzuna attı ve ilerlemeye başladı. Ben ise bir yandan çığlık atıp bir yandan da sırtına vuruyordum. Tabiki fayda etmiyordu. Evin içine girdiğimizde omzundayken merdivenleri çıktık. Yatak odası olduğunu tahmin ettiğim yere geldiğimizde beni yatağa doğru fırlattı. Yatak ne kadar yumuşak olsada o çok sert fırlattığı için vücudumda hafif bir sızı hissetmiştim. 

Banyoya girdiğinde su sesini duymam içimin irkilmesine sebep olmuştu. Acaba benim için ne planlıyordu. Hızlıca banyodan çıkıp yanıma geldi ve yine beni omzuna atıp banyoya soktu. Kıyafetlerimi çıkardığında karşısında çırılçıplak kalmıştım. Suyun içine fırlatıldığımda yalnızca ağzımdan güçlü bir çığlık kaçabilmişti. Su çok soğuktu. 

Saçlarımdan tutup vücudumun tamamını suya gömdüğünde kendimden geçmiştim. Suyun içinden aniden çıkarıldığımda hızlıca nefes aldım. Daha bir şey dememe fırsat kalmadan başımı bir çok kez suya sokup çıkardı. Aniden kendimi omzunda bulduğumda suyun soğukluğu yüzünden yalnızca titriyordum. Tekrar yatağın üzerine fırlatıldığımda azda olsa rahatlayabilmiştim. Ama vücuduma yayılan soğuk , titrememe neden oluyordu. Bana doğru yaklaşıp gülümsedikten sonra odada bulunan şömineye ateş verdi. ''Biraz ısınalım değil mi Lexi?'' deyip sinsice sırıttığında yine kötü şeyler yaşayacağımın farkına varmıştım. Ama vücudum titremekten tepki veremiyordu.

Şöminenin yanan ateşinin üstüne demir sopa olduğunu tahmin ettiğim şeyi tutmaya başladı. Düşündüğüm şey olamazdı değilmi ? Yapamazdı o kadarını. Demir sopanın iyice ısınmasını sağladıktan sonra yanıma geldi ve ellerimi açmamı istedi. Beynim vücuduma hükmedip onun istediğini yapmıştı. Ellerimi açtığım anda ateşe tutup ısıttığı demiri elime bastırdı. Ağzımdan çıkan hıçkırık ve çığlık sesleri gözyaşlarım eşliğinde ilerliyordu. O ise kahkahaları arasından ''Bu elinle vurmuştun değil mi ?''  diye sordu. Hıçkırıklarım cevap  vermeme izin vermiyordu. 

Selaaaaaam yine ben :) Elimden geldiğince uzun bir bölüm yazmaya çalıştım inş. beğenmişsinizdir. :)))) Vote ve yorum. lüüüttfeeeen :)

Heartbreaker (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin