Ambulans da yanındaydım,elini tutum.Ağlıyordum fakat bu benim için çok da önemli değildi.Dahası korkuyordum.Ya ona bir şey olursa ya ölürse.Olamazdı bunu yapamazdı bu kadar insanı burada bırakıp gidemezdi değil mi? Hem daha yaşayacağımız çok şey var.
Hastaneye vardığımızda gözlerini hala açmamıştı.İlk önce ilk müdahaleyi yaptılar daha sonra ameliyata aldılar.Zaten ben ameliyat kapısında beklerken bizimkiler gelmişti.Herkes gözyaşlarına boğulduğu için benim gözyaşlarım sorgulanmıyordu.Herkes çok korkuyordu fakat benim korkum bambaşkaydı.Sanki tek yudum su içerisinde boğulmaktan korkar gibi.Sanki ömrüm boyunca yaşadıklarımın tek sebebi gülümsemem gibi...Çok farklı.Hissettiğim şeyler hem bir anlam taşıyor hem de bir o kadar manasız geliyordu yüreğime.Her şey bir şaka gibi geliyordu.Çok kötü bir şaka.Her an yanından ayrılamadığım insan şimdi gözlerimin önünde ölüyor muydu? Çok saçma.Yanıma bir bardak su ile yaklaşan Cansu'yu gördüm.Başımı onaysız bir şekilde salladıktan sonra saatler sonra ameliyathane kapısından çıkan hemşireye koştum.
''Ölmedi değil mi?''
''Şuan hayır fakat kan lazım.''
''Hangisi lan,söyle.''''0 RH + ''
Saçlarımı karıştırdım kızarmış gözlerimle ''Benim uyuyor hadi al şu kanı''
''Tamam şu ilerideki odaya geçin,lütfen.''
Dediğini yaparak oradaki yatağa uzandım ve gözlerimi sıkıca kapattım.
İşini bitirdiğini anladığımda hemşireyi omuzlarından sıkıca kavrayarak ''Kurtar onu '' diyerek sarstım.''Tamam beyefendi lütfen sakin olun'' diye tıslayan hemşireye göz devirip bıraktım.Odadan fırlayarak bizimkilerin yanına gittim.Derin'in annesi ve babası da gelmişti.İkisi de perişan gözüküyorlardı.Başımı duvara yasladım ve gözlerimi kapattım.Gözüme o an geldi.
Ambulansta Derin'e beni bırakamazsın demiştim. ''Bana güvenme ''demişti acı sesiyle.
Ne demekti bu şimdi?Ben gidiyorum falan mı ? Hayır ya saçmalama Derin hiçbir yere gidemezdi.Ben daha buradayım.O olmazsa kimle uğraşacağım hem ben? Kime göz devireceğim? Kimin saçlarını bozacağım? Ben kimi bu kadar çok seveceğim?
Ona bu kadar çok alışmışken hiçbir yere gidemez,bırakmam.Derin'e hiçbir şey olmayacak.O biraz sonra o lanet delikten çıkacak ve bana saçma sapan lafları söylemeye başlayacak.Başımı kaldırıp etrafa baktım hepsi çok kötü gözüküyordu.Kendimi toparlamam gerekiyordu.Gözyaşlarımı silip kantine gittim.Bir kaç sandviç ve meyve suyu,su alarak yukarı çıktım.Hepsine birer tane uzattım fakat çoğu almamıştı.Annesi,babası,Fatih ve ben.Diğerleri de almıştı fakat kimse yemiyordu.Haklıydılar Derin orada canı ile mücadele ederken nasıl yiyebilirlerdi ki? Babasının yanına giderek elimi omzuna koydum.
''Merak etmeyin Derin iyi olacak.''
''Biliyorum delikanlı.''
Gülümsedim.
''Arkadaşı mısın?''
''Evet''
Gülümsedi ''Derin çok hasta evlat.Çok hasta.''
''Anlamadım.''
''Derin iyi değil,Derin'in bir hafta önce büyük bir hastalığa yakalandığını gördük ve tedavisi çok zor.Derin alzheimer hastalığına yakalanmış.''
''Ne?'' diyerek gözyaşlarım hızlandı.
''Nasıl? '' diyerek soruma devam ettim.
''Bizde bir kaç hafta önce öğrendik.Bilmen gerektiğini düşündüm.''
''Yurt dışında tedavisi varmış herhalde''
''Nasıl olacak? Ne tedavisi?''''Bizde bilmiyoruz.Tekrar bir muane edilecekti daha sonra ise karar verilecekti.Hastalığı biraz riskliymiş.''
''Amcacım alzheimer hastalığının tedavisi yoktur,üzgünüm.Fakat bir kaç ilaçlar var tek tedavi yolu bu diye biliyorum.''
''Biz cahiliz oğlum,yanlış anlamış olabiliriz.Fakat önemli olan böyle bir şüphenin olması.Hemde yüksek derecede.''
''Tamam amca sen sıkma canını Derin bir iyileşsin çıksın şu delikten.Her şeyi hallederiz.Sen merak etme.'' diyerek moral vermeye çalışmıştım ama iyi değildim.Ya doğruysa,Derin alzheimer hastalığımı şimdi.Her şeyi unutacak mı? Beni,yaşadıklarımızı,kavgalarımızı,dertleşmelerimizi...
Doktor çıktı,yüzü gülümsüyordu.Ben tabi ki doktora atladığım için ''Ne oldu? İyi mi?''
''Hastamız gayet iyi merak etme genç.Karnına saplanan bir demir parçası vardı onu çıkartmak biraz zor ve riskli oldu.Onun dışında her şey yolunda gitti.Hastayı birazdan odasına alacağız fakat odaya kimse giremiyecek.Beklemeniz gerekecek.İlk 24 saat çok önemli.'' diyerek bilgi verdikten sonra uzaklaştı.Saat epey geç oldu.
Bizimkilere gitmelerini söyledim.Annesi ve babasını da zorla gönderdik.Burada sadece Fatih ve ben kaldık.Derin hala uyanmamıştı.O kadar çok istiyordum ki uyanmasını gözlerime bakmasını,saçmalamasını.Ona şuan o kadar çok ihtiyacım var ki...
''Artık kalk baş belası...'' diye fısıldadım.
Bir anda doktorlar içeriye girmeye başladı.Zerre bir şey anladıysam var ya.
''Ne oluyor?''
''Kalbi durdu,lütfen çekilin.''
''Ne?''
Fatih'i tutamıyordum ama kendimi de tutamıyordum.Elim ayağım durmuştu resmen.
''Daha bu kalbin benim için attığını duyacağım ben senden Derin,kalk.''
''Kardeşim,güzelim,prenses kalk hadi abicim kendine gel.''
İkimizde sadece o lanet pencereden izleyebiliyorduk.Derin ellerimin arasından kayıp gidiyor muydu yani şimdi? Şaka mı lan bu? Ben buradayım,sen nereye gidiyorsun? Gidemezsin baş belası...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DONDURMA !
Подростковая литература''Bizim aşkımız nasıl ?'' ''Bilmem..'' ''Bence dondurma gibi..'' ''Niye?'' ''Çünkü,dondurmalar çok farklı...Onları yerken düşünemiyorsun,üzülemiyorsun.Sanki bütün mutluluğuna seni hapse...