7- Hep Gül Sen

39 8 7
                                    

Keyifli okumalar!

Kübra'dan...

Haftasonu gelip çatmışken can sıkıntısıyla pansiyonda oturuyordum. Pansiyondan kimseyi sevmiyordum; ben buydum işte kolay kolay bir insanı sevemezdim. Hele hele pansiyonda bir kız var ezeli düşmanım kendisi... Adı gibi kenafir bakışlara sahip bu Aleyna uyuzu. Onu falan düşünmeyi boşverip ders kitaplarımı masada bırakıp telefonumu -en sevdiğim organımı- elime aldım. Whatsapp'dan bir adet mesaj vardı. Hemen açtım.

Bilinmeyen Numara: Dudaklarına işkence yapmayı bırak güzelim.

Kaşlarım büyük bir hızla çatılırken bu telefon sapığını kaç kere engellediğimi hatırlayamıyordum artık. 10 mu? Neden hala vazgeçmiyordu ve mesaj atıyordu merak konusu doğrusu. Bu sefer hiçbir şey yazmadan engellemek yerine cevap vermeyi tercih ettim.

Kübra: Artık sana kimsin diye sormaktan yoruldum, sen de cevap vermeyeceksin biliyorum. Ama bana en azından neden benimle uğraştığını söyle, tamam mı?

Cevap vermesini beklerken düşüncelere dalmıştım. Sinirlenince dudaklarımı kemirirdim. Şuan ki gibi- Bir dakika, o bana ne demişti? Aman Allah'ım! Beni şuan izleme ihtimali yoktu değil mi? Lütfen ya lütfen olmasın.

Bilinmeyen Numara: Sana dediğim şeyi unutmuş olamazsın. Seni sevdiğimi söylemiştim sana.

Bu mesaja karşı gözlerimi içtenlikle devirirken bu karşıda ki kişinin beni aptal bellediğini düşünüyordum.

Kübra: Ben de sana benim o taraklarda işimin olmadığını söylemiştin. Anlamakta sıkıntı çekiyorsun bunu çıkarıyorum bu konuşmadan!

Ben hiç kimseyi hayatıma almamıştım. Kimse de beni sevmemişti. Çünkü diğer kızlara göre daha yabani görünürdüm dışarıdan. Hiç inmeyen kaşlarım, gülümsememeye inat etmiş dudaklarımda buna bir sebepti tabi ki. Ancak elbette bunun da bir sebebi vardı.

Bilinmeyen Numara: Şimdilik senin istediğin gibi olsun Kübra.
Kübra: Söyle bana, gerçekler derken neyi kast ediyordun?
Bilinmeyen Numara: Her şeyin zamanı olduğunu söylemiştim sana.
Kübra: Of defol!

Bilinmeyen numarayı 11. kez engellediğimde yine bir yolunu bulup bana mesaj atacağını biliyordum. Aslında yorulmuştum. YGS gibi bir bela yakamı bırakmazken böyle aptal işlerle uğraşmakta ayrı bir şeydi zaten.

Ter bastığı için duş almak için banyoya ilerledim. Birkaç ileri zekalının duşu boşuna meşgul ettiğini görünce onlara ithafen, "Çıkın da işi olan insanlar nasiplensin." Dedim gülerek. Kızlar dokuzuncu sınıf olsa gerek özür dileyip hemen çıkmışlardı duştan. Bunun üzerine tam duşa girecektim ki bir el kolumu mengene gibi sararak geçmeme müsaade etmedi. Bu havyarın kim olduğuna bakacaktım ki karşımda Aleyna ve Cansu'yu görmem bir oldu. Hayret(!)

"Ne istiyorsun pitbull kafalı?" Aleyna yüzünde ki sinir bozucu gülümsemeyi bozmadan ve o iğrenç elini kolumdan çekmeden kahkaha atmaya başladı. Al işte yine başlıyordu dört yıllık kavgamız! Durdurana helal olsun.

"Ne o, senin gibi bir ezik duş mu alacak? Bence hiç gerek yok süslenip püslenmeye... Nasıl olsa erkeklerin gözünde sen yabani bir amazondan başka bir şey değilsin." Yandaşcısı Cansu aptalı da dediğine katıla katıla gülerken onlar için üzülmüştüm. Cidden, acaba doğarlarken biri bunlara büyü falan mı yapmıştı? Bu kadar aptallık normal miydi?

"Bak canım, ben senin aksine oramı buramı açıp; bir ton parfüm sıkıp, cilveli cilveli konuşup erkekleri etkilemeye çalışmıyorum. Ama sen illa ki diyorsan ki 'Yok Kübra ben kaşınıyorum, kaşısana.' Seve seve kaşırım hayatım!" Aleyna'nın cırtlak sarı saçlarına asılmadan önce yüzünde ki aptal gülümseyişin yavaş yavaş solduğunu gördüm.

UKTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin