Keyifli okumalar UKTELERİM!
Zelal'den..
Mor renginin hakim olduğu odamda otururken yine düşüncelerimle cebeleşiyordum...
Çoğu zaman öyle değil mi zaten?Bugün ekstra olarak onu rüyamda görmüştüm, yine. Kalbime söz geçirmeyip parmaklarım hızla ona mesaj yazdı.Zelal: Günaydın Sol Yanım.
Burak: Günaydın.
Her şeyim derdi... Ve işte tam o zaman hıçkırıklarımı tutmaktan çekinmeyip Elif'i bulmuştu son arananlarda gözlerim. Ve benim kardeşim yarım saatlik yolu on dakikada gelmişti.
Şimdi mutfakta kendime gelebilmem için bir şeyler hazırlıyordu. Astım hastası biri olarak bir gün gebereceğimin farkındaydım şayet ağlama krizlerin durmadan...
Yavaşça açılan kapı ve duyulan o menteşe sesi yüzümü buruşturmama sebep oldu.
"Kapında sen gibi bebeğim," derken sesi muhteşem bir neşeyle kaplıydı, bu usanmış bıkmış ruh halimi silmek istercesine.
Belki de ona yardımcı olmalıyım?"Gayet dik duruyor fakat içi çökmüş." deyip samimiyetten uzak bir şekilde sırıttım. O beni her zaman olduğu gibi yine anlardı.
"Maskeni indir," Sakince söylediği bu sözcük beni çığlık çığlık ağlatabilecek güçteydi. Bunun farkındaydı.
"Birgün sana söz, birgün onu değil ona karşı olan hislerini unutup onu içinde öldüreceksin." Kalbime bir umut ışığı süzüldü.
"Bu kadar cesur değilim, neden bu kadar emin konuşuyorsun?"
"Sen çok cesursun." Tam gözlerimin içine bakıp inanarak söylediği şey beni de yüreklendirdi.
"Unutacağım." Derin bir nefes alıp, "Konuyu kapatalım o halde." deyip, geceye sakladım gözyaşlarımı... Zaten hep öyle gerçi, şimdi duygularım bile şairin yazmaya çekindiği sözcüklerin ardında saklanıp unutulmayı bekliyordu...
İkimiz için büyük bardaklara koyduğu elma suyuna uzanırken telefonum çaldı.
'Kahraman'ım arıyor'Gülümseyip aramayı cevaplandırdım. Arayan Ömer'di.
"Dolandırmadan söylüyorum dün Merve'ye dilimin döndüğü kadarıyla anlattım." Gülümsediği sesinden anlaşılıyordu.
"Aman efendim söz de dinlermişiź." Alaylı sesime karşılık kahkahası duyuldu. Elif ise "Seni anlayana aşk olsun gözleri dolan kimdi demin değişik" bakışları atıyordu. Ona öpücük atıp Ömer'in sesine odaklandım."Yüzümun dağıtılmasını istemezdim sen ısrar etmezsen daha söyleyemezdim." Gerizekali dememek için büyük bir çaba sarf edip, "Seviyorsan söyleyeceksin aksi başkalarına fırsat vermek demektir." Bir süre sesiz kalıp
"Bi haller var sende..." dedi. Sesimden anlamıştı, oysa ki gayet neşeli tutmaya çalışmıştım.
"Boşver şimdi beni ,akşama bana gelsene film mısır yaparız hem Merve'de olacak."
"Tabiki de yine ararım dikkat et." Gülüp, "Merak etme koltuklardan zarar gelecek gibi gözükmüyor." Gülüp telefonu kapattım. Korumacı yanı ayrı güzeldi, Merve böyle birini hak ederdi deyip, onlar adına mutlu oldum.Elif tek kaşı havada bana "Hayırdır sen?" bakışları atarken gülümseyip elma suyumu tek dikişte bitirip ona olan biten her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattığımda, "Oha!" nidasi döküldü dudaklarından, "Ya kızım çok mutlu oldum Merve bir şey de diyemez şimdi çocuğu kaçırmaz inşallah.." dedigine güldüm.
"Geç kalmayacaktır, kaldırtmayız." deyince, "İşte benim kamyon şoförüm." diyen Elif'le sarılıp, kızları akşama bize cağırmalarını ve kalacaklarını söyleyip mutfağa yöneldim, hazırlıklara başlamalıyız sonuçta.Cipsleri, mısırları ve içecekleri masalara yerleştirip Sedef'i odasına gönderdim. Yavaş yavaş bizimkiler gelirken Ömer ile Merve'nin bakışmalarını izlemek hoşumuza gidiyordu. Tek eksiğimiz Elif'ti. Kübra bile pansiyondan izin alıp gelmişti ama Elif'in anneannesi hastalandığı için apar topar gitmek zorunda kalmıştı.
"Evet, ne izliyoruz bakalım?" Kübra'nın sorusuyla bakışlar ona dönerken her kafadan ses çıkmaya başlamıştı bile. Gizem, Merve ve ben romantik diye faykırırken Kübra gözlerini devirmişti.
"Aman ben de ne bekliyorsam, şimdi Elif olacaktı burada. Ne güzel korku filmi izlerdik. Ah, ah!" Kübra'nın yakınmasıyla bakışlarımızı Ömer'e çevirdik. Ellerini havaya kaldırıp, "Valla bana hiç bakmayın. Bu kadar kızın arasında fikrimi söylememi beklemiyorsunuzdur." Ömer'e gülerken sonunun çok acıklı olduğunu bildiğim Delibal'ı açtık.
Sessiz sessiz filmimizi izlerken Merve'nin sürekli Çağatay Ulusoy'a yaptığı göndermelerine Ömer kaş çatarak cevap veriyordu. Film şöyle böyle devam ederken telefonum titredi. Film çok sarmadığı için elefonumu alıp gelen mesaja baktım.
Burak: Bak ben yapamıyorum, anladın mı? Senin başka birini sevmene katlanamıyorum. Ben seni her gün rüyam da beni terk ederken görmekten yoruldum. Artık rüyalarımı işgal etmekten vazgeç kadın.
Mesajı anlamak için birkaç defa okurken gözlerim dolmuştu. Kimden bahsediyordu bu çocuk? Kimi seviyor muşum ben? Şaşkınlığımı mesajıma da yansıttım.
Zelal: Ne diyorsun Burak? Senden sonra kimse olmadı. Neden bana hiç inanmak istemiyorsun?
Sabırsızlıkla mesaja cevap gelmesini beklerken bizimkilere baktım. Herkes filmi izliyordu.
Burak: Ah kadın, hala beni yalanlarınla aldatmaya çalışıyorsun. Evine giren o adamı da mı inkar edeceksin?
Telefon elimden kayıp giderken şanssızlığıma bir kez daha lanet ettim. Sessiz olmaya özen gösterirken banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp ağlamamak için direndim, ve başardım da. Salına geri dönerken Kübra hariç bizim kızların ağladığını fark ettim. Merve, Ömer'e sarılıp ağlarken gözü beni buldu ve bana yönelik olarak,
"Kavuşamadılar." Dedi.
Evet, kavuşamadık. Bizim bir sonumuz da olmayacak.
~
Yatağıma uzanırken bugünün ne kadar dolu dolu geçtiğini düşündüm. Kızlar gitmişti ben de Elif'e her şeyin yolunda olup olmadığına dair bir mesaj attım. Her şeyin iyi olduğunu ve bir hafta gelemeyeceğine dair bir mesaj attı. Telefonu kapalı olacakmış bu yüzden arayıpta ulaşamazsam endişelenmememi istedi.
Elif ile iletişimim kesilince telefonumdan yıldızlı mesajlarıma bakmaya başladım. Bir mesajın üstünde durdum.
Elif: Kızılderili inanışlarına göre rüyanda gördüğün kişi seni gerçekte özleyen insan oluyormuş.
Mesaja burukça gülümserken, haklılık payı olduğuna karar verdim. Bana sinirli de olsa rüyasında gördüğünü itiraf etmişti. Bu, beni hem sevindiriyor hem de çok kırıyordu. Çünkü beni kesinlikle yanlış anlamıştı. Ömer'i kardeşim dediğim adamı sevdiğim kişi sanmış ve kim bilir neler düşünmüştü?
Yok yok, bana uyku haramdı. Yatağımdan kalkıp pencere kenarına ulaştım. Pencere kenarı karanlık ve soğuk bir geceye açılıyordu. Pencereden dışarıdan akıp giden sessizliği izlerken gözüm karşı apartmana kaydı. Orada oturuyordu. Üstüne üstlük pencerelerimiz de karşılıklıydı.
Odasının olduğu pencereye baktım. Işığı açıktı, sabaha kadar oturmayı çok severdi. Benim aksime çalışıyordu ve beni düşünmüyordu. Ellimle buğulanmış cama şuanın saatini yazdım.
03.20 ~Belki de seni son düşündüğüm saat.
Pek iyi olmadı bölüm affedin ve kısa oldu...
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere UKTELERİM. Kendinize iyi bakın olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UKTE
Teen FictionBeş dost... Hepsinin birbirinden farklı iç dünyası ve farklı bir yaşantısı var. Kırılan kalplerle mücadele etmeye çalışırlarken onları çok büyük bir çıkmaz sokak bekliyor olacaktı. Aşka direnecekler mi, yoksa diz mi çökecekler? Bu maceraya beraber...