3. Bölüm" KAZIK "

7.6K 368 416
                                    

Ne diyeceğimi bilemeden korkuyla karşımdaki adamın vicdanına bakıyordum. Beni ele vermesi kaderimin finali olurdu. Bal rengindeki gözlerini kırpmadan üzerime dikmiş , tüm dikenlerini bana batırıyordu sanki. Gözleri karanlık bir tonda kısılırken güldüğünü anladım. Sanki kaderimin yazıldığı kalemi parmaklarında çevirerek beni tehdit ediyordu. Bense bir kurban gibi dizlerimi bükmüş , gözlerinin içine merhamet aranarak bakıyordum. Başımı iki yana sallayarak onu reddettiğimde gülüşünün genişlediğini hissettim.

" Zeki olduğunu sanan bir aptal köle... " diyerek siyah maskeli suratını burnumun ucuna değdirecek kadar yakınlaştırdı. Gözlerindeki adlandıramadığım acımasız pırıltılar kendini göstererek geri kaybolduğunda sessizce yutkundum. Nefes alışverişlerim tedirgince düzensizleşmişti. Buradaki siyah üniformalıların hepsi korkunun beden bulmuş hali gibiydi. Bakışlarındaki kıldan ince keskinlik , bir insanın şah damarını kökünden kazıyacak yetideydi. Korkmamak elde değildi ancak belli etmemek kişinin zihninde saklıydı. Tabi , bunu yapan yiğit de muhtemelen yoğurdunu başka kaşıktan yemiş olmalıydı. Ve bu ihtimalse gözümde ulasamayacağım yükseklikte bana parlıyordu.

Bakışlarını gözlerimden çekmeden elini kaldırdığında dehşetle gözlerim açıldı. Bana vuracağını sanarken , o beklemediğim bir şekilde önüme düşen kahverengi tutamlarımı kulağımın arkasına büyük bir yavaşlıkla tıkıştırmıştı. Ne zaman sıkıca kapattığımı bilmediğim gözlerimi araladım. Gözlerindeki soğukluk yüzümde gezinirken suratımın buz tuttuğunu hissettim.  Bu süre zarfında ise bakışlarının rahatsız ediciliği adeta diken gibi her yerime batmıştı. Yerimde kıpırdanarak ondan uzaklaşacağım sırada buna izin vermeyerek bu daracık alana rağmen tamamen kendini bana yasladı. Gözlerim şaşkınlıkla sonuna kadar açılırken onun güldüğünü soğuk gözlerinden görebiliyordum. Bir anda sinirlerimin damla damla birikerek ayak uçlarıma kadar beni ısıttı ve bunun üzerine dişlerimi tüm gücümle sıkmaya başladım. Bir elimi sert üniformasının kapladığı göğsüne koyarak onu ittireceğim sırada beklemediğim bir hızla kolumu tutarak buna engel oldu. Kaşlarım hızla çatıldı. Bu sefer sinirlendiğimi belli etmek amacıyla hafifçe yana kaymak için hareket edeceğim sırada bacaklarıyla buna engel olarak gitmemi engellemişti. Şaşkınca yüzüne baktım.

" Sahiden fazla aptal bir yenisin. Ben izin vermeden gidebileceğini mi düşünüyorsun ? " diyerek yüzüme doğru öfke barındıran sesiyle fısıldadığında kendi dişlerimin gıcırtısını duyduğuma yemin bile  edebilirdim. Çünkü neredeyse kırarcasına sıkıyordum.

" Bana hakaret etmeyi kes. " dedim tıslayarak.

" Beni itme planları kurarken kimsenin seni fark etmeyeceğini mi düşünüyordun ? Bu senin aptal olduğunu gösterir. " dedi biraz daha bedenimi duvara yaslayarak bilmiş bir şekilde konuştuğunda. Tedirgince yutkundum ama söyledikleri gram umurumda değildi. Tekrar onu itmek için elimi göğsüne koyduğum sırada bu sefer beni engellemedi. Ancak gülümsediğini hissetmiştim. Düşünmeden onu üzerimden hızlıca ittim ve önümdeki uzun bitkiyi var gücümle kendime doğru çekmeye çalıştığımda eş zamanla birinin sesi kulaklarımı doldurmuştu. 

" KD93 ne işin var orada ! "

Beni sıkıştıran adam dalların arasından bana bakmayı keserken dik duruşuyla ona seslenen adama döndü. Ve yavaşça çömeldiği yerden tüm heybetiyle ayağa kalkarken belindeki kalın siyah kemerden tutarak pantolonunu yukarı çekiştirdi.

" Çiçeklere ilgin olduğunu bilmiyordum 93. Bunu öğrendiğim iyi oldu. " diyerek genç bir kahkaha sesi yankılandı ürkütücü koridorda. 93 denilen adam göz ucuyla bile bana bakmazken muhteşem bir oyunbaz olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Ama bu bana bakıp beni ele vermeyeceği anlamına gelmiyordu. Sırtımdan omurgamı takip ederek , kuyruk sokumuma kadar usulca inen terin varlığını tedirgince hissettim. Kalbim hızla çarparak atarken karşımdaki iki uzun bedenleri izliyordum. Bir süre ikisi ayakta dikilerek tuhaf konuşma işini bitirirken bir şeyler daha geveleyerek gitmek istediği yöne , sert adımlarıyla , loş koridorda , botlarının yankılanan sesiyle gitmeye başladı adam. Rahat bir nefes verdim. KD93 ' te neydi ? KD93 diye seslenilen kişi , adamın tamamen koridordan kaybolmasını beklerken adam koridordan sola döndüğü gibi yırtıcı bakışlarını bana çevirdi. Beni neden ele vermemişti ?

ÖLÜM ZİNDANI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin