Kaşları , koyu zümrüt yeşili gözlerinin güzelliğine dayanamayarak sanki bel bükmüş gibi düzgün ve kıvrımlıydı. İrislerinin arasına serpiştirilmiş sarı hareleri ise yeşilini bozmak istemiyormuş gibi az ama buradan görülebilecek belirginlikte , aynı bir neftli battal ebruyu andırıyordu. Yalnız orman kokusu beklerken buram buram şeytani bir parıltıyla döşenen , tuhaf yeşil irisleri düz bir biçimde üzerimdeydi. İçimde anlamsız bir hayal kırıklığı oluşuverdi. Bunun anlamını boş bulmak istiyordum ancak boş olamayacak kadar anlamsızca dolu da geliyordu. İrisleri yavaş hareketlerle üzerime tamamen indiğinde beni incelemesinin verdiği utanç içinde hemen gözlerimi kaçırdım. Hiçbir anlam ifade etmiyor gibi sessiz ama ciddiye alınması zorunluymuş gibi de sesli bakıyordu adeta. Az önce kafamın yere sert bir şekilde vurulmasından ötürü şakaklarımdan boynumun her iki yanına su gibi ağırca süzülen kanın rahatsız , demir kokusu ciğerlerime doluşarak başımı döndürüyordu. Yutkunurken gözlerim dolmuştu eş zamanla. Canım feci acıyordu. Uzuvlarım sızım sızım sızlıyordu. Ardından kurumuş dudaklarımı canlandırmak üzere nemlendirdim. Bütün bakışların ağırlını taşıyabilirdim ancak onun bakışları altında kendimi küçülüyormuş gibi hissetmem de neyin nesiydi böyle ? Nefeslerimi olabildiğince az almaya çalışıyordum. Çünkü geniş ve boş olan bu odada nefesler bile yankı yapıyordu adeta. Bu nasıl bir sistemdi böyle ? Yalıtımı oldukça iyi olmalıydı. Hiç beklemediğim bir anda sesi ilahi bir güzellikte kulaklarıma yüksekçe ulaşırken istemsizce parmaklarım içe doğru bükülmüştü.
" Seni görmedim. " dedi bigane bir sesle. Acıyan bedenimde bir gram güç yokken mucize gibi ona cevap verme isteğiyle dolup taşmıştım. Ayağa kalkmaya çalıştığımda sırtımdaki sızı bükülmemi engelledi.
" B-ben yeni geldim. " dedim. Sesim beklediğim gibi güçsüz ve oldukça kırık çıkmıştı. Üstelik sadece bir kaç dakika önce ilk defa gördüğüm bir yüzün bedenimde bıraktığı gaddar etkiyi herkes fark edebilirdi. Onun koyu yeşil bakışları, içimde olmadık bir şeyleri filizlendirerek üzerime acı bir nefes bırakmıştı adeta. Aynı bir ebru sanatı gibi , yemyeşil göz bebeklerinin yukarı aşağı kavisler çizerek kenarlarından başlayıp boya gibi büyüklü küçüklü dağlar oluşturan sarı hareleri titreşerek bir yıldız gibi parladığında içimde garip ve anlamsız bir titreme oluştu. Ve yemin olsun ki , bu benim hayatımda izlediğim en ürpertici sahneydi.
Sanki acıdan zevk alıyormuş gibi... Besleniyormuş gibi...
" Kuralları biliyorsun. " dedi. İçimde sahnelenen bütün sarih duyguları teskin etmeye çalıştım. Sözlerinin altında anlamdırılamaz bir ilgisizlik saklıydı. Ve geldiğinden beri düşüncelerim ne zaman ona değmeye çalışsa ateşe değmiş gibi irkilerek itiliyordu. Onun hiçbir ifadesine ulaşamıyordum. Bu çok güçtü. Bunun üzerine kuruyan boğazımı sadece kendimin duyabileceği bir şekilde temizledim.
" Hepsini değil. Sadece bana anlatılanlar kadarına sahibim. " dedim tamamen iki bacağımın üzerine dikilip tam gözlerinin içine baktığımda. Konuşurken üst dudağımda açılan bir yaranın acısı sanki omur iliğime çivilenmiş gibiydi. Belli etmedim. Dikkatli bakışları gözlerimde kilitli kalmış gibi gözünü kırpmadan bana bakarken rahatsızca sol kolumun bileğini tuttum.
" Burada olmanın sana verilen kuralların arasında yer almadığını bildiğini düşünüyorum. " dedi söylediklerimi duymadan. Beni duymamış mıydı ? Bana doğru düzgün bir şeyden bahsedilmediğini söylemiştim ona. Buraya daha bugün gelmiştim ancak benden bu kadar çabuk uyum sağlamamı beklemeleri acımasızlıktı. Üstelik buranın daha nasıl bir yer olduğunu bile kavrayamamışken.
" Kuralların hepsi anlatılmadı bana. " dedim yineleyerek gözlerimi gözlerine iğneleyici biçimde dikerken. Bir süre beni öylece rahatsız edici biçimde inceledi. Zaman hala geçerken artık bir şeylerin ters gittiğini düşünüyordum. Yanlış bir şey mi demiştim ? Demediğime emindim. Bakışları hala üzerimde sürerken rahatsız olarak , yerimde kıpırdanıp sıktığımı yeni fark ettiğim sağ bileğimi bırakarak saçımı kulağımın arkasına tıkıştırdım. Ardından elimin yumuşak etli kısmına değen sıcak ve taze sıvıyla yerimde donup kalmıştım adeta. Bu sefer başını sağ omzuna çok küçük bir açıyla hafifçe yatırıp bana daha dikkatle bakmaya başladı. Sanki tepkilerimi izliyor gibi... Yeşil gözlerindeki tuhaf , şeytani ifade tüylerimi diken diken ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM ZİNDANI
Teen FictionPsikopat#1 ( Ölüler dirileri eğitir. ) Korkuyla beslenen bir adamın ve her şeyden korkan genç bir kızın umut dolu hikayesidir ! 🥀 Zihnindeki düğümleri size ilikleyecek kadar zeki bir adam... Saçlarının çocuk bukleli uçları , rahmine dolanarak müte...