35.bölüm

435 6 1
                                    

Yeni doğan güneşin güzelliğimiydi yoksa yaşadığım gecenin mi güzelliğiydi içimdeki mutluluğun sebebi bilmiyordum ama tek bildiğim hem huzuru hem mutluluğu derinlerime kadar hissettiğimdi.

Gözlerimi açtığımda  yattığım yatakta yan dönmüş bir şekilde gece olanları düşünüyordum. Bir kere birlikte olucağımızı zannederken Ateş Mirzanın doyumsuzluğu tutmuş iki veyahut üç kere daha birlikte olmuştuk ama son birlikteliğimizde anlıyamadığım bir şekilde farklı davranıyordu. Eksik bir şeyler varmış gibiydi . Rahatlar rahatlamaz kendini banyoya atıp 1 saat kadar banyodan çıkmamıştı. Çıktığında ise sırtını dönüp yatmıştı. İlk garip karşılasamda onunda benim gibi yorgun olduğunu düşünüp duşumu aldığım gibi gözlerimi yummuştum. Vücudumun çoğu yerinde izler kasıklarımda ise hafif bir ağrı vardı. Umursamadım. Şu anda Ateş Mirzanın arkamdan sarılıp beni kendine çekip Günaydın diyip öpmesi gerekmiyormuydu yoksa benmi yanlış biliyordum kafama takılan kısım buydu ama tam tersi olmuş bir şekilde  yatakta tek başıma Ateş Mirzanın odaya gelmesini bekliyordum. İlk banyoda zannedip bekledim. Sonra belki mutfaktadır diyip ses geliyormu gelmiyormu diye dinledim ama aldığım nefesten başka hiç bir ses yoktu evde . Yerimden kalkıp üzerimi giyinirken diğer yandanda nerede olabileceğini düşünüyordum. Yatak odasından çıkıp alt kata indiğimde yine kimseler yoktu evde . Belki ekmek falan almaya gitmiştir yoksa nereye gidicek  değilmi diyip kendi kendimi telkin ediyordum. Boşuna kötü şeyleri getirmemem gerekiyordu aklıma . En iyisi o gelene kadar kahvaltıyı yavaştan hazırlamaya başlamaktı.
Hiç çoktan saçma sapan düşüncelerle beynimi yormamış olurdum . İlk iş olarak çayı üzerine koydum. Ardından patates kızartıp pastırmalı yumurta yaptım. Kahvaltılıkları çıkarıp sofrayı hazırladığımda sandalyeye oturup beklemeye başladım. Otururken az bir sancım olsada o kadarda önemli olmadığını varsayıp oturduğum sandalyede geleceği anı bekledim.  Beş dakika ,on dakika ,yarım saat, bir saat derken çayın soğuduğunu patatesin yenilemeyecek hale geldiğini anladığımda yerimden kalkıp telefonumu almak için yatak odasına çıktım.  İçimde kötü bir his vardı.Etrafa bir baktığımda telefonumun komidinin üzerinde olduğunu altında ise bir kağıdın bulunduğunu farkettim. Telefonu elime alıp kağıdı açıp okuduğumda gördüklerimin yalan olduğunu böyle bir şeyin olmamasını diledim. Başımdan aşşağıya kaynar sular döküldü deyimini değiştirip başımdan aşşağıya kezzap döktüklerini sandım . Şöyle bir cümle vardı beynimde sürekli aynı şeyleri acı içerisinde haykıran

"İlk kez benim olduğunu sanmıştım . Meğersem yanılmışım . Bundan öncesinde kimin koynuna girip  orospoluğunu yaptıysan kim için  bekaretini verdiysen geldiğin yere tekrardan geri dön . Yalan söyleyenlerle başkasının malı olup kendini bana yamamaya çalışanlarla işim olmaz. ... "

Bumuydu yani beni sevdiğini söyleyen kişi bumuydu benimsin bana aitsin diyen kalbim bir tek sana ait senden başkasının olmayacak diyen . Kamera şakası olmalı  yada yalan olmalı hiç olmadı beynimin bana oyunu olmalı bu başka bir açıklaması olamaz . Burda yazanlar hepsi düzmece , yalan hepsi.
Nasıl anlıyamaz ilk kez onun olduğumu bu kadar mı aptaldı da çektiğim acıdan dahi olsa anlıyamayacak kadar körleşmişti gözleri. Bir iki damla kan içinmiydi burda yazanlar  orospo olduğumu başkasının malı olduğumu düşündürtecek kadar mı önemliydi  bekareti belirten o uğursuz kan  . İlk birlikteliğim onunken nasıl,  neden, niçin  böyle olmuştu  anlıyamıyordum yanlış olan neydi . Nasıl olabilirki böyle bir şey  aklıma dahi gelmemişti akması gereken kanın neden gelmediği sorun neydide  bunları yaşamak zorunda kalmıştım. Elimde bulunan telefondan interneti açıp  küçük bir araştırma yaptığımda çoğunlukla kadın doktoruna gidilmesi gerektiği yazıyordu. Veyahut bazı sayfalarda ise zarın esnekliğinden kaynaklı olma olasılığı olabilir diyordu. Hamile kaldıkları zaman doğum esnasında patladığı belirtilmişti. Ya benimkide onlardansa ya benimkide esnek olduğu için gelmediyse . Yerimden zor bela kalkıp gözlerimin buğulu olmasına rağmen bu uğursuz yerden çıkmam gerektiğine karar verip olduğum yerden kalkıp hızlı bir şekilde evden ayrıldım. Beynim içinde dolanan düşünceler o kadar bir ağrı yapmaya başlamıştıki kalp ağrısı , baş ağrısı , midemin bulanması hepsi bünyemi zorluyordu. Gözlerimin kararması için resmen vücuduma komutlar veriyordu. Dayanmam gerekiyordu bu lanet olasıca yerden gidene kadar dayanmalı sonra kendimi karanlığıma bırakmalıydım ama ilk önce burdan bir daha geri dönmemek üzere gitmem gerekiyordu. Bulunduğumuz yerde çalışanlardan birini bulup en yakın taksi durağını sorduğumda ilk baştan aşşağıya bir süzme gereği duydu. Gözleri boynuma kitlendiğinde neye baktığını biliyordum. Belkide tecavüze falan uğradığımı sanmıştır. Çünkü gözlerinde acıma duygusundan  başka bir his geçmiyordu. Vücudumun çoğu yerinde çürükler vardı gözlerim yüksek ihtimal ağlamaktan kızarıp şişmeye başlamıştı. Dudaklarım  ise öpüşmemizden dolayı hala dolgun  duruyordu. Kısacası bitmişlik hissi bu olsa gerekti. Çalışan eleman halime acımış olmalı ki yanımdan ayrıldığı gibi bir sandalye getirip üzerine oturmamı sağlamış elindeki suyu içmem için bana uzatmıştı. İki yudum alıp içtiğim suyu geri uzattım. Bir beş dakika olduğum yerde bekleyip   gelen taksiye binip evimin yolunu tuttum . Yarın ilk işim hastaneye gitmek sonrasında ise Ateş Mirzaya sorulacak hesap için okula gitmekti. Ne kadar süre arabayla yol aldık . Kaç dakikalık aralarla ağlama nöbetleri geçirdim saymayı unutmuştum. Taksi şöförünün uzattığı peçete kutusunu bitirmemden ağlamamın baya uzun sürdüğünü anlamıştım. Taksiyi kullanan amca sürekli iyi olup olmadığımı hastaneye gitmemiz gerektiğini söylesede umursamamıştım. Evime geldiğimi belirten sesi duyduğumda Cemreye nasıl bir açıklama yapıcağımı düşünücek halim dahi yoktu. Çantamdan taksi ücretinden biraz fazla para çıkarıp şöfere uzattım. Arabada olanlardan dolayıda özür dilemeyi unıtmadım. Taksiden inip eve doğru hareket ettiğimde daha ne kadar vücudumu taşıyabileceğimi bilmiyordum. Artık karanlığa söz geçiremiyor beni çekmesine izin veriyordum. Tam iki adım atmış devam edicekken gözlerime inen perdeyle karanlığıma kucak açıp benliğime kabul ettim............

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin