37. bölüm

344 5 0
                                    

(Sözlerini tam olarak bilmesemde okurken beğeneceğinize eminim. )

İstemediğiniz her neyse burnunuzun dibinde biter demişler yaa aynen o durumdaydım. İstemediğim kişi yada kişilermi demeliyim Ateş Mirza ve engerek yılanı tam karşımda durmuşlardı. Emreye ölümcül bakışlar atan Ateş Mirza bana ise ben kazandım edasıyla sinsi bir gülüşle bakan yılan Emel vardı. Ulan neyi kazandın demek vardı ama siktiret demek en makul olanıydı. Nede olsa kaybeden ben değil oydu. Ateş  Mirza'nın

"Ne o benim kollarımdan çıkıp kendini başkalarının kollarında mı avutuyosursun "

demesiyle  daha da iyi anladımki bazen kimi sevebileceğeniz sizin elinizde olamıyormuş. Her seferinde daha fazla canımı acıtmaktan ise hiç bir zaman gocunucak gibi durmuyordu. Hiç mi pişman olmadın demek istiyor dilim ama olmuyor işte çıkmıyor o kelimeler dudaklarımın arasından . Biliyor çünkü oda ne kadar yandığımızı biliyor bir daha yanarsak öleceğimizi. Sanki çok yaşıyormuşuz gibi davranmıyormuyuz birde oda ayrı bir konu . Ateş Mirzaya dönüp

"Ee ne beklersin bazıları yıkarken karşısındakinin ne hale geleceğini düşünmez bazılarıda toparlamak için uğraşıp durur ama  bir yerde yanlışın var avutulmak için Emrenin  yanında bulunduğumu da nerden çıkardın veyahut nasıl böyle bir kanıya  vardın "dediğimde ilk şaşırsada ardından yine gözlerindeki ateşle

"Çokta sikimde ne halt ettiğiniz . Beni ilgilendirmez ilgi alanım sadece sevgilim  ve onun için burdayım şimdi eşyalarını alıp geldiğimiz gibide gidicez "

dediğinde orangutan suratlı yelloza  bir bakış attı. Artık ne pokumu anladıysa yanımızdan geçip evden içeri girdi. Sanki saçlarının bir kısmı kısa bir kısmı uzun gibiydi yada bana öyle geliyordu.  Emrenin  de onun arkasından gidiceğini anladığımda hangi cesaretle bilmiyorum ama elinden tutup yanımda kalmasını sağladım. İlk ellerimize bakıp sonra yüzüme baktığında hafif bir tebessümle elime hafif baskı uygulayıp kendine doğru çekti. Diğer kolunuda bana sardığında Ateş Mirzanın ne düşündüğünü çok merak ediyordum. Çünkü bana dokunanı sağ  bırakmayacağını nefes almasına dahi izin vermiyeceğini söylerken şimdi nasıl durabiliyordu. Bumuydu onun bana olan sevgisi. Kafamı koyduğum yerden gelen ses onu düşünmemem için beni farklı boyuta çekiyordu. Sebebi ise kulağımın altında duyduğum kalp atışından kaynaklıydı. O kadar hızlı atıyorduki  bir an aklımdan bu şekilde hızlı atmaya devam ederse kalpten öbür tarafa gitmesi an meselesi diye düşünüyordum diğer yandan ise beni onunla yanlız bırakmadığı için seviniyordum. Boşta kalan diğer elimi alıp kalbinin üzerine koyduğumda biran kasılıp  kalsada hafif okşamamla sakinleşmeye başladığını hissettim. Ne kadar süre o şekilde kaldık bilmiyorum ama Emel yılanının yanımızdan bavulla geçip

"Tencere kapak misali birbirinizi tamamlamışsınız ve son olarak abicim ikinize sonsuz  uzun birliktelikler  diliyorum çok yakışmışsınız birbirinize "dedi .  Bavulunu omzuna atıp yanımızdan geçtiğinde ise Emrenin  kısık sesle amin dediğini duydum.  Peki Ateş Mirza o ne diyordu o ne hissediyordu . Gözlerimin tekrar ve tekrardan dolması hep onun yüzündendi. Ağlamıyacağımı ne kadar söylesemde hiç bir şey değişmiyordu. Yine aynı acıyı hissediyordum. Emrenin  kardeşine bakıp

"Birdaha evime uğradığını görmiycem ve bu yaptıklarının hesabını ödiyeceğini sakın unutma. En yakın sürede ise babamızın kulağına gideceğini aklında bulundursan iyi edersin. Kardeşim. "dediğinde kardeşim kelimesine tükürürcesine  söylemişti. Anlamadığım türde bir  abi kardeş ilişkileri vardı . Emrenin elini çeneme  koyup ona bakmam için hafif yukarı kaldırmasıyla düşündüğüm şeyi anlarmışcasına

"Biliyorum abi kardeş ilişkimiz garip gelebilir sana ama ne o benim öz kardeşim nede ben onun öz abisiyim "dediğinde şaşırmadım desem yalan olur.

MasumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin