Not nerede ?
Bundan sonra kaçışımın olmadığını biliyordum. Bu saatten sonra Melih bu notun peşini bırakmazdı. El mahkum verecektim ama o adamları da öğrenecektim. Beni nereden tanıdıklarını ve neden beni cehenneme çağırdıklarını öğrenmek benim hakkımdı.
Melihin gözlerine o kadar uzun baktım ki için de bizi hayal ettim. Ona sarıldığımı huzur kokusunu içime çektiğimi ve bir daha hiç beni kollarından ayırmadığını hayal ettim. Bu hayalim gerçek bir HAYAL di. Ben onu istiyordum ne olursa olsun bunu kendime itiraf etmiştim ama o istemiyordu. İstememesi normaldi beni neden isteyecekti ki ? Daha güzelini ve sorunsuzunu onun gibi akıllı bir adam bulabilirdi. Güzelliğinden bahsetmiyorum bile. Onu başkasıyla anmak bile beni kötü etmişti ve bu duygularımın dahada fazlalaşmasından korkuyordum.
Ne kadar daha fazlalaşacak acaba ?
Gözlerinin bal rengi uçmuş zift karası yer edinmişti. Bunu nasıl başarıyordu bilemiyordum ama bir gün bunu soracaktım. Beni nasıl mahvedebileceğini iyi biliyor olacak ki biraz daha kıstı gözlerini. Beni anlamak istermiş gibi. Gözlerini kıstıkça onun ruhunda kaybolmak gözlerindeki bal nehirlerinde kaybolmak istedim. Ama Yaren hep ister ve olmazdı. Yine olmadı. Tekrar konuştu hayran olduğum sesi ile.
"Yaren not ?"
Kafamı ağır ağır salladım. Çantamdan buruşmuş notu çıkarıp uzattım. Suç işlemişim gibi kafamı önüme eğdim. Aslında böyle hissetmem saçmaydı ben daha onun hangi rengi sevdiğini ya da çayı kaç şekerli içtiğini bile bilmiyordum. Sevdiğim adamı tanımadan sevmiştim.
Notu yırtacak gibi açtı ve o güzel gözlerini tek tek kelimelerde dolaştırdı. O an ki kasılan çenesinden korktum ve kendimi biraz daha geriye çektim. Bu hareketim ile gözleri beni buldu ve notu elinin içinde hapsetti. Benim elimi de elinin içine hapsetmesini ve bırakmaması istedim. Beni hayallerden koparan yine O olmuştu. Ve sesli şekilde notu tekrarladı.
"Cehennemime hoşgeldin Yaren. Oysa ki ben seni cennetime almak istiyordum"
Yutkunma eyleminin ilk defa bu kadar gerekli olduğunu anlamıştım. Cesaretime hayran bir şekilde gözlerimi canıma kastı olan adama çevirdim.
"Buradaki anlamı anladın mı ? Ha anladın mı ? Cennetine alacakmış. S*****m onu da hayatını da. Kim lan bu kimde sana böyle bir şey yollayabiliyor. Şerefsiz soysuz" devamı dinleyemedim çünkü duymadığım ve yüz yıl düşünsem aklıma gelmeyecek küfürleri saydırdı. Hiç sesimi çıkarmadım. Sustum. Hırsını alamadı elini kapıya geçirdi. Evet tahta kapı çatladı. Gayet sağlam duruyordu oysa ki. Hırsını alamadığı o kadar belli oluyordu ki. Çıldırmış gibi sağına soluna baktı ve beni yeni farketmiş gibi bir an durdu gözlerime baktı ve gözlerimden bir yaş aktığında göz yaşımı takip etti.
"Ağlama. Ağlama beni iyice çileden çıkartma. Hepsini öldürürüm Yaren duyuyor musun ? Öldürüm."
Konuştukça daha çok ağladım. Ne için ağladığımı bilmiyordum. Korkudan mı? Onu kaybetmekten mi ? Dayanamadı geldi ve sarıldı. O an kendimi güvende hissettim.O an ne durumda olduğumu hiç umursamadım ve sıkı sıkı sarıldım ona. Güveni hep babamda ve baranda bulmuştum. Onlar benim kahramanlarımdı ve şimdi en kalıcı kahramanım gelmişti. Ne kadar yanımda kalır ya da ne kadar bana katlanır bilmiyordum tek bildiğim kalması için ben yok olacaktım. Biraz daha kokusunu çektim içime. Deniz havası nasıl beni rahatlatıp uykumu getiriyorsa Melihin deniz ve huzur karışımı kokusuda beni sakinleştirmişti ama hala sarılıyordu. Bir şeyler söylemem gerektiğini bildiğim için yavaşça istemeye istemeye kendimi geri çektim. Ve kızarmış gözlerim ile onun güzel yüzüne baktım. Sinir bile bir adama bu kadar yakışabilirdi. Ve o sadece benim olana yakışıyordu. Benim diyordum ve bundan haberi bile yoktu. Ama benimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın Zehri
Roman pour AdolescentsRuhumun celladı rüyalarımda. Ruhumun celladı sensin baba. Elinde koca bir balta ile bana koşuyorsun savurdukça üstüne sıçrıyor kan. Hayır. Hayır. Bedenimden , etimden değil bu sıvı. Ruhumun kanı baba. Ruhumun kara kanı. Beni istedin , beni öldürmey...