Bölüm 3(KAHVALTI VE İTİRAFLAR)

60 5 1
                                    

HERKESE MERHABA... BUGÜN ARTIK MERT'İN KİM OLDUĞU GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR... OLAYLAR BUNDAN SONRA BAŞLAYACAK...

Aylin kahvaltının yapılacağı mekâna hızlı bir giriş yaparak iki arabanın arasına motorunu park etti ve kaskını motorunun üstüne bıraktı. İçeri girdiğinde herkesin arka bahçede uzun bir masanın etrafında oturduklarını gördü. Derin bir nefes aldıktan sonra dışarı çıktığında Aylin'i ilk fark eden Çetin oldu. Hemen ayağa kalktı. Aylin de mecburen yanına gitmek zorunda kaldı.

"Merhaba, geç kaldım galiba," derken bir yandan da masada oturan arkadaşlarına gülümseyerek başı ile selam verdi.

"Rica ederim. Aracınız var mıydı? Sormadım. Kusura bakmayın."

"Teşekkür ederim, Çetin Bey. Evet, aracım var. Beykoz'a ilk kez geliyorum. Bulmak zor oldu ama güzelmiş... Oturun lütfen, ben arkadaşlara bakayım," dediği an Kaya ayağa kalktı ve elini uzattı.

"Merhaba, Aylin Hanım. İsterseniz böyle de oturabilirsiniz."

"Teşekkür ederim, Kaya Bey. Arkadaşlarımın yanına uğrayayım. Merhaba der, gelirim."

Gülümseyerek yanından ayrıldı. Arkadaşlarının yanına geldiğinde içlerinden, daha önce görmediği, uzun boylu, sarışın, kahverengi gözlü ve yakışıklı bir genç ayağa kalktı.

"Merhaba. Daha önce tanışamadık, izindeydim. Ben Burak," derken gözlerini bir an olsun Aylin'den ayıramamış, elini sıkarken uzunca sayılabilecek bir süre bırakmamıştı. Durum ona biraz tuhaf gelse de belli etmedi ve gülümseyerek karşılık verdi. "Memnun oldum, Burak. Ben de Aylin."

Başını çevirdiğinde Çetin ve Kaya'nın kendine bakarken buldu. İlk önce şaşırsa da yanlarına oturacağını söylediği için kendini bekledikleri şeklinde yorumladı.

" Yanım boş, oturmak istersen..."

Aylin başını Çetin ve Kaya'nın olduğu tarafa çevirerek içinden ayıp olup olmayacağını düşündü. Ardından birden Burak'a gülümseyerek döndü. Çantasını sandalyeye bırakırken "Tamam ama birazdan geliyorum," dedi.

Yanlarına yaklaşırken Kaya ayağa kalktığı için ona döndü. Yanlış anlamazsanız, bana yer ayırmışlar. Kahve içerken yanınıza katılsam size ayıp olur mu?" diye sordu.

"Tabii ki olmaz. Rica ederim."

Aylin birde Çetin'e bakarak gülümsedi ve başı ile selamlayarak yerine geçti. Aylin kahvaltıya başladığında neredeyse herkes bitirmek üzereydi. Burak Aylin'e karşı oldukça ilgili davranıyordu. İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olduğunu söyledi. Eski milli yüzücü olduğundan, sakatlığı nedeniyle noktalamak zorunda kaldığından, derginin spor köşesini yazdığından bahsetti.

"Sen hiç spor yaptın mı ya da yapıyor musun?"

"Ben uzun bir süre Tekvando yaptım. Fırsat buldukça tenis oynuyorum ve yüzüyorum. Bazen yürüyüş yapıyorum."

Burak etkilenmiş, biraz da şaşırmış gibi bakınca Aylin de güldü. "Ne o şaşırdın mı?" diye sorunca Burak'ta sırıttı.

"Aslında evet, yani tenis ve yüzme tamam da, Tekvando'yu beklemiyordum. Neden?"

"Ne neden?"

"Neden Tekvando'ya gittin."

"Kendime güvenmek için... Soğukkanlı olabilmek için... Lisedeyken bir ara çok fazla içine kapanık bir hâl almıştım. O zamanlar spora başladım. Siyah kuşakta tamamladım."

"Vaay! Ciddi misin?" derken gözleri yerinden çıkacak gibiydi. Ama korkudan değil de heyecandan olduğu yüzünden anlaşılıyordu. Aylin de onun haline gülmekten kendini alamadı. Bir süre sonra iznini isteyerek kalktı ve Çetin ile Kaya'nın yanına yürümeye başladı.

ARIZA'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin