Bölüm 4- Rıfat ile Buluşma!!!

36 4 0
                                    


Rıfat ile Buluşma!!!

Rıfat ile anlaştıkları restauranta girmeden bir anda durdu. Görüntüsü, diye aklından geçirdi. Daha önce bu ayrıntıyı düşünmemiş olmasına inanamıyordu. Bir yandan değişmiş midir, diye düşünürken bir yandan da eline telefonunu almış Onur'un numarasını çeviriyordu. Onur telefonunu ilk çalışta açtı.

"Elinde telefon ile mi bekliyorsun, Onur?"

"Söyle Aylin'im..."

"İçtin mi sen?"

"Niye aradın Aylin?" diye sorarken sesi sinirli değil, sevgi dolu bir tonlama içeriyordu.

"Ya Rıfat'ın tipi nasıldı? Unuttum..."

Onur'un derin bir iç çektiği telefondan bile anlaşılmıştı. "Uzun boylu, yakışıklı, sonuçta masasında yalnız oturuyordur. Ayrıca seni görür görmez gözleri ışıldar ve tanır, eminim! Oradan çakarsın..."

"Vay be, Onur! Kafan çalışıyor. Teşekkür ederim. Görüşürüz," dedi ve Onur'un sesini beklemeden telefonu kapattı.

Restauranta girdiğinde cam kenarındaki bir masada uzun boylu, cılız, yapılı olmayan, saçlarını geriye yapıştırmış bir bey gördü. Onun da Aylin'i fark ettiği hemen ayağa kalkmasından anlaşılıyordu. Yanına gittiğinde Rıfat çapkın ve beğendiğini belli eden gözlerle bakmaya başladı.

"Hatırladığımdan daha güzelsin."

Aylin yüzüne muzip bir gülüş takınarak "Sana da merhaba," diyerek elini uzattı ve tokalaştılar.

Karşılıklı birbirlerine gülümseyerek masaya oturdular. İkisi de ilk önce birbirlerini süzdüler. Aynı anda ağızlarını açsalar da Aylin eliyle söyle der gibi yaparak arkasına yaslandı.

"İlk önce aramanın beni şaşırttığını ve bir o kadar da mutlu ettiğini, söylemeliyim. Bu arada sözlerimi bitirene kadar kesmeden dinlersen sevinirim," dediğinde Aylin şaşırmış ve tek kaşını kaldırarak bakmaya ve Rıfat'ı pür dikkat dinlemeye devam etmişti. "Hayatımda yaptığım en büyük hata, o gün Yunus'a yardım etmek oldu. Normalde onunla hiç samimi olmamıştım. Nasıl yaptım da o gün ona uydum, anlamıyorum... Yaptığım hiç affedilir bir durum değil, biliyorum," derken Aylin'in o an içinden bir şey aktı. Rıfat'ın gözlerine baktığında samimiyetini ve pişmanlığını görebiliyordu. Rıfat konuşmaya devam etti. "Seni hemen tanımam da bu nedenledir. O zamanlar yanına gelip özür dilemeye çok çalıştım. Ama benim yüzüme bile bakamıyordun... Sonuçta o yaşta genç bir kız, tüm okulun önünde, kendi cesaretiyle bile olsa oraya, o şekilde gelmiş olması... Sen beni affetsen de galiba ben kendimi affedemeyeceğim. Üstelik o kadar sevimliydin ki... Mezun olana kadar hep seni takip ettim. Tabii o günden sonra Yunus ile hiç konuşmadım. Saçların, o iri lacivert gözlerin," der demez Aylin'e doğru yanaşarak eğildi ve "Bu arada gözlerin lacivert değil mi?" diye sordu.

Bir süre gülümsediler. Aylin ne diyeceğini, ne düşüneceğini bilemez bir haldeydi. Adeta nutku tutulmuştu. Heykel gibi oturduğu için Rıfat bir süre sonra elini sallayarak "Beni duyuyor musun?" diye sorduğunda Aylin, ruhunu yıllardır içinde tuttuğu intikam çukurundan bir çırpıda çıkardı. Rıfat'a inanıyordu. Sesi çok sıcaktı. Düşününce aslında bakışlarının da o zamanlarda böyle olduğunu hatırladı. Yunus'un arkasından seslenişini, Aylin'e bakarken ki pişmanlığını gözünün önüne getirdi.

"Buradayım! Çok şaşkınım. Ama seni gördüğüm için, bunları şu andan senden duyduğum için çok mutluyum. Yıllardır hep senden ve Yunus'tan nefret ettim. Çok zor günler yaşadım. Ama..." derken karşısındaki pişman gözler, artık bundan sonrası için ruhunu özgür bırakmasına izin verdi.

Uzun süren sohbetin ardından rahatlamış, mutlu ve huzurlu bir şekilde Rıfat'ın yanından ayrıldı. Eteğini ustaca bacaklarının arasına toplayarak motoruna bindi ve yola çıktı. Tüm gün yaşadığı duygu yoğunluğunu üzerinden atma ihtiyacı hissediyordu. Çareyi evine gitmek yerine Ayşe Hanım'ın yanına gitmek olduğunu düşündü. Vardığında kapıyı Ayşe Hanım açtı.

"Birkaç gün sizde kalabilir miyim, Cicoşum?" diye sordu.

"Onur sende kalacaktı akşam."

"Hadi ya! Eve hiç uğramadım. O zaman eve gideyim. Hem kıyafetlerim de yok. Yarın sizde kalırım," dedi ve kapıdan girmesi ile Ayşe Hanım'ı öperek çıkması bir oldu.

Yolda kenara yanaşarak erkek arkadaşında olduğunu düşündüğü Onur'u aradı. "Akşam bana gelir misin? Sana ihtiyacım var," dedi.

***

"Oğlum seni iyi görmüyorum. Resmen kızı takip ediyoruz."

"Sana gelmene gerek yok dediğimi hatırlıyorum. Geldin madem, sus!"

Kaya, Aylin'in akşam Rıfat ile dışarı çıkacağını bildiği için takip etmek istemişti. Suat da arkadaşını yalnız bırakamadığı için peşine takılmıştı. "Tamam, ama kabul et! Sen ona âşıksın."

"Bir daha söylemeyeceğim. Âşık değilim. İntikam aldığını ve alacağını itiraf ettiği için merak ettim. Hepsi bu!"

"Tabi tabi, eminim öyledir," dediği sırada Kaya, yan yan Suat'a sinirle bakınca sustular.

Kaya konuyu değiştirmek için "Burası Aylin'i büyüten bakıcısının evi... Bir de Aylin'den bir yaş büyük oğlu var. Adı Onur. Aylin ile araları çok iyi..." dediği sırada Aylin dışarı çıktı.

Saatler sonra camın önünde, tekli koltuğunda bacak bacak üstüne atmış bir şekilde öylece Aylin'i ve Onur'u izliyordu. Arkasında oturmaktan canı sıkılan Suat, yanına gelerek "Daha ne kadar süre onları izlemeyi düşünüyorsun?" diye sordu.

Suat'ın sorusuna cevap vermek yerine içini dökmeyi tercih eden Kaya, gözlerini onlardan ayırmadan konuşmaya başladı. "Çok samimi gözüküyorlar. Uzun uzun konuşabildiklerine göre..."

Suat daha fazla dayanamadı. Onu böyle üzgün, çaresiz görmek istemiyordu. "Ben çıkıyorum kardeşim... Sen de aklını başına topla. Daha ne kadar Aylin'e takılı kalacaksın?"

"Kopamıyorum, Suat," derken sesi çok çaresiz çıkınca Suat yerinden kımıldayamadı. Kaya arkadaşına bakmadan konuşmaya devam etti. "Nedenini bende bilmiyorum. Şimdi buradan izliyorum. O Onur denen çocuğun yerinde olmak istiyorum. Ama yanına gelince duygularımı kontrol edemiyorum. Gözümün önünde birden kucağımdan kalktığı gibi beni rezil eden kızı düşünüyorum. Dışarıdan düşününce, abartılmayacak bir durum gibi gelebilir. Bilmiyorum... Neden uzattığımı, tepki gösterdiğimi bilmiyorum. O, yanımdayken işler daha zor oluyor."

"Sen onun yakınına geldin. Onu Yunus'un yanında görüp takip eden buraya yerleşen sendin. Gördüğün gibi o günün etkisini atlatamamış. Bir kız olarak onun yaşadıklarını kolay mı sanıyorsun. Sen, bence ondan böyle bir tepki geldiği için hazmedemedin. O değil de başkası olsaydı böyle bir muameleye maruz kalsaydın, bu kadar etkilenmeyecektin, diye düşünüyorum."

"Ne demek bu?"

"Düşün bulursun," dedi ve gitti.

"Ah be Suat! Yine haklısın... Onu okulun ilk günü gördüğümde vurulmuştum. Işık saçan kabarık saçlarını, kocaman gözlerini görmek için bir hafta peşinde dolaşmıştım. Tanışmak için fırsat kollarken... Tanışma anımızın farklı olmasını istemiştim. Beni görünce etkilenmesini, benim hissettiklerimi hissetmesini istemiştim. Ama beni küçük gördü. Dalga geçti..."












ARIZA'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin