Bölüm 11

6 0 0
                                    


"Hanımefendi, Aylin Türköz geldi. Sizinle görüşmek istiyor."

"Çabuk içeri al."

Aylin kapıdan geçerken yardımcıya yan yan baktı. Ama halası gülümseyerek yanına gelince tüm sinirini unuttu. Sarıldıktan sonra "Bu kız yeni mi? Bilerek soyadımı söyledim, sürpriz yapacağım, dedim. Salmadı beni..."

"Ne bilsin kız! Benim soyadım artık aynı değil."

"Türköz, soyadını bilmiyor! Yok vazgeçtim. Bu kızı sevebilirim," der demez ikisi de kahkaha attılar. "Bu arada Arzu Sultan, yıllara meydan okumuşsun."

Koltuğa oturur oturmaz Aylin'in halası Arzu Hanım lafa atladı. "Hangi rüzgâr attı seni buraya!"

"Evet, haklısın. Uzun zamandır gelmediğimi biliyorum. Senin yardımına, daha doğrusu desteğine ihtiyacım var."

"Senin?" diye imalı bir tonlamayla sorarken inanamıyormuş gibi bir yüz ifadesi takınarak başını salladı.

"Evet halacığım."

"Halacığım dediğine göre konu annen!"

"Senin beni bu kadar iyi tanıdığını bilmiyordum," derken şaşkınlığından kaşlarını çatarak halasına bakıyordu.

Arzu Hanım, Aylin'in bu duruma şaşırması karşısında kahkahasına engel olamadı. "Ah Aylin ah! Aynı benim gençliğimsin. Kız halaya çeker derler ya! Aynen o durum... Eee! Anlat bakalım, seni zora sokan durum neymiş!"

Arzu Hanım koltuğunun arkasına yaslandı. Bacak bacak üstüne atarak dinlemeye hazır olduğunun mesajını verdi. Aylin kısaca dedesinin ölmeden önce kendisine anlattıklarını, aslında Zehra Hanım'ın annesi olmadığını bildiğini, hatta Ayşe Hanım'ın annesi olduğundan haberi olduğunu söyledi. Anlatırken halasından gözünü ayırmadan konuşuyordu. Arzu Hanım huşu içinde Aylin'i dinlemeye özen gösteriyordu. Dedesinin Aylin'e verdiği fabrika ve arazi üzerinde bir köy kurduğunu, yardıma ihtiyacı olan kadın ve çocuklarını buraya yerleştirdiğini söylediğinde Arzu Hanım'ın ağzı açık kaldı.

"Bir saniye! Anlamaya çalışıyorum. Bu köyde 160 kadın ve çocuk mu yaşıyor, dedin."

"Bu yaklaşık bir sayı..."

"Bunlara nasıl bakıyorsun?"

"Ben bakmıyorum. Kısaca kendi çarklarını kendileri çeviriyorlar. Bu sayı zaten zamanla arttı. Artmaya devam ediyor. Bazıları, çocukları büyük olanlar ve çocukları olmayanlar fabrikada çalışıyorlar. Ege bölgesinde biraz arazi aldım. Burada baharat yetiştiriyoruz. Kekik falan... Buradan maaş alıyorlar. Çalışmayanlara da geçinebilecekleri kadar bir ödenekleri var. Onlar da ellerinden geldiğince temizlik işleriyle ilgileniyorlar. Bu yıl içinde okul açılacak, işlemleri de tamamlandı. Güneş enerjisi panelleri kendi ihtiyacının çoğunu tamamlıyor. Birkaç tane rüzgâr türbini de destek oluyor. Çok sıkıntı olmuyor. Şimdi bunları niye anlatıyorum. Buradaki kadınlar eşleri, aileleri tarafından dışlanan, dövülen, çeşitli şiddete maruz kalan kadınlar. Onları sokağa atamam. Gitgide büyüdüğü için ben takip etmekte zorlanmaya başladım. Bu nedenle bir vakıf kuruyorum. Fabrika gelirlerini, işleyişini de bu vâkıfa devredeceğim. Bu vâkıfı da yarın ki bir etkinlikte duyuracağım. Annemin her ne kadar bu fabrikada hissesi olmasa da yarınki etkinlikte oda olacak. Hoş karşılamayacağımdan da eminim. Senden bana bu konuda destek olmanı, vakıf işleriyle ilgilenmeni rica ediyorum."

"Aylinciğim, zaten onun senin annen olmadığını biliyorsun madem, bunu niye kafaya takıyorsun?"

"Çünkü bildiğimden kimsenin haberi yok!"

ARIZA'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin