16.BÖLÜM: "YIKILMIŞ BEDEN"

12.1K 704 451
                                    


Multi-medya= Kuzey Çeliktaş -
Elem Yıldız (TEMSİLİ)

***

16.BÖLÜM: 'YIKILMIŞ BEDEN'

"...Üzerimde bulunan tüm parayı ve arkadaşlarımdan topladıklarımı birleştirerek tehtit ettiğim bir kıza; Elem'in çantasına koydurttum. O para benimdi evet ama Elem çalmadı. Özür dilerim efendim, işlerin bu noktaya geleceğini tahmin edemedim. Hepsi benim hatam. Elem'in bir suçu yok..."

Yalanın hançerlediği beden zehirlenerek yavaşça çürürken ruhum hastalıklı gibi gülümsüyordu. Vardığım nokta son olacakmış gibiydi lakin, ben vardıkça yol uzuyordu.

Uzayan yol, çöl gibi yakıcı ve ıssızdı.

O yolun sonundan beklentim olmasada içimin soğukluğu kalbime işliyordu. Kasılıp kalan kalbimin durması an meselesiydi. Kendini karartan bir hayattın kalbi, o karanlığın içinde kayıp giderdi.

Alınan bilgiler doğrultusunda serbest kalırken, ruhum zincirlendi. Ruhumun hapsoluşuna karşılık bedenim özgürleşti. Bir başka kelepçenin bileklerimi yakacağını bilmeden...

Savcı'nın söylediklerinin üzerine kimseyi umursamadan odadan çıksamda karşımda gördüğüm vucüt tüm umursamazlığımı kilit altına altı.

Adımlarım ona doğru atılırken gözlerim rengi belirsiz gözlerin ağına takıldı. Bir çift göz rengi, bu kadar harika bir manzara sağlayabilir miydi? Gözlerinin ışığı derinliklerime ulaşıyordu sanki. Bunu hissediyordum ancak, garip olan bir şey daha vardı.

Hissiz biri, nasıl bir şeyler hissedebilirdi ki?

Adımlarım tam yanında durdu. Derin bir nefesle ciğerlerime yerleşen çikolata kokusu dişlerimi birbirine geçercesine sıkmamı sağladı. O bana inanmazken benim bu düşüncelerim canımı sıkıyordu.

Bu son... Belki onu, bu son görüşümdü.
Bugün yeni bir Elem doğacaktı.

Kurumuş dudaklarımda gezdirdiğim dilimin ardından dudaklarımı birbirine bastırdım. Ona söylemem gerekenleri söyleyerek çekip gidecektim. Evet, öyle yapacaktım.

Yapmalıydım ama...

Gitmek bu kadar zor olmamalıydı. Başımı hafif sallayarak beynimi ele geçiren düşüncelerimi dağıtırken, birbirine geçirdiğim dudaklarımı araladım.

"Ne geçmiş, ne de gelecek. Ben kimseyi yargılamam. Sadece sonuca bakarım." Bir milim bile ayrılmayan gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiydi.

Ona, bana söylediklerine karşı gönderme yaparken hafifçe kaşlarını kaldırdı. Şaşırmış gibi bir hâli vardı.

"Karşında gördüğün bu sona iyi bak Yiğit Başkomiser." Mırıldanmalarımın arasında gözlerinde yakaladığım pişmanlık duygusu karnıma bir yumruk yemiş etkisi yarattı.

Pişmandı belki ama ona ihtiyacım olduğu zamanda bana inanmamayı tercih etti. Ben ilk dafa birinden bu kadar yardım dilenirken, o bana sırtını çevirmeyi tercih etti.

"Çünkü, bir daha böyle bir son göremeyeceksin."

Bal ve yeşillerine karışmış elalarım birbirinden koparken arkamı döndüm ve acıyan dizime rağmen ondan uzaklaştım. Sarsak adımlarıma yardımlar duvardan gelirken, çıkış kapısına ilerlemeye devam ettim.

Söylediklerimden ne çıkarırdı bilmiyorum. Belki sonum bundan iyi, belkide bu durumumdan daha kötü bir hâl alırdı. Bunu ancak akan zaman gösterirdi ama tek bir geçek vardı. Geleceğimde Yiğit diye biri olmayacaktı.

KIRIK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin