29.BÖLÜM"MASKE"

10.9K 490 267
                                    

Arkadaşlar şunu belirtmeliyim; ilk zamanlarda olan yazım hatalarım çok fazla biliyorum, farkındayım. Ama gittikçe kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. Yine de mutlaka hatam olur. Gözden kaçabiliyor. Affedin :")

Keyifli okumalar dilerim...

29.BÖLÜM: 'MASKE'

Bazı geceler vardır, ayazda üşümek istersin. Soğuğa olan isyanını tüm hücrene kadar hissederken, göğsüne sıkıştırdığın ruhu sönük bir nefes buz kütlesine dönüşerek, soluk borunda tıkanır ve sen aldığın o gramlık nefeste boğulursun. Ölüm kara kapısını aralayarak ruhumu içeri davet ederken, teninde hissedilen bir ağırlıkla adım atamaz duruma düşüren bir pranga zincirliydi ayak bileklerimde.

Ruhumun adımını kesen esirlik, acizliğe kıyasla daha bir yüksek mevkilerdeydi. Oysa hissedilen aynı orantılı duygu, kalbimi fûtursuzca kırbaçlıyor ve tüm darbelerini acımaksızın ruhumun derinliklerine eşeliyordu. Yorgun ruhumun kafeslendiği her bir demir parçası tüm uzuvları korlayarak, cezbedici huzurluğu kıskandırarak acımasızca küllendiriyordu.

Huzur rivayet ederek toprağa gömüldü.

Umut... Hiçbir zaman doğmadı.

Soğuk bir rüzgâr esti, ıssız karanlık sokakta, saçlarım dalgalanarak esen rüzgârda raksa tutuştu. Elalarıma bulaşan soğuk maviler bir deniz misali ruhumu kederle boğarak, ölümü kulaçladığını hissediyordum ve adım adım azrailime ulaşıyordum. Hissettiklerime tümüyle karışan bir acı kanımda dolaşıyor, üzerime adepte olarak katmerleşiyordu ve acı fazlaydı.

Ben, nefes alamıyorum. Kalbim sancılar içinde, kanımda gezen hoyratça bir his bedenimi arşınlıyordu. Acı hiç bu kadar acımasız olmamıştır belki de, ya da tenimin ateşe düşmüşcesine can yakıcı bir varlığa dönüşmesi kadar şeytandı ruhum.

"Fare kapana yakalandı." Hırıltılı bir soluk genzimi yakarken, derince yutkunmaya çalışarak boğazımda biriken yumruyu gidermeye çabalandım. Sinan'ın sesinde gezen vahşi kurnazlık tenimde dolaştı.

"Merak ediyorum doğrusu. Yakalanacağını bile bile neden kaçıyor insan? Faraler bile ikinci hatayı tekrarlamaz. Ama hakkını yiyemem, iyi koştun." Pürüzlü mırıltısıyla kurduğu kelimelere anlam yüklemeyerek yüz buruşturdum. Nihayet bir tepki vererek, boş bakışlarımı doldurmuştum. Dolan sadece duygular olmasına rağmen, ifadesizlik çemberlerinden geçiyordum.

"Sinan uzak dur ondan! İstediğin şeyi yapmayacak! Bırak gitsin!" Ozan onu tutan iki kişinin iri ve sıkı parmaklarından kurtulmak için çabalarken, irisleri bize bakıyordu. Gözlerinden akan her bir duygu, endişe tomurcularından ibaretti.
"Uzak dur yoksa yemin olsun öldürürüm lan seni!"

"Ozan sakin ol ve sus!"diye bağırdı Serdar araya girerek. O yüksek sesle konuşana kadar varlığını unutmuş, Sinan'a odaklanmıştım. Kendisi, Ozan'ı takmıyordu bile tüm ilgisi yoğunluğuyla birlikte üzerime bir günah gibi bahşedilmiş, dudağının tek tarafı keyifle kıvrılmıştı.

"Görüyorsun değil mi? Ne çok hayranın var." Dalga geçercesine kaşlarını kaldırıp indirdi. "Peki senin özentin kime?"

"Sana olmadığı kesin."dedim net bir sesle. İstediğim soğuklukta nüksedilen sesime içimden tebrikler yollarken, yüzümün aldığı şekil kasılmadan ibaretti.
Tüm bedenim gibi.

"Bir düşünelim. Şu asi tavrın, gereğinden fazla boş bakışların, hırçınlığın ve inatçılığın." Yavaşça yüzünü bana doğru eğdiğinde soğuk mavilerini çevreleyen et yığınları kırıştı ve bakış açısı kısıtlandı.
"Bana birini hatırlatıyor."

KIRIK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin