14.BÖLÜM: "UĞULTU"

11.5K 717 421
                                    


Keyifli okumalar dilerim...

14. BÖLÜM: 'UĞULTU'

Oturduğum koltukta rahatsızca kıpırdarken kuruyan dudaklarımda dilimi gezdirdim. Gözlerim ise odağına hapsettiği telefonu özgür kılmıyordu.

Hâta yaptığımı bilsemde içimde gram pişmanlık yoktu. Hiçbir bahanenin arkasına sığınmak gibi bir düşüncem yok. O an öyle yapmak geçti içimden ve yapmıştım. Bunu bir bahanenin arkasına gizleyemezdim.

"Dalmışsın yine." Odadaki inatçı sessizliğin bozulmasıyla başkomisere döndüm. Üzerine giymiş olduğu siyah pantolon ve siyah kazağı süzerken, son olarak gözlerinde takıldım.

"Telefonun çaldı" Yutkunurken tekrar dilimle dudaklarımı ıslattım. Bir yandan işaret parmağımın tırnağıyla patolonumu kazar gibi yapıyordum.

"Kimdi? Baktın mı?" Elini saçına atarken masanın üzerine bıraktığım telefonuna doğru ilerledi.

"Gâye." Dudaklarımın arasından çıkan mırıltıyla derin iç çekerken arkama yaslandım.

Duyduğu isimle kaşları çatıldı ve iri elleri telefonunu kavrayarak parmaklarını ekranda gezdirmeye başlamıştı. Kulağına dayadığı telefonu birkaç dakika sonra umutsuzca indirirken kaşları daha da çatıldı.

Telefonu sıkmasından dolayı belirginleşen kemiklerine gözüm kaydı. Gözleri ise yine bal rengine dönüşüyordu. Sinirli halini açığa çıkaran gözlerine dik dik bakmaya başladım.

"Ne söyledin?" Kuru sesi biçimli dudaklarından dışarı firar etti.

Cevapsız kalmam sonucu çenesini sıktığını kasılan yüz kaslarından anlamıştım. Bal rengini taşıyan gözleri üzerime dikilirken birden elindeki telefonu duvara fırlattı. Bu irkilmemi sağlarken irileşmiş elalarımla onu izliyordum.

"Ne söyledin dedim!" Sesi tüm salonu inletirken göğsü hızla inip kalkıyordu.

"Sadece duşta olduğunu-"

"Allah kahretsin!" Diyerek sözümü kesti.

İki eliyle başını tutarken salonda mekik dokur gibi tur atmaya başladı. Bunda bu kadar abartılacak ne vardı? Sadece bir telefon görüşmesiydi. Bu kadar sinirli olmasının nedenini çözemedim.

"Sadece bir telefon görüşmesini bu kadar abartmasan?"derken gözlerimle az önce duvara fırlatarak yerde parçalanan telefonu işaret ettim.

"Sadece bir telefon görüşmesini kim takar ki!?" Bana doğru tekrar dönerek bağırmaya başladı.
"Bilmediğin şeyler var. Yaptığın şeyin neye vesile olduğu bilmiyorsun!"

"Ayrılacaksınız diye mi bu öfke!" Bende ayağa kalkarak sinirle ona bağırmaya başladım.
"Merak etme o sülük senin peşini bırakmaz!"

"Düzgün konuş Elem! Ona bu şekilde hitâp edemezsin! Ayrıca Gâye'den bahseden kim? Yaptığın hatanın ucu anneme dokunacak!"

Biranda duyduklarımla afallarken şaşkınca karşımdaki bal rengi gözlere odaklandım. Annesiyle ne ilgisi vardı ki bunun? Bilmediği şeyler derken annesinden mi söz ediyordu?

Cevap vermemi beklemeden başını iki yana sallayarak yüzünü buruşturdu.
"Kime neyi anlatıyorsam?" derken kendi kendine konuşur gibiydi.

Arkasını dönerek dış kapıya doğru ilerlemeye başlarken,"Nereye?" dedim.

Havada asılı kalan sorum onun dışarı çıkarak kapıyı çarpmasıyla toz olup uçmuştu. Bu neydi şimdi? Bu kadar büyük bir tepki vereceğini sanmıyordum ancak annesinden söz etmişti. Acaba annesinin zoruylamı Gâye ile birlikteydi? Hayır, hayır bu mümkün değil. Kaca adam kendi kararlarını verebilecek yaştaydı.

KIRIK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin