8.BÖLÜM:"BOŞLUK"

14.8K 946 260
                                    


Medya: Pera (Sezen Aksu) - Vazgeçtim

***

"Kaderin yazdığı hayat, senin bakış açınla değişir. Gördüğünü sandığın yaşam, körlüğünden ibarettir."

K.D.

***

Keyifli okumalar...

8.BÖLÜM: 'BOŞLUK'

Elimdeki anahtarla kapıyı açıp eve girerken tek umduğum Eylül'ün uyuyor olmasıydı. Beton yığınına dönen başımın ağrısı Eylül'ün mezarlıkta ne yaptığını detayına kadar anlatmasını kaldıramazdı. Arkamdan kapıyı örttüm ve ayağımdaki sporlarımı çıkarırken oturma odasından gelen gülüşme sesleriyle Eylül'ün uyumadığını anladım. Omuzumda duran çantayı holde duran ayakkabılığın üzerine bırakırken mutfaktan elinde yemek tabağıyla çıkan anneannemi gördüm.

"Geldin mi kuzum, gel yemek hazır. Misafirimiz var." diyerek konuşurken cevabımı beklemeden oturma odasına girmişti. Bize kolay kolay kimse gelmezdi misafirliğe. Gelen kişi sadece Hacer ablaydı ancak o da bu saatte burada olmazdı. Kocası çok sert ve içki içen biri olduğundan pek evinden ayrılmazdı. Sızlayan alnımı ovalarken anneannemin ardından odaya girdim. Ancak odada gördüğüm kişi beni duraksatırken bugün daha ne kadar şaşırabilirim diye düşündüm. Onun burada, benim evimde ne işi vardı? Onu görmek bile sızlayan başımı daha beter bir hâle sokuyordu.

Başkomiser. Eylül ile koltukta oturmuş Eylül'ün resim defterine bakıyorlardı. "Abla."

Eylül benim odaya girmemle seslenirken onunda gözleri defterden ayrıldı. Bana bakan gözleriyle beraber arabada beni öptüğü anlar canlandı aklımda. Utangaç biri olmadığımdan sadece boş bir bakışlarla karşılık verdim. Utanınca gözlerini kaçıran yada kızaran bir yanaklarım yoktu benim. Onundan benden bir farkı olmayan ifadesiz gözleri beni delip geçerken tek yaptığım kaşlarımı çatmaktı.

" Hadi oğlum yemek hazır. Daha fazla soğumasın."
Anneannemin konuşmasının ardından oturduğu koltuktan yavaşça kalkarken ve masaya doğru yürürken sadece onu izliyordum. Neden geldiğini anlamış değildim. O olaydan sonra onu bir daha görmemeyi umarken yine karşımdaydı işte. Anladığım tek şey; umduklarımın ummakla kaldığıydı. Derin bir nefesle gözlerimi ondan çektim ve anneanneme baktım.

"Ben odamdayım."diye mırıldanıp arkamı dönerek kapıya doğru tekrar yürüdüm.

" Yemek yemeyecekmisin kızım?" deyerek arkamdan seslenen anneanneme kısa bir cevap vermekle yetindim.

"Aç diğilim."

Ben ve Eylül'ün ortak kullandığı odaya girdiğimde kapıyı örterek kendimi yatağıma bıraktım ve tavanı izlemeye başladım. Üzerimde okul formalarım vardı ve kalkıp değiştirmek gelmiyordu içimden. Onun burada olması benim için tehlikeliydi. Serdar abi veya diğerlerinden biri duyarsa bir Polis'in evimize girip çıktığını, hiç iyi olmazdı. Birde Sinan vardı. Başkomiser'i nereden bilmiyorum ama tanıyordu ve bugünkü tehtidinden sonra burada olduğunu öğrenirse benim için hiç iyi olmazdı. Sinan'a yalan söylemiştim. Başkomiser'i tanımadığımı söylemiştim ama şuan bizim evdeydi ve içerde; muhtemelen yemek yiyordu.

İçime çektiğim soluğu oflarcasına dışarı verirken yataktan doğruldum ve kalktım. Ruhumun kaldığı dört duvar arası boşluk bedemi etkiliyordu ve nefes almamı zorlaştırıyordu. Dolaba yaklaşıp kapağını açtım ve kendime bir kot, bir siyah kazak çıkarıp üzerimi değiştirmeye başladım.

Üzerimi değiştirip pencereye doğru yaklaşırken kapı açıldı. Dönüp baktığımda ise Eylül'ün geldiğini gördüm.

"Abla, gelsene içeri sende." Diyerek mırıldanırken ilerleyerek kendi yatağının üzerindeki oyuncak bebeğini aldı.

KIRIK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin