🌼 Bölüm 34 "Gitmek" 🌼

111 11 16
                                    

Bazı kadınlar sol tarafında mayın taşır
Ve oraya ilk ayak basan adam,
Ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer:
Mayın patlar,
Kadın dağılır,
Adam ölür...

🍁🍁🍁

2 Hafta Sonra;

Ceren ve Bora'nın dünya evine girmelerinin üzerinden iki hafta geçmişti. Manisa'daki teklif gönderdiğim kolej teklifi onaylamıştı. Utku'ya gitmekten son anda vazgeçmiştim.

Küçük çantama bir kaç şey koydum. Beni kimse umursamıyor, güvenmiyordu. Kullanıp kullanıp atılıyordum. Tıpkı bir kirli mendil gibi. Susarım bende. Olan biten her şeye içimden şaşırır, sevinirim. Dışımdanda; bana ne ulan ne bok yiyorsa yesin derim. Fazla düşünmemek, fazla sevmemek... Her şeyin fazlası zarardı. Herkes mutluydu ben dışında. Ben neden olamıyordum? Formülü neydi mutluluğun? Niye benimle paylaşmıyorlardı?

Onu görüp uzaktan bakmaktansa hiç görmememk daha iyiydi. Şimdi ön hazırlık yapıyordum. Manisaya üç günlüğüne gidip orda neler yapabileceğime bakmalıydım. Dedemle babaanneme danışmalıydım. Çalışacağım okula bir göz atmalıydım.

Küçük çantamın fetmuarını kapatarak aşağı indim. Gideceğimden daha annemin bile haberi yoktu. Ama onuda alacaktım yanıma. Onu bu şehirde tefecilerle yalnız bırakacak değildim. Zaten Ömer sayesinde evimizin önünde iki polis duruyordu. Polislere ne söyledi bilmiyorum ama tefeciler tehlikeliymiş, onu yakalamaya çalışıyorlarmış. Ama gel görki adamın cinsini, ismini, sıfatını bilmiyoruz. Çok şaşırtıcı değil mi?

"Nereye?" dedi annem önce bana bakıp sonra elimdeki çantaya bakarak.

"Anne ben..." dedim ve çantayı olduğum yere bıraktım. Anneme daha çok yaklaşarak ellerini tuttum.

"Ben Manisa'ya gidiyorum!" dememle gözlerini pertletti.

"Ne diyon kız sen? N'yapcan orda?"

"Orda bir lisede çalışmaya başlıycam, dedemgilde orda zaten. Onlaarla kalırım."

"Ben ne olcam?" dedi ellerini çekerek. Yutkundum ve tekrar ellerini tuttum.

"Anne sadece üç gün. Sonra seni alıcam yanıma?"

"Olmaz!"

"Anne, lütfen?" dedim yalvarırca. İzin vermese bile gidecektim. Başladığım işi bitirmeliydim. Ama annemin hayır duasını almadan olmazdı. Hem gözüm hemde aklım onda kalırdı.

"Peki!" dedi ve kollarını etrafıma sardı.

"Ceren'le Ömer'e söylemek yok?"

Benden ayrıldığında çatık kaşları ile karşılaştım.

"Ne demek yok? Ne karıştırıyorsun sen?"

"Anne gitmemem için ellerinden geleni yaparlar. Ve benim oraya gitmem lazım?"

Başını salladı. Elini uzattığında gülümsedim ve öptüm. Ardından yanaklarını.

"Dikkat et emi kuzum?"

"Merak etme annem!"

********

Otagara geldiğimde taksiye ücreti ödeyerek taksiden indim. Çok kalabalıktı. Herkesin sesi birbirine karışmıştı.

'Manisa' yazan otobüse ilerledim.

"Kalkıyor! Kalkıyor! Manisa yolcusu kalmasın! Kalkıyor!Kalkıyor!!!"

Otobüsün önünde bekleyen orta yaşlarda amca çantamı ve biletimi elimden aldı. Gülümsedim ve otobüse bindim. Arkalara doğru ilerleyerek cam kenarına geçtim. Sırt çantamı kucağıma alıp kulaklığımı çıkardım. 8 saatlik yol nasıl geçicekse artık. Telefonumu uçak moduna alarak kulaklığımı taktım. Ne olur ne olmaz değil mi? İşimizi sağlama alalım.

Mucize "Umutlarım Sende Saklı" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin