🌼 Bölüm 17 "Kavga"🌼

144 11 24
                                    


Gözlerimi kocaman açmış Utku'dan gelen mesajı bilmem kaçıncı kez okuyordum. Mesaj bittiğinde tekrar başına dönerek okumaya başladım ve ezberlemiş olduğumu anladım. Neden ben? Niye yani? Anlatsana biraz neden ben? He, neden?!!

Kapının ani bir şekilde açılmasıyla telefonum yerle ilişkiye girdi. Ah, telefon o boru değil. Şu an içim kan ağlasada zoraki bir gülümseme ile elbisesi kaybolup Müge Anlı'ya başvuracak olan Buse'ye baktım. Allah'ına o elbiselere tek ben mi para vermiyordum?

"Şey... Nasılsın?"

Kaşlarım dehşetle havalanırken Buse'nin çekingen tavrına baktım. Kumral, arada sarı tellere sahip saçları vardı. Bebelac gibi kızdı yeminle. O yüzüne dokunmayı çok istiyordum. Çünkü burdan göründüğüne göre pamukşu gibi duruyordu.

"Sen, iyi misin?" dedim sorduğu soruyu es geçerek. Gerçekten bana nasıl olduğumu mu sormuştu, yoksa bir konu açmak için mi. Anlam veremedim şimdi.

"Iıı, ben sevgilini merak ettimde!"

Biri şunlara Ömer'in sevgilim olmadığını söylesin. Anlamıyorum ki, bir deli kuyuya taş atıyor kırk akıllı çıkaramıyor.

"Ömer benim sevgilim değil!" dedim bu durumdan kurtulmak istercesine.

"Gerçekten mi?" dedi yüzünde güller açarak.

Kaşlarımı çatarak yüzümü buruşturdum. Sanırım 3B ile asla anlaşamayacaktım. Veya onları asla çözemeyecektim.
'Asla asla deme, güzelim'
Iç ses bile benimle dalga geçerken hayat neden geçmesin ki? Öz çoğumdan ihanet yemiş gibi hissettim şu an.

"Peki bana Ömer'in evinin adresini verir misin?"

Bunu tabiikiside yapmayacağım. Dün gece Ömer, Buse'yi bir güzel eleştiride bulunmuştu ve hiç sevmediğini dile getirmişti.

Ağzımı açmış tam hayır diyecekken sabah uyguladığı çin işkencesi aklıma geldi.

"Tabi!" dedim sinsice sırıtarak.

Hadi ama böyle şeytani planları tek ben yapmıyorum. Hem biraz burnu sürtülsün, bana yaptıklarının bedeli. Içimden kötü kadın kahkahaları atarken, dışımdan Esra Erol gibi iki gencin aralarını yapmaya çalıştığımı belli eder derecesine, masumca kağıda adresi yazdım. O cümleyi ben kurmuş olamam. Tarihe felan geçmeli bugün.

............

Baran'ın odasına ilerlerken iki gün sonra yılbaşı olduğu aklıma geldi. Daha dün Ömer'in kafası yarılmıştı. Ah, bu gerçektende dündü. Ne kadar çabuk geçiyor diyemeyeceğim, çünkü zaman bana gelince bir saniye bir dakika oluyordu.

"Baran Bey?" dedim topladığımı yeni fark ederek. En yakın zamanda bir doktora gozukmeliydim. Bu salaklıkların sonu hayır değil.

"Önüne neden bakmıyorsun?"

Önüme neden bakmıyorum da, adama tosluyorum? Tam ağzımı açmış çene çalacakken lafı ağzıma tıkarak ilerledi.

"Neyse. Işimiz var, gel benimle!"

Işimiz var, git onunla. Kendime emir verdiğimde peşinden ilerlerledim.

"Nereye?" dedim kocaman gözlerimle ve onun hizasında yürüyebilmek için yardırıyordum.

"Birinci kural, çok konuşma ve soru sorma. Ikinci kural, beni takip et. "

Bu kurallar neden hep konuşmakla ilgiliydi.

"Nereye gidiyoruz? Yani eğlenceli mi?" diye sordum bu sefer neşemi ele veren sesimle.

"Birinci kural neydi Beste?" dedi beni takmayıp cool bir şekilde yürüyerek.'cool olacağına kul ol, yoksa kül olacan' demek istesemde sadece istemekle kaldım. Herzamanki gibi.

Mucize "Umutlarım Sende Saklı" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin