Bölüm 4-Hata

1.1K 101 0
                                    

  Sabah Petra'dan önce kalkınca duş almak için kızlar banyosuna gittim. Başımda havlu yarı giyinik halde odaya geri döndüğümde Petra uyanmış üniformasını giyiyordu. "Günaydın." dedim gömleğimdeki açık olan düğmeleri iliklerken. "Sana da. Dün akşam için olanlar adına özür dilerim." "Senin suçun değildi Petra." "Yine de araya girmem gerekirdi rahatsız olduğunu farketmiştim Alice." "Sorun değil hem Hanji'nin böyle deli olduğunu duymuştum." "Öyledir. Kaptanda askerlerine karşı katı davransa da sadece dışarıdan öyledir merak etme Alice." "Gerçekten şu anda kafaya taktığım tek şey keşife ne zaman çıkacağımız." "Bir fikrim yok Alice." Petra sırtıma vurdu. "Hadi gidelim." Gülümseyip "Olur." dedim.
    Kahvaltı bitince Erwin yemekhane kapısının önüne geçip üç güne keşif için duvarların dışına çıkacağımızı bu üç gün içinde gerekli hazırlıkların yapılacağını söyledi. Petra ile birbirimize bakıştık. "Büyücü gibisin Alice." "Biliyorum inzibatta bana cadı derlerdi." Petra dik dik bana bakınca kıkırdayıp kolunu dürttüm. "Dermişim." "Gülmedim." diyen Petra gülümsüyordu. "Ne yapalım Petra oda arkadaşı olduğumuz sürece düşük seviyeli esprilerimle başa çıkmalısın." "Daha benim esprilerimi görmedin." Petra ile kıkırdadık. "Hadi gel atını seçelim sonra da teçhizat kontrolü ve yük taşıma konusunda bana yardım edersin." "Ben de size yardımcı olayım hanımlar malum bir erkeğe ihtiyacınız var." "Oluo sen neden dilini ısırıp bi kenarda ölmüyorsun?" dedi Petra gıcık olmuş şekilde Oluo'ya bakarken. "Petra son kısım hariç Oluo haklı işimizi hemen  bitirebiliriz." "Başka seçenek yok o zaman." "Bana güvenebilirsiniz kızlar!" Oluo gülümsemeyi bırakıp hemen suratına komik haline geri çevirdi anladım ki yüzünün gerçek hali bu değildi,bilereke böyle bakmasının sebebini Levi'nin bana bakışını yakalayınca anlamıştım. O Levi gibi davranmaya çalışıyordu. Bakışlarını yakaladığım Levi yüzünü anında çevirince Oluo ve Petra'nın didişmesini izlemeye geri döndüm.
    "Bak bunun adı Josephine senin gibi bir velet ıslık çalamadığı için geriye bir bu at kaldı." Petra'nın gözü seğiriyordu. "Velet dediğin bu kız senden yedi yaş büyük seni şapşal." Oluo istifini bozmayıp konuşmasına devam etti. "Josephine adını çağırınca sana geri gelebilir ama son sahibi öldüğü için biraz şokta ona bu üç gün içinde sesini alıştırman gerek." "Josephine." diyerek tamamen siyah olan atın burnuna dokundum,at gerileyip kişnediysede geri çekilmeyip onu okşadım. "Hadi işimizi bitirelim akşam yemeğinden sonra Josephine için geri gelirsin Alice." "Görüşürüz Josephine."
       Teçhizat kontrolünün ardından Petra Oluo'ya ikimizden fazla ağırlık taşıttırırıyordu. "Sebzeleri taşıdık." "Teşekkürler Oluo." diyerek Oluo'ya matarasını uzattım. "Şuradaki dört kutuyu da arabaya koyarsak serbestiz." Petra Oluo'ya göz attı. Terlemiş ve bitkin düşmüş olan Oluo'ya üzülmüştüm. "Hadi Alice Oluo dinlensin." "Bence de." "Petra." Levi'yi gören Petra pembeleşmiş yanaklarıyla "Heichou?" dedi. Oluo öfleyerek dik durmaya çalıştı. "Teçhizat sayımında bir problem çıkmış kılıçlar ile ilgilenen hanginizdi?" İnanamıyorum baştan her şeyi mahvetmiş gibi hissedip terlemeye başladım. "Heichou Alice'ti ama-" Petra'nın beni savunmak için konuşmaya başladığını anlamıştım ama Levi konuşmasını yarıda kesti. "Mazeret istemiyorum farkedilmese bu hata kaç askerin hayatına mal olurdu. Alice kontrolü tekrar sen yapacaksın." "Emredersiniz." Levi bana arkasını dönüp bir kaç adım atmışken durup omzunun üstünden bana baktı. "Bir daha böyle bir aptallık yapma." Tamam askerlerine laf ederdi de geldiğimden beri bakışları ve sözleriyle beni iğnelemeye çalıştığını çoktan anlamıştım,bunu hak edecek ne yaptığımı teçhizat odasında düşünecektim. "Kusura bakma Alice." "Önemli değil Petra asıl sen kusura bakma bu ağırlıklarla seni yalnız başına bırakıyorum Oluo da yor-" "Kim demiş yalnız diye." Oluo kemiklerini kütletti. Bir şeyler diyecek olmuştu ama dilini ısırınca cümlesi başlayamadan bitti. Petra omuz silkti. "Bir gün bu yüzden ölüceksin Oluo." didişmeleri tekrardan başlayan ikiliye gülümsedim. "Görüşürüz." "Kolay gelsin Alice."
    İşimi bitirip teçhizat kontrol evraklarını teslim ettikten sonra akşam yemeğini ekip Josephine'in yanına gittim.
    
   

Şeytan'ın Kızı: Alice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin