Aynı kabustan uyanışımın üçüncü günüydü her gece aynı adamı yaralıyor, o günkü bakışlarıma sahip çocuk ben arkadaşımı bulmamı bana tembihliyordu. O kadar çok paranoyaklaşmıştım ki gördüğüm her uzun saçlı adama saldırmak istiyor aynalara kendimden korktuğum için bakamıyordum en azından daha keşif için planlamalar yapılıyordu. Son keşifte yaşananlar düşünmem gereken başka bir konuydu, Annie ile Eren'i koruyup arkadaşımı bulmam gerekiyordu.
Levi yine odada yoktu işini bitirip her sabah ben uyanmadan odadan çıkardı. Titrerken üstümü açıp kafamı iki elimin arasına alıp yere baktım. Olaydan tek hatırladığım annemin yüzü ve o adamdı. Korkmuş bir çift gözle,eve daldığında anneme ve arkadaşına şehvetle bakan kısık gözler... Elimle saçlarımı yolmak üzereyken kapı çaldı. "E-evet?" "Alice müsaitsen seninle konuşmak istiyorum." "Müsaitim Heichou." Titrememi belli etmemek için ellerimi bacaklarımın altına soktum. Levi elinde bir zarfla odaya girerken gözlerini benimkine kitlemişti. "Erwin ile konuştum." Arkadaşımı bulmam için yer altına inmeme izin vermelerini istemiştim, Levi'nin bu konuyu gerçekten Erwin ile konuşmuş olması beni mutlu etmişti. "Bugün izinliyiz." Bu sözleri duyunca kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. "Sonunda arkadaşımı görebileceğim...Kabuslarım! Onlarda bitecek!" Gözlerimi silerken Levi kafama siyah bir gömlek attı. "Giyin, bugün kahvaltını da düzgün yapacaksın yoksa..." Levi elindeki zarfı salladı. "Bu izin kağıdını yırtarım." Gömleği elime alınca "Emredersiniz! diye bağırdım.
Yer altına indiğimizde Levi Askeri İnzibat'tan gelecek bir askerin bize eşlik edeceğini söylemişti tasmamı gömleğimin altına gizlediğim için içimden şükrediyordum.
Söylendiği gibi bir asker bizi karşılamıştı. Levi ile benden biraz uzun olan bu kız sevimli yüzüne rağmen bana bulaşma diye bağıran şişkin kaslara sahip,benimkiler kadar kısa kumral saçlara sahipti. Özgüven ile parlarken bana Annie'nin gözleri gibi sıcak bir duygu veren büyük ela parlak gözleri vardı. Parmaksız eldiven giydiği elini bana uzatıp yüzüne kocaman bir gülümseme takındı. "Ben Berry! Hakkınızda çok şey duydum!" Kolumu hızlıca sallarken bir bana bir Levi'ye kızarmış suratıyla bakıyordu. İnzibat bulunduğum süre boyunca onu görmemiş olmam yer altında görevli olduğuna işaret oluyordu,bu yerde de onun gibi sert askerlere -ne kadar sevimli dursa da- ihtiyaç vardı.
Levi Berry'ye biraz temkinli davransada Berry özel korumammış gibi hissediyordum. Çocukluğumda gördüğüm yerleri unutmadığım için sevinmem gerekirdi ancak arkadaşımın adını ve suratını hala hatırlayamıyordum. İçim buruk halde buradaki çocukların nasıl aç olduğunu bildiğim için gördüklerime vermek adına bir kaç paket küçük cevizli keklerden aldım. Levi yer altına girdiğimizden beri sessizdi, Berry arada arkasına önüne bakıyor bazen de kemiklerini kütletiyordu bense kekleri bitene kadar gördüğüm her çocuğa ikram ettim.
Arkadaşımın evine dönen son sapakta bir kadın çığlığı duyduk Berry ses yakından geldiği için manevra cihazını kullanmayıp çığlığa koştu biz de onu takip ettik.
Üç adam bir kadının ceketini yırtmış üstüne yüyüyorlardı. Sırtları bize dönük adamlardan birini tanımıştım... Nefesimi tuttum,Berry önümde ellerini yumruk yapmıştı Levi ise yüzüme baktı. "Hey kendine gel. Alice." Levi beni dürttü bakışlarımın değişmiş olabilirdi. O gün yaraladığım adamın adını bu seferde Berry'nin ağzından hayal kırıklığına uğramış bir şekilde duydum. "A-Aki?" O günden bir gıdım yaşlanmamış bu uzun saçlı kişi yüzünde delice bir gülüşle bize döndü göz beyazları kıpkırmızıydı. "Uyuşturucu... Kendini kaybetmişsin." Arkadaşlarıda bize aynı bakışlara sahip gülümsemelerle döndü. "Kadını bırak Aki arkadaşlarınla yavaşça buraya gelin." Adam bir kahkaha attı kalbimi delen sesi sınırı taşırmıştı. "Bu güzelliği eğlenmeden bırakmam Berry." Berry'nin arkasında durmayı bırakıp öne geçtim,Aki beni görünce bir çığlık atıp kadının arkasına saklandı arkadaşlarıysa korkup bayıldı. "Alice sakin ol, Aki sen de kadını bırak ayıldığında neler olacak biliyorsun." Aki titrerken bir bana bir Berry'ye nefretle baktı. "Merak etme artık sana yalvaran olmayacak sürtük." Neden böyle bir şey dediğini anlamasam da yerimden hareket etmedim. Berry'nin sesi ağlayacak gibi çıkıyordu. "Kadını... Bırak..." Aki'ye bir adım daha attım ne yapmam gerek bilmiyordum tek aklıma gelen şey onu öldürmekti. Aki cebinden bir bıçak çıkarıp kadının boğazına dayarken bana bağırdı. "Şeytan'ın dölü! Yaklaşma bana!" "Aki! Kadına zarar vereyim deme!" Berry ağlıyordu arkama Levi için bakındım ama ortalıkta yoktu onu aramak yerine bu adama iğrenç çocukluğumu iyice iğrençleştiren adama baktım. "Bana bakma!" Aki gözlerini kapatıp bıçağı kadının boğazını kesti. Berry üstüne kan sıçrarken "Hayır!" diye bağırıp kadına koştu ama kadın zaten can çekişip ölmüştü bile. Aki Berry'ye saldırmak için hamle yapmaya çalıştı ancak Berry Aki'nin suratına ağır bir yumruk geçirdi. Kırılan kemik sesiyle bayılmış Aki'nin üstünde ağlayan Berry bana baktı. "S-sevdiğim adamdı... A-artık bir suçlu...Uyuşturucu v-ve diğerleri..." Berry bana bakmayı kesip kanla ve gözyaşıyla kaplı suratını sildi. "Kaptan Levi... A-Alice o-onu bul,ben... M-merkeze h-haber vermeliyim."
Bana böyle korkmadan bakan kızın Aki'nin burnunu kırmış sert yumruğu çocukluk anılarıma yardımı olmasada şimdiki ben'in içini rahatlatmıştı. Nasıl böyle birini sevmiş olabileceğini sormadan Berry'nin ağlamaktan yeşilleşmiş gözlerine son kez bakıp arkadaşımın evine varabileceğim son sapağa yürümeye başladım,Levi'yi sonra da bulabilirdim bu kısa yolda önüme İnzibat'tan veya Garnizon'dan birinin çıkabilme ihtimali yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın Kızı: Alice
ActionYetim olarak Duvar Sina'da zengin bir ailenin yanında büyüyen Alice'in Keşif Birliği'ne katılana kadar ve katıldıktan sonra yaşadığı olayları göreceksiniz. -Spoiler İçerir.-