"Alice?" Omzumda hissettiğim elle gözümü açtım. "İyi misin?" Durumumu merak eden kişinin yeşil gözleriyle karşılaşınca geriye adım attım. "Sen Mary'sin!" Kadın tebessüm etti. "Evet." Arkamdan küçük bir homurtu sesi geldi,sırtımı döndüğümde titan halimi gördüm. Mary'nin arkasında da kendi titan hali olduğunu düşündüğüm titan duruyordu gözleri yemyeşildi,pembe saçları upuzun yüzüyse daha saldırgan duruyordu. "Seninle nasıl konuşabilirim? Sen sadece düşümde gördüğüm birisin." "Gördüğün şey anıydı bu sayede burada seninle konuşuyorum." Etrafıma bakındım yine pembe ortancaların içindeydim. "Niye buradayız?" "Saf bir Johnson'sın. Sana Dişi Titan'ı çok güçlü bir silah kullanabileceğini söylemek için buradayım." "Saf mı melez değil miyim?" "Hayır biz saf Johnson'lar saç rengimizden ve yaydığımız aurodan dolayı melezlerden ayrılıyoruz. Söyle bana Alice hiç başkalarının gözlerini üstünde hissetmedin mi? Gözlerinle denk gelmemeye çalışan insanlar olmadı mı?" "Evet,oldu." "Melezler sadece güzeldir safkanlarsa gerçek soyludur." "Çocuğunda bir melezdi." Mary bir süre ortancalara baktı gökyüzü güneşin battığı zaman gibi turuncuydu. "Evet,melezdi." "Annemle babamı bilmiyorum Mary onları tanıyor musun?" "Ah Alice ben sadece seni biliyorum." Mary bana yaklaşıp başımı göğsüne yasladı boyu benden uzundu. "En son bir arkadaşım beni yiyordu iyi olacak mıyım?" "Evet." "Dişi Titan'ın güçlü bir silah olarak kullanabileceğimi söyledin herkesten iyi olabilir miyim?" "Bu zaman gerektirecek ama evet." Mary başımı kaldırıp kendi titanını gösterdi. Titanın etrafı mor elmaslarla kaplanmıştı kollarını birleştirip çarpraz yaptığında elmaslar kalınlaşıp büyüyerek bir kalkan şeklini aldı,büyük bir çığlık atınca yer sarsılıp çatladı ve Mary tutmasa yere düşebileceğimi hissettim kendi titanım çoktan yerde oturup kalmıştı. Mary'nin titanı kollarını ayırınca vücudundaki tüm elmas parçalanıp yere döküldü. "Elmaslar giderse daha da hızlanırsın eğer bir dövüşe girecek olursan ilk önce enseni koru." Mary'nin titanı tekrar tüm vücudunu mor elmasla kaplayınca yere yumruk attı yerden çıkan mor elmaslar titanın önünde dikenli bir yol oluşturdu. "Alice öğrenirsen yapabilirsin." "Sen yanımda olacak mısın?" Mary başımı okşadı. "Sana öğretebileceklerim veya söyleyebileceklerim bu kadar şu anda zihnin yorgun." "Ama daha fazlasını bilmek istiyorum." Mary bana el sallarken pembe ortanca yaprakları içinde titanıyla kayboldu . Arkama dönüp titanıma baktım. "Sen bensin,bende sen." Titan başını salladı. "Levi ve silah arkadaşlarım için bana yolu göster uyanıp savaşımıza devam edelim." Titan oturduğu yerden kalkıp etrafına bakındı sonra uzakta bir yeri işaret etti. İşaret ettiği yer güneşin batmakta olduğu yerdi ortancalar bu sefer kan yerine mavi elmasla kaplanmıştı. Titanım vücudundaki elmasları parçalayıp beni eline alınca güneşin battığı yere koşmaya başladı.
Burnuma soğuk hava nüfus ettiğinde ağzımı da açıp nefes almaya başladım. "Alice!" Göğsüm hızla inip kalkarken gözlerimi ovuşturdum. "Heichou?" "Alice...Özür dilerim." "Kapa çeneni!" Levi'nin kucağındaydım önüne hızla adım attığında dengemi kaybedip Levi'nin boynuna kollarımı doladım. "Eren?" Eren titan vücudunun yanında yere diz çökmüş Mikasa ile oturuyordu Mikasa arada ona su içiriyordu. "Ona bir şey olsaydı..." Levi dişlerini sıkıp bana baktı. "Ben iyiyim bana neler olduğunu söylerseniz daha iyi olacağım,ayrıca Heichou beni kucağınızdan indirir misiniz?" Son cümlemi utanarak söylemiştim Levi başını çevirip beni yere indirdi yere bastığım anda midemde hissettiğim bulantıyla yere kan kustum. "Alice!" Levi beni tekrar kucakladı. Hanji bir anda yanımda belirdi "Alice bir süre yürümesen iyi olur yoksa kan kusmaya devam edebilirsin. Eren'in midesinde yutmuşsundur." "Ne yani bu kan." "Dişi Titan'ın kanı. Onu korumak için Eren'in önüne atladığında Eren seni yuttu sende midesinde havasızlıktan bilincini kaybettin." Connie "Kurtarmamız da biraz uzun sürdü." diye belirtti. "Size bu kadar iş çıkardığım için üzgünüm." "Ben de özür dilerim." Eren cümlesini bitirince Levi ona sertçe baktı Eren açık ağzını kapatıp başını önüne eğdi. "Alice kendini Dişi Titan'ın önüne atma sebebin onun Annie olduğunu öğrenmiş olman mıydı?" Erwin'in sorusuyla bana serin gelen bu havada bile terlemeye başlamıştım. Levi bacaklarımı biraz daha sıktırıp beni göğsüne bastırınca "Alice'i ilk önce revire götürelim sonra sorularınızı sorarsınız." dedi. Rahatlamıştım yavaşça tuttuğum nefesi bırakırken Levi ile göz göze geldim beni içine çekecek gibi bakıyordu. Karnıma koyduğum kollarımı Levi'nin boynuna tekrar doladım. Erwin bir bana bir Levi'ye bakıp bizleri gruplara ayırdı ben Hanji Erwin ve Levi ile revire gidecektim.
Revirde Levi ile sandalyelere oturduk dolapları karıştırdıktan sonra da Hanji bana bir hap verdi bu enerjimi geri kazanmama destek sağlayacaktı. "Kanını araştırırken bazı şeylerle karşılaştım Alice. Gözlerimle Hanji'yi takip ettim o da bir önüme sandalye çekip oturdu ceketinin iç cebinden küçük deri kaplı bir defter çıkarıp sayfaları karıştırdı. "Kanın donmuyor birazını dondurmayı denedim ama hep sıcak ve akışkan vücutta dolaşan kan kadar taze." Sayfayı çevirdi. "İçine Eren'den aldığım kan örneğini damlattım, senin 0 rh- kanın B pozitifi 0 rh- yaptı. Sonra kendi kanımı ekledim ve kanın ilk önce pembeye dönüşüp bir dakika sonra eski rengine döndü." Hanji parmağını defterinde gezdirirken bende elime baktım canavar gibi hissediyordum kendimi göğsümün kalp atışımla hızla inip kalktığını görüyordum, Levi elini dizime koydu. "Dört göz bunlar iyi bir şey mi açıkla artık." "Evet bu zaten Alice'in doğasından kaynaklı. Eski bir kitapta okudum diyor ki "Johnson kanı sahibinin hayatta kalmasını sağlamak için evrim geçirebilir ayrıca başka bir Johnson DNA'sına ulaşırsa sahibinin vücudu ve sahip olabilecekleri özellikler zamanla gelişir ve son evresine ulaşır." Saf Johnson'lar ayırıcı saç rengine sahipmiş mavi,pembe,yeşil ve benzeri melezler sarışın veya beyaz saçlı oluyormuş. Alice Dişi Titan'ı kan aracılığıyla aldığında sen sınır noktana ulaşmış oldun soyun Dişi Titan'a veya Annie'ye bağlı. Bu da neden Annie'yi korumak istediğini belli ediyor." Levi bana baktı "Bu yüzden mi akraban olduğu için mi onu korudun?" Gördüğüm düşü anlatmak istemiyordum Annie akrabam değildi ama kardeşim gibiydi benim küçük kız kardeşim... "Annie ile kan kardeşiyiz. Dişi Titan'la ne gibi bir bağım var onu da bilmiyorum. Ancak ben sadece Annie'yi değil Eren'i,sizi,insanlığı korumak istedim. Suçlu durumuna düşüp savaş alanından kopmak istemiyorum Annie'nin bizim tarafta savaşacağına eminim onunla konuşabilirim bu ölen insanlar onun suçu değildi ona bu görevi verenlerindi ve onları bulup acı çekmelerini sağlayacağım sadece..sadece tek istediğim beni savaş alanından almayın sizi yaşatmak istiyorum insanları, arkadaşlarımı..." "Alice Annie elmastan çıkmadı çıktığında onunla konuşursan bir şey değişme-" "Alice'e inan Hanji dövüşürlerken görmedin mi Annie'yi. Alice'i savaştan çıkarıp tutsak etsek bile bu zararımıza olur Alice bizim savunma hattımız Eren'in ve askerlerin yardıma ihtiyacı olduğu zaman kaç kez kendini meydana atıp ölümden döndü? Az önce kaç yüz kişiyi kurtardı. Mantığını kullan." Hanji başını iki yana salladı bir süre yüzünü yere eğip konuşmadı ama sonra pembe yanaklarla bana baktı. "Erwin'le konuşup ve onu şu duvardaki delik olayı için Krista'larla keşife yollayalım Alice'e ihtiyaçları olabilir." "Duvardaki delik mi?" "Uzun hikaye yolda sana anlatırlar hadi Alice üniformanı giy." Hanji kolumdan tutup beni sürüklerken Levi'ye baktım yumruklarını sıkmıştı gitmemi istemiyor gibi bir hali vardı.
Nanaba'nın önderlik ettiği keşifte onları bana verilen haritayla buldum bana titanların bazı köyleri bastıklarını söylediler. Reiner ile Bertolt peşimden ayrılmıyorlardı arada arkama dönüp onlara gülümsüyordum birbirlerine bakmayı bırakıp bana gülümsüyorlardı. Bu ikisinin sorunu neydi böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan'ın Kızı: Alice
ActionYetim olarak Duvar Sina'da zengin bir ailenin yanında büyüyen Alice'in Keşif Birliği'ne katılana kadar ve katıldıktan sonra yaşadığı olayları göreceksiniz. -Spoiler İçerir.-