Bölüm 5- Tokat

1K 85 0
                                    

     Heyecanla geçirilen üç gün sonunda sabah kahvaltılarımızı yapıp atlarımıza bindik. "Josephine sana alışmış gözüküyor." "Havuçlar olmasa sanırım şimdi atsız kalmıştım. Değil mi Joseph?" Josephine kişnedi. "Akıllı çocuk seni." Çantamdaki dilim havuçlardan birini Josephine'e verdim. "Evet çıkıyoruz değil mi?" "Evet." Petra bana tebessüm etti. "İlk zamanımda ben korkudan ölüyordum Alice sense deli gibi gülümsüyorsun." "Belkide gülüşüm korktuğumun işaretidir." "O zaman hep korkıyorsun." "Bilmiyorum." dedim Joseph'i okşarken. Erwin işaret verince harekete geçtik.
Duvardan ilk çıktığımda ellerimin titremesinin geçmesini bekledim. "Ee nasıl? dışarısı?" Petra'ya baktığımda gözlerinde mavi gözlerimin ışıldadığını gördüm. "Hava..." Derin bir nefes alıp "Hava burada daha temiz!" diye bağırdım. Josephine de kişneyerek bana katıldığını göstermek istiyor gibiydi. Petra güldü. "İçerisi aslında çürüyen bir ceset gibiymiş... Petra ben..." Ağlamaya başlayınca bazı askerler dönüp bana baktı. "Evet... Tadını çıkar Alice." Nefeslerimi havayı daha fazla içime çekmek için hızlı hızlı veriyordum başım dönünce kıkırdadım. "Kaptanım sağdan iki anormal geliyor!" dedi Eld. "Hızlanın! Bize yetişmelerine imkan yok." Titanlar ile aramızda mesafe açılırken Petra "Alice!" diye bağırdı takımın ucunda olan bendim yakınıma beş metrelik bir titan atlayınca yerimde zıpladım. Josephine hızlı bir manevrayla takımın içine dalınca sıra neredeyse bozulmuştu. "İyi misin?" "Evet." beş metrelik de sol tarafımızdan geliyordu. "Halledebilirim." "Heh!?" Böyle takip edilmeye devam edersek daha fazlası arkamızda toplanır şu anormallere bak." "Alice esprinin sırası değil." "Son derece ciddiyim Petra." "Heichou! İzin istiyorum üç arkamızdaki titanları öldürebilirim!" "Tek başına ne yapmayı planlıyorsun?! Durduğun anda başına çullanırlar!" dedi Gunther bir titanlara bir bana bakıp. "Şeytan'ın Kızı..." Levi sırtı dönük halde bana takma adımla seslendi. "Evet!" "Sana üç titanı öldürmen için izin veriyorum." "Heichou! Alice daha yeni! Ya-" "Petra bu alanda titanların ortaya çıkma olasılığı düşük bu üç salak da ormandan çıkıp bir haftada buraya ulaşmış olmalı." "Hem haritamda cebimde kaybolma gibi bir lüksüm yok." "Cesedini buralarda görmeyeyim,Şeytan'ın Kızı. Bize hemen katıl." Josephine ile yavaşlamaya başlarken "Emredersiniz!" diye bağırdım.
Bana en yakın olan beş metreliğin ensesini arkasındaki ağaca uçarken parçaladım. Anormal ikili koşa koşa bana yaklaşırken yerimi alıp iki titandan birini manevra cihazımı üstüne sabitleyerek kullanıp hızla arkalarından geçtim yükseldiğimde sarı saçlı titanın zıplayabildiğini farkedince güldüm. Ağaçlardan birine gidip onlar bir hamle yapamadan kendimi ileri iterek ikisininde ensesini aynı anda kestim. Atıma bindiğimde takımın çoktan uzaklaştığını farkettim,cebimdeki katlanmış haritayı açtığımda önümdeki ormanın içinden sığınağa kısa bir yol vardı. "En fazla ne olabilir ki?" diye omuz silkip Joseph'i ormana yönlendirdim.
Gerçekten çok şey olmuştu ilerledikçe karşıma çıkan her titanı kesmeye çalışınca kılıcım kalmamıştı,böylece onları peşime takmamak için saklana saklana yavaş yavaş yol almaya devam ettim bitkin düştüğümü itiraf etmeliydim haritada normal güzergahtan kısa görünen bu yolun ölüm tuzaklarıyla dolu olduğunu akıl edememiştim.
Güneş havada kızıl işaretler bırakırken ben sığınağa varmıştım. Josephine'in havuçlarıyla pek doyduğum söylenemezdi. Beni gören askerler kapıyı açınca kendimi atımın üstünden attım. "Alice!" Hanji ayakta durmama yardım etti Petra Joseph'i eyerinden tutup ahıra götürmek istedi ama Josephine hareket etmedi. "Ben götürürüm Petra. Teşekkür ederim."
    Josephine samanı ve suyuyla hasret giderirken ben de samanların üstüne oturdum. "Sanırım akşam yemeği vakti geçti." "Evet... sana bir şey hazırlarım." "Neden bu kadar geciktin Alice gün bitti bitiyor." "Haritadaki kestirmeyi takip edeyim dedim titanların ormanda dolaştıklarını pek akıl edemedim." "Haritada düzeltme yapılması gerek o yolu üç senedir kullanmıyorduk." "Üzgünüm." Hızla açılıp kapanan ahır kapısıyla başımı yukarı kaldırdım. Levi sinirli bir halde önümle dikilmişti. "H-hey Levi." Hanji önüme geçmehe çalıştı ama Levi ona omuz atıp "Seni işe yaramaz aptal!" diye bağırarak gömleğimin yakalarından tutup beni ayağa kaldırdı. "Sana sadece üç titan için gruptan ayrılmana izin verdim bütün gün dışarıda doğanın tadını çıkar diye değil!" Levi gömleğimin yaklarını bıraktı. "Ancak Heichou size yetişmek için kestirmeyi kullanayım demiştim." Levi bana tokat atmadan gözlerinde sinirle karışmış korkunun izlerini gördüm. "Heichou!" "Levi!" "Canını feda etmek için buradaysan en azından kullanılabilir bir şekilde öl! Kendi başına bir ağacın dibinde değil seni salak! Dönüşte sağ kanadımda sen bulunacaksın üzerimize titan saldırsa bile sen beni takip etmeye devam edeceksin duydun mu beni?!" Yanağımı ovuştururken. "Emredersiniz... " dedim. Levi başka bir şey demeden gitti. "Ah Alice..." "Sana bir şey oldu sandık yeni gelmişken..." "Hak ettim tokat attığına şükretmem gerek." içimden bunu yediremiyordum yine de sözlerle kendimi bu duruma alıştırabilirdim. Gülümsemeye çalışarak Petra'ya baktım. "En son bana bir şeyler hazırlayacaktın." "Doğru! Hadi gidip karnını doyuralım!" "Ben de gidiyim,görüşürüz Alice." "Görüşürüz Hanji." Petra'nın koluna girip yemekhaneye kadar aç midemin sesini bastırmaya çalıştım.
     

    

Şeytan'ın Kızı: Alice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin