3.Bölüm

4.9K 332 27
                                    

Her zamankinden daha zor açıldı gözlerim. Başına geleceklerden habersiz ama bir o kadar da hisseder gibi hevessiz bir şekilde neredeyse küflenecek tavana baktılar. Boş ve anlamsız bakışlarım, acıyan boğazım ve üşüyen bedenim. Hepsi benim. Hepsi ayrı ayrı sızlıyor kalbim gibi.

Üzerine kıvrıldığım yatağın içine girmek istemesem de donan vücudum istemsizce gerçekleştirdi bu hareketi. Bedenim, fazlaca üşüyen bedenim, yün battaniyenin içine usulca kıvrıldı. Ucundan tutup boğazıma kadar çektiğim battaniyenin içinde kayboldum. Titriyordum sanırım. Üşüyordum ama bedenimin alev alev yandığını da hissediyordum diğer yandan. Midem tarifsiz bir şekilde bulanırken hasta olduğumu anlamıştım.

Kapıdan gelen sesle gözlerim oraya kaydı. Matija geçebileceği kadar açık bıraktığı kapıdan içeri süzüldü. Elinde küçük bir kova vardı. Babamın eve getirdigi yoğurt kovalarından biriydi bu. Markası hemen gözüme ilişmişti. Onu ne yapacağını merak etsem bile göz kapaklarım yorgunlukla kapandı.

Bu sırada Matija'nın yanıma kadar geldiğini anlamıştım. Boğazıma kadar çektiğim battaniyeyi zorla açarken engel olmaya çalıştım. "Çok üşüyorum." dedim oldukça güçsüz bir sesle. Beni dinlemeyip battaniyeyi üzerimden attı. "Yanıyorsun." dedikten sonra su sesi geldi. Gözlerimi açıp bakamadım. Hemen akabinde alnıma değen soğukluğa tepki gösterip söylendim.

"Ne yapıyorsun sen? Çek sunu!"

Elimle ittirmeye çalıştığım ıslak bez parçasını ısrarla alnıma bastırmaya devam etti.

"Ölmek istiyorsan çekerim. Ama bana soracak olursan ben senin ölmeni hiç istemiyorum Emina. Bu yüzden kalacak."

"Ama... Ben çok üşüyorum."

"Ateşin var. Geldiğimden beri yanıyorsun. Geceye kadar düşmesi lazım."

Bez parçasını bir kez daha ıslatıp alnıma koydu. Midemin bulantısı baş gösterince elimi oraya bastırdım. Ağzımda hissettiğim tuhaf tatla istifra edeceğimi anladım. "Galiba kusacağım." diyerek aniden doğruldum ve su dolu kovaya uzandım. İçindeki suya aldırmadan istifra ettim. Başımı kaldırdığımda Matija'nın endişeli gözlerle beni izlediğini gördüm. "Hiç iyi değilsin." demesini kulak ardı edip başımı hızla yastığa koydum. Uyuduğumu daha sonra kolumda dolaşan ıslak havluyla idrak ettim. Alnımdaki bez parçası yetmemiş olacak ki Matija ıslattığı havluyla vücudumun açıktaki yerlerini serinletmeye çalışıyordu. "Bu böyle olmayacak." diye söylendiğini işittim. Ama ne göz açabildim ne de bir çift söz söyleyebildim. Ancak elleri elbisemin eteklerini kavrayınca oturma pozisyonuna geçtim.

Suçlayıcı ve yargılayıcı bakışlarımı yok sayıp kendini savundu. "Üzerindeki fazlalıklardan kurtulmamız gerekiyor. Yoksa havale geçireceksin."

Neyseki eylemi düşündüğümün aksine başkaydı. Buna rağmen ona güvenemezdim.

"Gerek yok. İyiyim ben. Eğer beni bıraksaydın şimdi böyle uğraşmak zorunda kalmayacaktın. Bırak öleyim. Hem ben kurtulurum hem de sen."

"Konuşma öyle. Senden kurtulmak isteyen kim?"

Konuşmak istedim ama kuruyup birbirine yapışan dudaklarımı kıpırdatamadım. Kendime gelmeden önce duyduğum son şey kapanan kapının sesiydi. Kendime geldiğimdeyse Matija sandalyeyi yattığım yere getirmiş oturuyordu. Kucağında dün geceki tepsi ve kase vardı.

"Kalkabilecek misin? Sabahtan beri bir şey yemedin."

Boş ve anlamsız gözlerim onun gözlerinin içine baktı. Samimi geldiği gibi korkutuyordu. Başımı iki yana sallayarak "Canım istemiyor." dedim.

Matija "Hadi ama! Kendi yemeğimi binbir yalvarmayla bu odaya getiriyorum sen istemiyorum diyorsun." dedikten sonra kaseye daldırdığı kaşığı çıkardı. "Bir kaşık al, hadi." dedi ve ağzıma uzattı.

KALBİN ESİRİ(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin