5.Bölüm

5K 316 58
                                    

Bütün bir günü yatağın üzerinde ne yapacağımı düşünerek geçirdim. Arada pencereden bakıp soğuk havayı içime çektim. Aldığım nefes haramdı bana. Ne babam çıkıyordu aklımdan ne de nişanlım. Kim bilir ne haldelerdi. Belki de çoktan ölmüşlerdi. Ve ben burada bir şekilde yaşamaya devam ediyordum.

Hava karardığında uzandığım yataktan bir kez daha kalktım. Banyoda ellerimi yıkarken üzerimdeki tişörtün uzun kollarını kıvırdım. Elbisem kurumuş olmasına rağmen onu giymemiştim. O adamın beni bir kadın gibi görmesini istemiyordum. Bedenime büyük gelen erkek kıyafetleri onun gözüne çirkin görünmeme neden olurdu. En azından ben öyle düşünüyordum.

Islak ellerimle saçlarımı geriye doğru atarken banyonun kapısı açıldı. Benim orada olduğumu umursamadan içeri girdi. Yanında bir saniye bile durmak istemediğimden çıkmak için harekete geçtim. Ancak o elimden tutarak beni durdurdu. Tuttuğu elimi üniformasının yakasına götürdü. Ardından aynı işlemi boşta olan diğer elime de yaptı. "Üzerimi çıkar." dedi sakince. Hareket etmeyip soyadının işlenmiş olduğu yeri izliyordum.

"Sana dediğimi yap!"

Bir öncekinin aksine duyduğum sinirli sesine karşı gelemedim. İçimden ona küfrederek düğmeleri çözmeye başladım. Düğmeleri çözünce kollarından sıyırıp yere düşmesine neden oldu. Kalan beyaz atletini çıkarınca orada fazlalık olduğuma karar verip arkamı döndüm. Bir adım atmıştım ki "Sana git demedim." diye konuştu.

Sinirle gözlerimi açıp kapattıktan sonra "Ne istiyorsun?" dedim. Omzumdan tutup beni tekrar kendisine çevirdi. "Bana asilik yapma!" diyerek uyardı o çirkin bedenini bana yaklaştırarak. İki omzumu tutan biçimsiz elleri ellerimi tutup pantolonunun beline indirdi. "Şimdi bunu çıkarmanı istiyorum. "dedi.

Yutkunarak dediğini yaparken deli gibi korkuyordum. Gözlerim çıplak göbeğinde takılıp kalmıştı. Daha aşağısına bakmaya cesaretim yoktu.

" Yüzüme tüküren o cesur kız nerede?" diye konuşmasıyla kendime geldim. Sahi neredeydi o kız? Neden lâl olmuş susuyordu şimdi? Neden ırzına geçecek bu canavara tepki göstermiyordu?

Tepki göstermek bir yana sesimi bile çıkaramadım. Üzerimdekileri çıkardı, ses çıkarmadım. Yatağına götürdü, ses çıkarmadım. Öptü, ses çıkarmadım. Canımı yaktı, ses çıkarmadım. Bisera dedi, ses çıkarmadım. Hayallerimi çaldı, ses çıkarmadım. Beni kendi pisliğiyle kirletti, ses çıkarmadım. Sonra... Sanki az önce bana o fenalığı yapmamış gibi rahat tavırlarla kalkıp banyoya gitti, yine ses çıkarmadım. En son odadan ayrıldı, işte o zaman ses çıkardım. Hıçkırdım, ağladım. Hıçkırarak ağladım. Üzerime örttüğü çarşafla tenimi sildim. Beyaz çarşaf tenime sürttükçe siyahlaşıyordu sanki. Onun pis izlerini tenimden siliyordum. Ama yetmiyordu. Derimi yüzüp onun izlerinden kurtulmak istiyordum. Yaptıkları aklıma geldikçe ölmek istiyordum.  Evet ölmeliydim.

Zorlukla ayağa kalktığımda hala kendimde değildim. Hıçkırarak ağlamam devam ediyordu ve üzerimdeki çarşafla kendimi temizlemeye çalışıyordum. Banyoya ulaşana kadar tenimi sildim. Sonra kirlenmiş bedenimi suyun altına bıraktım. Su beni temizlerdi. Su, onun iğrenç izlerini tenimden alıp götürürdü. Ama olmadı. Su bile beni temizleyemedi. O, öylesine pislik gibi davranmıştı ki bana temizlenemiyordum. Ne bedenim ne de aklım bunu kabul ediyordu.

Ona ait hiçbir şey istemedim. Kuruyan çamaşırlarımı ve elbisemi giydim. Onun yatağına oturmadım. Sobanın yanında duvara sindim. Gözlerimi kırpmadan bomboş etrafa bakıyordum. Neredeydim ben, ne yapıyordum? Sağ elimi kaldırıp baktım. Parlayan yüzüğümü görünce acıyla dişlerimi sıkıp ağlamaya başladım. Hayallerim çalınmıştı. Bir savaş benim hayallerimi çalmıştı, hayatımı çalmıştı. Dünya böyle bir yerse ben bu dünyadan nefret ediyordum. O adamdan da dünyalar kadar nefret ediyordum.

O sırada önümde bir hareketlilik oldu. Hangi ara geldiğini anlamadığım o pislik adam elindeki meyve tabağını masaya bıraktıktan sonra kaldırdığım sağ elime uzandı. İzin vermedim. Elimi ondan kurtarmak için mücadele ettim. Aramızda küçük bir boğuşma yaşanırken "O yüzüğü çıkarmazsan parmağını keserim." diye tehdit savurdu. Biraz önce bıraktığı tabağa uzanıp bıçağı eline aldı. "Seni tehdit ettiğimi mi sanıyorsun?" diye sordu.

Gözlerindeki o soğuk ifadeden ölesiye korkmam gerekiyordu. Ama hayır, korkmuyordum. Bana yapabileceği en kötü şeyi yapmıştı zaten. Fazlası beni korkutmazdı.

Elimi uzattım. "Al kes." dedim. Birkaç saniye bana bakmaya devam etti. Ardından elime uzanıp beni kendine çekti. Çirkin elleri yüzük parmağımdaki alyansı çıkarınca üşüdüğümü hissettim.

"Sana kes dedim, çıkar demedim."

Bana ters bir bakış atıp yüzüğü odanın içine doğru gelişi güzel fırlattı. Dişlerimi sıkıp sinirle yüzüne bakınca elini yanağıma koyup okşadı. "Bisera'm benim..." dedi bu sırada. Bu adamda kişilik bozukluğu vardı. Bir an öfkeyle doluyken bir an sonra şefkatle bakıyordu.

Elini itip banyoya gittim. Kapıyı kapatıp arkasına oturdum. Sırtımı kapıya yasladım. Birkaç kere açmak için zorladı. Ancak ısrar etmedi. Ben de orada sinip uykuya daldım.

Daldığım uykudan gördüğüm rüyanın etkisiyle uyandım. Kalbim deli gibi çarpmaya devam ederken elimi alnıma götürdüm. Saç diplerime değen parmaklarım bana terlediğimi gösterir şekilde ıslandı. Göğsüm aldığım hızlı nefese uyacak şekilde inip kalkıyordu.

Kirliydim ben. Emir bunu biliyordu. "Kirlisin sen, seni istemiyorum." demişti. Elime bakıp "Yüzüğünü de çıkarmışsın!" diyerek bana bağırmıştı. Beni bırakmıştı. Gördüğüm en kötü kabus buydu!

Bir kez daha öfkelendim o adama. İçim nefretle doldu. Hayatımı çaldı benden, hayallerimi kirletti. Beni kendimden bile nefret eder hale getirdi.

Donuk ifademle ayağa kalktım. Banyonun kapısını açıp odaya geçtim. Hava hala karanlıktı. Sabah olmadığını oradan anlamıştım. O pislik bana arkası dönük bir şekilde yatağında yatıyordu. Bana yaptığı o kötülükten sonra hala rahat rahat uyuyor olması beni deli ediyordu.

Biraz nefes almak adına pencereye yürüdüm. Pencerenin hemen önündeki masada duran meyve tabağı dikkatimi çekti. Tereddüt etmek bir yana hızla siyah saplı bıçağı elime aldım. Kendimden emin bir şekilde hemen arkamdaki yatakta uyuyan adama döndüm. Öldürecektim onu.

Beş adım... Tam beş adım sonra ona ulaştım. Yattığı bu iğrenç yatağa beni nasıl yatırdığını anımsadım. Göz yaşlarımı önemsemeden üzerime uzanmıştı. Bir genç kızın hayatını hiç gocunmadan çalmıştı. Oysa zorla sahip olduğu beden onun değildi, benimdi. O beden için tek söz sahibi bendim. Ben olmalıydım!

Bıçağı büyük bir hınçla kaldırıp sırtına geçirdim. Hak ettiği buydu. Ölmekti! Ölecekti!





KALBİN ESİRİ(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin