15. Bölüm

2.1K 154 14
                                    

"İvana ben çok üzgünüm. Neler yaşamışsın böyle? Peki yanında olan kızın nerede?"

"Bisera... Geçen yıl onu kaybettik."

Bunu söylerken acısı gözlerine yansımıştı. Evladını hatta evlatlarını kaybeden yaralı bir anneydi o. Yaşadığı şeylere çok üzülmüştüm. Yaşayamadıklarına da...

Sadece "Çok üzgünüm." diye fısıldayabildim. İnsanlar farklı şeylere inanabilirdi ancak yaşanan acılar ortaktı. Acılar tüm insanlık içindi.

Birden, hiç beklemediğim bir cümle döküldü dudaklarının arasından. "Boynundaki kolye Bisera'nın."

Sağlam elim refleksle boynumdaki kolyeye gitti. Nasıl Bisera'nın kolyesi olabilirdi? Bu kolye bana annemden kalmıştı. "Anlamadım." derken sesim engel olamadığım bir şekilde sert çıktı. "Bu kolye bana annemin yadigarı."

Gözlerinden sessizce dökülen birkaç damla göz yaşını elleriyle temizledi. "Kızımı kaybettikten beş yıl sonra Mirza ile tanıştığım pastanede amcasını gördü. Kızının doğum günü için pasta almaya geldiğini söylüyordu. Ben de Bisera için pasta almaya gelmiştim. Meğer Mirza ile benim kızıma o babalık etmiş. Kızım onu baba bilmiş."

Kalbim tekledi duyduklarım karşısında. Damir'in bana 'Bisera' diyişi, kolyemin aslında Bisera'ya ait oluşu... Ben... Ben neler duyuyordum böyle!

"Hayır." diye fısıldadım. "Olamaz."

Göz yaşlarıyla anlatmaya devam etti. "Çok sinirlendim. Benim çocuğumu benden alıp sahiplenmesine... Beni ona götürmeyişine... Meğer kızım çok mutluymuş. Anne babası varmış onun, şimdi ortaya çıkıp onu alamazmışım. Bu kadar sene sonra olmazmış. İkna edemedim onu. Korktum, beni tehdit etti. Bisera'yı da alıp götüreceğini söyledi. Aptal gibi kandım ona."

Bunları yapan babam mıydı?

"Sadece kızım benden bir parça taşısın istedim. Boynumdaki kolyeyi çıkarıp ona verdim, benden kızıma yadigar olsun, dedim."

Sımsıkı tutuyordum kolyeyi. Böyle bir şey mümkün müydü? Delirecek gibiydim. Aklım almıyordu. Böyle şeyler ancak filmlerde insanın başına gelirdi.

"Sonraki günlerde aklımı kaçıracak gibi oldum. Amcasının bana adını bile söylemediği kızımın acısı her geçen gün artıyordu. İçim acıyordu. Doğduklarında birbirlerine tıpatıp benziyordu ikizlerim. Dedim ki aynı kolyeden Bisera'ya alayım, kolyem adını bile bilmediğim, burnumda tüten yavrumda nasıl duruyor, öyle hissedeyim onun varlığını."

Tekrar sildi gözyaşlarını. Ben tek damla bile dökmedim. Bu duyduklarım... Allah'ım... Gerçek miydi? Bunca sene...

"Ben Bisera'yı iki kişi gibi sevdim. Saçını okşarken, yanaklarından öperken, hasta olduğunda başında beklerken, her şeyde seni de sevdim onunla beraber."

Yanaklarımın ıslandığını fark ettim. Beni de mi sevmiş onunla beraber?

Sonrasında anlattıkları kulağıma vızıltı gibi geliyordu. Öğrendiğim gerçekler karşında lal olup sustum. İvana ise anlatmaya devam etti. Bizi ayıran Mithad'tı. Babam. Babam bildiğim amcam. Yıllarca beni yalanlarla büyüten oydu. Annem ölmemişti ki benim, yaşıyordu. O konuşurken ben kendi zihnimden geçenleri durdursmıyordum. Babam beni çok severdi. Ben onu daha cok severdim. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Annemi kaybettikten sonra kimseyle evlenmemişti. Sadece benimle ilgilenmişti. Tek bir an bile onun babam olmayacağını değil aklıma getirmek hissetmemiştim bile.

Diğer taraftan ise benim ciğerimi yakan Ivana ve Mirza'nın hikayesinin öz anne ve babama ait oluşuydu. Ne diyordum ben? Ne annesi ne babası, bir filmin içinde değildik!

KALBİN ESİRİ(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin