6.Bölüm

4.4K 317 20
                                    

Bıçağı saplarken kapattığım gözlerimi saniyeler sonra açtığımda bıçağın hedef aldığım sırtına değil karnına saplandığını gördüm. Gözleri açık acıyla dişlerini sıkıyor öfkeyle bir yarasına bir de bana bakıyordu.

Hangi ara varlığımı hissedip dönmüştü? Asker olduğu için mi öyleydi yoksa hiç uyumamış mıydı? Ona zarar verdim diye benim yapamadığımı yapıp o mu beni öldürecekti?

"Sen ne yaptın Bisera?" dişleri arasından konuştu. Acı çektiği belli oluyordu.

"Sen ölmeliydin." dedim soğuk kanlılıkla. Ben onu öldürmek istemiştim, yaralayıp acı çektirmek değil.

Boşluğumdan faydalanıp elimden tuttu ve elimi kanayan yarasına koydu. "O bıçağı çıkar!" diye emir verdi. Hayır! Onu kurtarmayacaktım. Kanının sıcaklığını parmaklarımdan hissederken kendimi geri çektim.

"Burada tek başına gebereceksin!" dedikten sonra hiç düşünmeden odadan çıktım. Gecenin körü olduğu için herkes uyumuş ya da sızıp kalmıştı. Elimi kolumu sallayarak buradan çıkmak istesem de iki tane silahlı nöbetçinin kapıda durduğunu biliyordum.

Hızlı adımlarımı Matija'nın odasına yönelttim. Beni bu cehenneme o getirmişti, onun yüzünden ben yanmıştım. Beni bu cehennemin ateşinden o çıkaracaktı.

Dürtmelerim sonucu uyanmayınca masanın üzerindeki bardağı alıp suyu yüzüne boşalttım. "Marko seni..." diye fısıldadı ancak gözlerini açıp beni gördüğünde aniden başını yastıktan kaldırdı. Beni beklemediği aşikardı.

"Emina... Sen nasıl buraya geldin? Nasıl çıktın oradan?"

"Beni hemen buradan götür!"

"Sen ne diyorsun? Hangi cesaretle odadan çıktın. Hemen geri dön."

Sinirle ince tişörtü üzerinden yakasını kavradım. Dişlerim arasından "O adamdan kurtulmak için tek şansım var. Beni bu cehenneme sen attın şimdi de kurtarmak zorundasın. Bana söz vermiştin!" dedim.

"Kahretsin Emina! Bu sefer yaşatmaz beni, anlıyor musun? Hadi yukarı çıkarayım seni..." dedikten sonra elime uzandı. Elimi hızla çekip yüzüne tokatlar savurdum. Beni durdurmaya çalışırken parmaklarıma yapışıp kalan pisliğin kanlarını fark etti.

"Sen ne yaptın?"

"Öldürdüm onu."

"Ne yaptım dedin?"

"Öldü duydun mu, öldü. Şimdi nöbetçileri atlatmam için bana yardım et, bari bu kadarını yap! Gerisini ben hallederim."

Henüz ölmemişti, eğer birisi onu bulmazsa kan kaybından geberirdi. Matija'ya onun öldüğünü inandırırsam beni tekrar o odaya çıkarmazdı. Yüzünde öylesine şaşırmış ve telaşlı bir ifade vardı ki ağzını açıp konuşamıyordu bile. Kanlı elimden çekiştirip beni odasından çıkardı. Merdivenlere yöneldiğinde kendimi çekmeye çalıştım. Ama güçlüydü. Peşinden sürüklenip geldiğim cehennemime geri dönmüştüm.

O pislik inlemeye devam ediyordu. Matija sinirle beni yere fırlattı. "Sakın oradan kalkayım deme!" diye tehdit savurdu parmağını sallayarak. Beni onlardan korumaya çalışan Matija'ya ne olmuştu? Komutanının canına kastettiğim için mi böylesine kinlenmişti?

Gözleri kapanmak üzere olan adamın yanına çömeldi. Komutan ona bir şeyler anlattı. Ardından iki kapaklı demir dolabı açıp bir şeyler aradı. Sonunda bulmuş olacak ki kapakları kapatıp odadan çıktı. Üç kere çevrilen kilitten aldığı şeyin anahtar olduğunu anlamıştım.

Çektiği acıya rağmen benim kaçmamamı düşünüyordu. Onu öldürmek istediğim için beni cezalandıracak, belki tekrar tecavüz edip sonra da öldürecekti. Bilmiyordum. Başıma nelerin geleceğini bilmiyordum.

KALBİN ESİRİ(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin