8.Bölüm

5K 304 40
                                    

Bana o lafları ettikten sonra çok fazla sinirlenip kendimi banyoya kapatmıştım. Üşümek onun o kahrolası sıfatını görmekten daha iyi bir seçenekti benim için.

Ancak bir süre sonra titrediğimi hissettim ve odaya gitmeye karar verdim. Matija da benimle aynı anda odanın kilitli kapısını açıp içeriye girdi. Bana başını çevirmeden komutanına selamını verdi.

Her ikisini de ardımda bırakıp pencere kenarına geçtim. Hava kararmıştı. Karanlık gökyüzüne bakıyor derin nefesler çekiyordum.

"Srebrenitsa'nın güneyindeki kasabada arama yapıldı mı? Durum nedir?"

Komutanın sorusunu duyunca kulaklarımı açıp onları dinlemeye koyuldum.

"Evet komutanım. 14 yaşından büyük tüm erkekler alındı. Farklı kamplara dağıttık hepsini. Ayrıca tüm silahlar toplandı."

"Kadın ve çocuklar?"

"Onlar için yüzbaşını bekliyoruz, komutanım. Bildiğiniz gibi bugün son izin günü. Yarın sabah burada olacak."

"Evet. Biliyorum. O yüzden biz bu gece Belgrad'a geçiyoruz. İstirahatımı evimde yapacağım."

O evine gidecekse ben ne olacaktım? Bana yapacağını yapmıştı ne de olsa, herhangi bir esir kampına bırakacaktı büyük ihtimalle. Diğerini düşünmek istemesem de geliyordu aklıma. Ya beni fuhuş işlerin döndüğü bir otele bırakırsa? Her gece bir başka adamın dokunduğu...

"Ben ne yapacağım?"

Sorum kendimden bağımsız dökülmüştü dudaklarım arasından.

"Sen... Benimle geleceksin."

Ağzımı açıp cevaplamaya kalmadan Matija'ya dönüp "Gece 12'de nöbeti sen al. Şimdi gidebilirsin." dedi.

Matija aldığı emri onaylayıp odayı terk etti. Ben de masanın üzerine oturdum. Belki de ilk kez onunla konuşmak istiyor ilk kez ona bu kadar uzun bakıyordum.

"Beni neden Belgrad'a götürüyorsun? Benimle işin bitmedi mi?"

"Neymiş seninle işim?"

"Tecavüz!" dediğimde bakışlarını benden kaçırdı. Pişman mıydı, değil miydi? Onu anlamak çok zordu.

"Seninle işim bitmedi." dediğinde tekrar bana dönmüştü.

"Yani bana daha birçok kez teca..."

"Çeneni kapat artık. Bir daha o kelimeyi kullanırsan seni fena yapacağım."

"Eğer yaptığın şeyi duymaktan rahatsız oluyorsan, yapmayacaksın!"

Yarasına tezat atik hareketle oturduğum masanın önünde buldum onu. Elini kaldırıp sertçe çenemi kavradı. Dişleri arasından "O dilin fazla uzun." dedi. Ardından çenemi daha sıkı kavrarken acıyla kasıldım.

"Bırak!"

"Ses tonuna ve sözlerine dikkat etmezsen..." diyerek tehditle başladığı cümleyi "... gerçekten canını yakmaktan kaçınmam." olarak tamamladı.

Uysal bir şekilde başımla onayladım. "İşte böyle..." diyip çenemdeki elini saçlarıma çıkardı. Ses çıkarmadığımı anlayınca bana iyice sokuldu ve başımı omzuna yaslayarak bedenime sarıldı.

Birkaç saniyelik afallamadan sonra başımı kaldırdım ve bilerek yarasına bastırıp itekledim. Acıyla inleyip gözlerini yumdu.

Bana yaşattıklarının yanında çektiği acı hiçbir şeydi!

***

Gece yarısı tüm askerler sarhoş olduğunda nöbet tutan Matija'nın yardımıyla binadan çıkmıştık. Tabi bunun öncesinde ellerimi belimin arkasından ve ayaklarımı da koşamayacağım şekilde bağladılar. Matija debelenmelerim arasında beni bağlarken o bedeni leş yığını olan komutan arkama geçip ağzımı kapatmıştı. Odadan çıkarken de  bir bant yapıştırmayı tercih etmişti.

KALBİN ESİRİ(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin