3. Bölüm

592 21 4
                                    

Batu'nun elindeki yara izini fark etriğimde ona bakakaldım. Batu da bir şey olduğunu anlamış gibi bana baktı. Hemen elimi çektim ve sınıftan dışarı çıktım. Telefonumu çıkarıp Açelyayayı aradım. Telefon çaldı, çaldı ve sonunda açıldı.
-Alo
-Açelya beni dinle. Dün akşam eve giren kişiyi buldum galiba.
-Ne!
Adamın elinde bir yara izinin olduğunu görmüştüm. Bu gün bizim sınıfa Batu diye bir çocuk geldi ve çocuğun elinde de aynı yara izi vardı.
-Tamam Delfin ama herkeste yara izi olabilir.
-Evet biliyorum ama bu aynısı. Yani bir yara izinin bu kadar benzemesi biraz garip değil mi?
-Hemen bu kadar emin olma. Çocuğu biraz tanımaya çalış. Eğer garip bir durum görürsen beni ara.
-Tamam
Dedim ve telefonu kapattım. Arkamı döndüğümde Batuyu bulmayı düşünmüyordum. Bu yüzden telefonum yere düştü. Almak için eğilirken Batu da eğildi. O an yüzlerimiz birbirine o kadar yakındıki telaşlandım ve telefonumu alıp hemen geri çekildim. "İyi misin Delfin? Kötü görünüyorsun. İstiyorsan biraz konuşabiliriz. Hem biraz garip bir tanışma olsa da ilk tanıştığım kişi sensin." "Şey... aslında bu bana iyi gelebilir." dedim. Bir şekilde bir şeyler öğrenmeliydim ve bu benim için bir fırsattı. Acaba o benim kim olduğumu biliyor muydu? Ama bilseydi bu kadar yakın olmazdı bana karşı. Değil mi ? Okulun kafeteryasına indik ve boş bir masaya geçtik.
-Çok konuşmayı sevmiyorsun sanırım.
-Evet çok sevmem konuşmayı. Sen biraz kendinden bahsetsene.
-Ailemle Antalyadan yeni taşındık. Okul için. Babam mimar. Annem ise çalışmıyor. Bir kardeşim var. Adı Eray. Çok okumaya istekli değil kendisi. Babam zorla ikna etti onu. O da bizim okulda okuyo. 1. Sınıfta. İstersen tanıştırırım seni.
-Olur. Olabilir. Bilmiyorum. Tanıştır istersen.
-Şey. Bu akşam biraz beninle takılmak ister misin? Yani kendimi çok yalnız hissediyorum da. Belki sen buraya alışmama biraz yardım edebilirsin.  Hem sen bana İstanbul'u gezdirirsin ben de sana yemek ısmarlarım.
Bu da neydi şimdi. Önce benimle konuşmak istediğini söyledi, şimdi de akşam takılmak istediğini söylüyor. Çok kararsız kalmıştım. Belki de şu an Açelya'nın evine girip,beni bayıltan adamla konuşuyordum ve beni bu akşam yemeğe çağırıyordu. " Bilmem ki" dedim soğuk bir sesle. "Pekala. O zaman gelmek istersen beni ara." dedi ve telefonumu masadan alıp kendi telefon numarasını kaydetti. "Benim gitmem lazım. Görüşürüz." O giderken arkasından  bir süre baktım ve Açelyayı aradım.
-Açelya, çocukla ilgili birkaç şey öğrendim. Bu akşam beni yemeğe davet etti. Neden bilmiyorum. Sence gitmelimiyim.
-Seni yemeğe mi davet etti? Bu biraz garip. Belkide sana aşık olmuş sıradan bir çocuktur. Yakışıklı mı bari?
-Açelya saçmalama. Bana iyi davranıyor diye o akşamki adam olmiyacağına nasıl inanabilirsin.
-Bence bu akşam git. Belki ağzından bir şeyler kaçırır. Hem kim bilir. Belkide sıradan bir çocuktur ve birlikte sevgili olursunuz.
- Açelya saçmalama. Ama pekala bu akşam onunla yemeğe gideceğim.
Dedim ve telefonu kapattım. Ben de oturduğum yerden kalktım ve derse girdim.
Derste hiçbir şey anlamamıştım. Aklım Batu'da kalmıştı. Ders bittiğinde eve gittim ve hemen kıyafet seçmeye başladım. Birkaç denemeden sonra ne giyeceğimi bulmuştum. 
Beyaz deriden yapılmış bir mini etek, üstüne ise uzun kollu, boğazlı bir kazan giyindim. Ayakkabı olarak dizimin üztünde olan siyah çizmelerimi giyindim ve kolyelerimi taktım. Artık hazırdım. Telefonumdan Batu'nun numarasının aradım. Batu anında açtı. "Gelmeye mi karar verdiniz Delfin hanım." "Evet Batu bey. Hatta hazır olduğumu bile söyleyebilirim." "O zaman bende hazır olduğumu söyleyebilirim. Sizin geleceğinizi tahmin etmiştim. Altıncı hissim çok kuvvetlidir de. İsterseniz bana konum atın gelip sizi alıyım." Şok olmuştum. Aynı zamanda da daha tam olarak tanımadığım bir adama evimin konumunu atmak biraz tehlikeliydi. Ama eğer bu adamla ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsam bunu yapmalıydım. "Pekala size ben konum atıyorum."
Konumu attıktan birkaç dakika sonra Batu gelmiş ve beni çok lüks bir arabayla almıştı. Şu an inanılmaz güzel bir hotel restoranındaydım. Etrafımdaki insanların giyindiklerini gördüğümde benim giyidiklerim kesinlikle çok sade duruyordu. Batu, beni aldığından beri hiç konuşmamıştı. Sonunda dayanamadım ve konuşmaya başladım. "Hiç sevgilin oldu mu?" Batu bana şaşkın bir şekilde bakmıştı. İtiraf etmek gerekirse ben bile şaşırmıştım bu soruyu sorduğuma. Batu güldü. "Evet bir keresinde olmuştu ama 1 ay çıktık sadece. Onun dışında hiç sevgilim olmadı. Senin ?" "Açıkçası benim de hiç sevgilim olmadı. Ben  gerçek aşkı arayanlardanım." Güldü. "Emin ol bu zamanlarda gerçek aşkı bulmak çok zor. Ailenden bahsetsene biraz." Ailemden bahsetmeyi çok sevmezdim çünkü konu hep babama gelirdi. Babasından tecavüze uğramış bir kızın, babasından bahsetmesi biraz garip oluyordu doğrusu. Ama nedense Batuya karşı bir yakınlık hissetmiştim. " Benim annem ve babam ayrı. Ben annem ve kardeşimle kalıyorum. Kardeşim lise sonda. Annem ise pisikiyatrist." "Peki babanla görüşüyor musun?" "Şey... aslında hayır. Onu 6 yaşımdan beri görmedim." "Neden? Yani hiç mi sevmiyorsun babanı? Annenle çok mu kötü ayrıldılar?" "Şey Batu aslında... onla görüşmek benim için çoj zor. Yani bunu çok kişiye söylemiyorum ama... Benim babam bir canavar." "Nasıl yani?" "Ben... ben bunu söylemek istemiyorum." "Yoksa..." Batu ne olduğunu anlamıştı. Başımı onaylarcasına salladım.
O an Batu ağzındaki yemeği tükürdü ve acaip bir şekilde öksürmeye başladı. Kalkıp ona su verdim. Neden bu kadar şaşırdıki. Ülkemizde en az 10 çocuktan 2 si tecavüze uğruyordu. Bu gerçekten üzücüydü ama böyle bir tepki vermesini beklemiyordum. Ayrıca neden bunları ona anlatıyordumki. Batu kendine geldiğinde bana acıyan gözlerle baktı. İşte bu yüzden yaşadıklarımı kimseye anlatmıyordum. Bana acıyorlardı. Ama ben bu olanları atlatmıştım.
Sanki o an ruhum içinde biriktirdiği tüm anıları kustu ve birden o günler aklıma geldi. Kendimden iğrendim, babamdan iğrendim, insanlardan iğrendim. Bir ağlama isteği içimi kapladı. Ruhum pisikolojik olarak gene bir cinayete kurban gitmişti.
Göz yaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım. Batu ne olduğunu anladı ve bana sıkıca sarıldı. "Seni üzmek istememiştim. Gel hadi yüzünü yıkayalım." Şu an kimin kollarında olmam umrumda değildi. Belkide o akşam beni bayıltan kişinin kollarında ağlıyordum ama gerçekten sitem edecek gücüm yoktu. Göz yaşlarım Batu'nun gönleğini ıslatıyordu ama Batu bunu umursamıyordu.
Benim çocukluğum 6 yaşımdayken ölmuştü. Ama hala bazı geceler çocukluğumun  ruhu, bedenimde geziyor, beni huzursuz ediyordu. Annemin dışarı çıktığında babamın bana uyguladığı girişimler. Ve eğer bunları birine söylersem beni öldüreceği düşüncesi bir çocuk için fazlaydı.
Bunları düşündükçe daha çok ağladım. Ağlamaktan yürüyemiyordum. Batu da beni bırkamıyordu zaten. Restorandaki herkes bize bakıyordu ama umrumda değidi.
Birkaç dakika sonra kendime geldim. Batu, yüzünü bana yaklaştırdı ve yanağımdaki ıslaklığı sildi. "Özür dilerim." dedi sessizce. "Bir daha bu konudan bahsetmeyeceğim. Birkaç dakika o baktıktan sonra ağlamaktan kızarmış gözlerime bakmak için tuvalete gittim. Gözlerim o kadar kötü görünmüyordu. Peki ya ruhum?
Yanağımdaki göz yaşlarını silerken sanki ruhumdaki üzüntülerde toz olup uçuyordu. Ayna da kendime baktım. Mavi gözlerim, koyu bir renk almıştı ağlamaktan. Tenim solmuştu. Kazağımın üsrüne de birkaç damla göz yaşı bulaşmıştı.
Aynaya son bir kez baktım ve tuvaletten çıktım. Batu masada sessizce oturuyordu. Beni görünce "Hadi gel seni bir yere götüreceğim." "Nereye?" "Sadece bekle ve gör." Ben daha ne olduğunu anlamadan Batu benim elimi tutup çoktan sürüklemeye başlamıştı.
Birkaç dakika sonra beni bir deniz kenarına getirmişti. Batu arabadan indi ve benim kapımı açtı. Bende yavaş hareketlerle arabadan indim. Deniz, gerçekten çok güzel gözüküyordu.
"Kötü anılarım aklıma geldiğinde hep buraya gelip denizi izlerim. Beni rahatlatır. Şimdi senden yapmanı istediğim şuradaki banka otur ve zihnini sadece olumlu şeylere odaklandır. Emin ol daha iyi hissedeceksin." Batu'nun dediğini yaptım ve bana gösterdiği banka oturdum. O da benim yanıma oturdu. Nasıl oldu bilmiyorum ama gerçekten işe yaramıştı. Kendimi kuşlar kadar hafif ve özgür hissediyordum. Batu bunu anlamış olacakki "Ben sana demiştim." diyerek göz kırptı. Bu çocuk kendini bir şekilde sevdiriyordu. O an onun dün akşamki adam olabileceği kanısı uçtu,  gitti. Açelya'nın dediği gibi, herkeste yara izi olabilirdi. O sırada telefonum çaldı. Tüm düşünceler yok oldu. Tanımadığım bir numara beni arıyordu. Telefonu açtım.
-Alo
-Batu'nun yanından hemen uzaklaş.
-Siz kimsiniz.
-Kim olduğumu sorgulama. Sadece dediğimi yap. Yoksa çok pişman olursun.
-Alo!Alo!
Telefon kapanmıştı ve konuştuğum kişinin kim olduğunu bilmiyordum. Sesi çok kalın ve erkeksiydi. Gizemli bir havası vardı.
Neden Batu'dan uzak durmamı söylüyorduki ? "Bir problem mi var?" "Şey... yok. Annemler eve çağırıyor beni. Rica etsem eve götürür müsün ?" "Delfin iyi görünmüyorsun." "Bir şeyim yok. Merak etme. Sadece eve gitmek istiyorum."

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin