"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; ya insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." L.N. TOLSTOY
28 Şubat 2017
Uçağım 17:20'de Atatürk Havalimanı'ndan kalkacaktı. Geceyi havaalanına yakın bir pansiyonda kalarak geçirdim. Saat on ikiye gelirken pansiyondan çıktım, benim için çağrılan taksi ile kısa sürede havaalanına ulaştım. Her yer o kadar kalabalıktı ki... Kocaman valizim ve 1.55 cm boyumla bütün bu kalabalığın beni yutacağını düşünüyordum.
İlk güvenlik kontrolünden geçtikten sonra check-in saatini beklemek için oturacak bir yer aradım. Öyle şanslıyım ki böyle güzel bir güne grip olarak girmiştim. Evimden ayrılmadan önce doktora gidip ilaç almama rağmen hâlâ geçmemiş, en kötüsü de sürekli öksürüyordum. Aldığım spreyi boğazıma sıktıkça biraz azalan öksürüğüm, çok geçmeden kendini tekrarlıyordu. Yaşlı bir teyzenin yanına oturduğumda, etrafımda valiziyle dolanan insanları izlemeye başladım. Hepimiz günün sonunda dünyanın farklı yerlerine dağılacaktık, bir torbadan sıçrayan bilyelerin evin içine dağılması gibi..
Türkiye'de okumakta olduğum üniversitenin değişim programı kapsamında Güney Kore'deki bazı üniversiteler ile anlaşması vardı. Program kapsamında her yıl başvurular arasından seçilen öğrenciler bir ya da iki dönem yurt dışındaki anlaşmalı üniversitelerde eğitim hakkı kazanıyordu.
Başvuruyu yaparken bütün tercihlerim Güney Kore'deki üniversiteler olmuştu. Seçileceğimden emin değildim. Bu yüzden sonuçlar açıklandığında listedeki adıma bakarak duyduğum sevinci dün gibi hatırlıyorum. Ailemi en çok endişelendiren çıkacak harcamalardı. Program kapsamında bir miktar maddi destek sağlansa da, bu çok azdı. Kore'deki üniversiteden gelen davet mektubunda yurt ve yemek bursu kazandığımı okuyunca sürecin maddi yükünü azaltacağı için çok sevinmiştim.
Saatlerdir bekleyişimin sonunda, check-in yapmak için Asiana Airlines'in gişesine doğru ilerlediğimde, insanlar akıllılık yapıp daha önceden sıraya girmişlerdi. Sıradaki Korelileri görünce, yüzlerine dikkatle bakmaya başladım. Onlar kendi ülkelerine dönmenin sevincini ya da bu ülkeden ayrılmanın burukluğunu yaşarken, ben yeni bir dünya görmenin heyecanını yaşıyordum. Halsiz hissettiğim için ara sıra büyük valizime yaslanıp güç alıyordum. Bir süre sonra sıra bana geldi. Görevli kadın işlemleri hallederken, "Sinem hanım, ekonomi sınıfındaki tüm koltuklarımız doldu. Sizi business class koltuklara almak zorundayım. Yaşanan aksaklık için özür dilerim" dedi.
Şaşırdım. İnsan bunun için özür diler mi hiç? Ekonomi bileti bile zor almıştım, ilk yurt dışı yolculuğumun business class'ta olacak olması beni çok mutlu etmişti. Daha önce business class'ta yolculuk yapmamış olsam da internette bilet fiyatlarını araştırırken, ekonomi biletin iki katından fazla olan fiyatından dolayı bir hayli konforlu olacağını umuyordum. Check-in'den sonra Kore'deki üniversitenin benim için görevlendirdiği arkadaşıma haber verdim.
Gideceğim üniversite değişim öğrencisi olarak Güney Kore'ye gelen her uluslararası öğrenci için aynı üniversitede okuyan bir öğrenciyi "buddy" olarak belirlemişti. Üniversitenin dış ilişkiler birimi koordinatörü süreç hakkında bizi maille bilgilendirirken bundan bahsetmişti.Benim için adının Taemin olduğunu öğrendiğim bir genç görevlendirilmişti. Gönderdiği mailde Kore'de bana yardımcı olacağını söylemişti.
25 Ocak'tan sonra onunla konuşmadan geçirdiğim tek bir gün olmadı. İlk mailinden sonra birbirimizin iletişim bilgilerini almıştık. Bu süreçte yaptığım vize başvurusu sonuçlanmış, öğrenci vizesi almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kore'de İlkbahar I KİTAP OLDU
RomanceBu kitabı yazmaya karar vermeden önce Güney Kore'de bir bahar geçirdim. Kore'de ilkbaharın renkli festivallerine, etrafını bahar çiçeklerinin sardığı geleneksel tapınaklara gittim. Incheon, Seul, Daegu, Busan arasında trenlere bindim... Busan'da...