Oryantasyon bittiğinde bana yastık almak için bahsettiği büyük markete gitmeye karar verdik. Kampüsün dışından otobüse bindiğimizde, henüz otobüs kartım olmadığı için benim yerime kendi otobüs kartını kullandı Taemin.
Otobüsten indiğimizde "İşte sana bahsettiğim market, Home Plus" dedi heyecanla. Karşımızdaki kocaman markete bakarken yavaş adımlarla marketin içine girmek üzere ilerledik.
Market çok büyüktü, ihtiyacım olan her şeyi alabilirdim. Ev eşyalarının bulunduğu bölümden fuşya rengi, üzerinde çiçek desenleri bulunan tek kişilik bir yastık aldım. Alt kata indiğimizde gözlerim üzerinde Korece karakterlerin yazdığı ürünlere dalıyordu. Yiyecek paketlerinin üzerinde Korece karakterler öyle şirin görünüyordu ki... Yakından hiç görmediğim deniz ürünlerini paketler içinde gördükçe, Türkiye'de tanıştığım bir Koreli arkadaşımın sözünü hatırladım.
"Koreliler, denizden çıkan her şeyi yer!"
Bunu şakayla karışık söylemişti. Fakat markette gezerken doğruluğuna şahit oluyordum. Marketin bir alanı boydan boya ramyeonla doluydu. Taemin'in yardımıyla yurtta karnım acıktığı zaman yiyebilmek için rengarenk paketleriyle çok şirin görünen çeşit çeşit ramyeonların olduğu raflardan dörtlü, beşli birçok ramyeonseçtim. Daha sonra yurtta gerekli olabilecek eşyalarımı da aldım. Terlik, ıslak mendil, çikolatalar, ramyeon, bisküvilerle alışveriş arabamıza birçok şey doldurmuştum. Son olarak bir de erişteyi kolayca yiyebilmek için çatal aldım. Yemek çubuklarına alışmam zaman alacak gibi görünüyordu.
Üç saat boyunca markette kalmış, marketin altını üstüne getirmiştik adeta. Otobüse binip yurda geldiğimizde yeni yastığıma başımı koyup güzelce uyudum. Taemin'in getirdiği yastık da yatağımda küçük bir ayıcık gibi duruyor, ona sarılıyordum.
Uyandığımda Taemin'den bir mesajım vardı. Bugün dersler başlıyordu. Onu aradım ve üzerimi giyindim. Yurda geldiğini söylediğinde yurdun önüne çıktım. Taemin beni trende karşıladığı gün üzerinde olan spor ceketini giymiş, sırt çantasını tek koluyla tutmuş beni bekliyordu. Yanına gittiğimde "Günaydın" dedi İngilizce, gülümseyerek. Bir süre ayaküstü konuştuktan sonra yurdun marketine indik birlikte. Kahvaltı yapmadığımdan açlığımı yatıştırması umuduyla süt almak istemiştim. Ben reyonlardan sütümü seçerken Taemin birkaç adım ötede "Şinem bak ne buldum" diye hem gülümsüyor, hem de elinde tuttuğu paketi sallıyordu.
Yanına yaklaşıp "Bu ne?" diye sordum.
"Haşlanmış yumurta" dedi gülümseyerek. Paketin dışında iki tane yumurta fotoğrafı vardı. Ona her sabah kahvaltıda haşlanmış yumurta yediğimi söylemiştim; fakat soğuk ve kaç gündür bu paketin içinde kaldığını bilmediğimi yumurtayı yiyebileceğimi düşünmüyordum.
"Ama bu soğuktur."
"Fırın var, ısıtırız" dedi ve kasanın diğer tarafında bulunan fırına yöneldi. Marketten aldığımız yiyecekleri ücretsiz olarak fırında ısıtabileceğimizi öğrendim. Fakat bu yumurta nasıl ısıtılırdı ki? Taemin haşlanmış yumurta paketini fırına koydu. Ben de o esnada sütümü satın aldım. Marketten çıktığımızda Taemin hâlâ elinde haşlanmış yumurta paketini tutuyordu. Koridordaki koltuklara oturduğumuzda yumurtanın paketini açtı. İçinde biraz sıvı da bulunan pakette iki haşlanmış yumurta vardı. Paketteki yumurtaya dokunduğumda hâlâ soğuk olduğunu anladım. Bu yüzden bu yumurtayı yiyemeyeceğimi söyledim.
"Üzgünüm" dedi elinde tuttuğu paketi önümüzdeki alçak masanın üzerine koyarken.
"Ne için?" dedim.
"Haşlanmış yumurta yiyemediğin için."
Gerçekten haşlanmış yumurta yiyemediğim için mi üzgündü bu karşımdaki minik gözleriyle bana sevimli sevimli bakan çocuk?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kore'de İlkbahar I KİTAP OLDU
RomanceBu kitabı yazmaya karar vermeden önce Güney Kore'de bir bahar geçirdim. Kore'de ilkbaharın renkli festivallerine, etrafını bahar çiçeklerinin sardığı geleneksel tapınaklara gittim. Incheon, Seul, Daegu, Busan arasında trenlere bindim... Busan'da...