7

1.8K 220 673
                                    

Uyanmanın zor olduğu bir sabaha daha gözlerimi açarken uykudan tat alamadığımı hissediyordum. Telefonumun alarmı her çaldığında yarı açılan gözlerimle alarmı kapatmıştım, uyandığımda saat dokuzda başlayacak derse sadece yirmi dakika kalmıştı. Uyku sersemliği ile Lorne'nin dersi olduğunu idrak eder etmez yataktan fırlayıp üzerimi değiştirdim. Girdiğim ilk dersinde o kadının üzerimde farklı bir etkisi oluşmuştu. Son derste TED Talks'tan izlememiz gereken bir videodan bahsetmiş, bu video hakkındaki düşüncelerimizi içeren bir yazı kaleme almamızı istemişti. Bunu ders için oluşturmuş olduğu siteye yüklememiz gerekiyordu. Fakat bu siteye bir türlü giremediğimden ödevin yükleme saati geçince, hocaya siteye giriş yapamadığımı bildirip ödevimi mail ile yollamıştım.

 Bir ders haftanın iki günü işleniyordu. Böylece mola saati olmuyor, bir buçuk saatlik sürenin sonunda ders bitiyordu. O yüzden geç kalırsam arada girerim diye bir lüksüm yoktu.

Neyse ki kısa sürede hazırlanıp ders başlamadan sınıfa geldim. Sınıf bir hayli kalabalıktı. Bu sınıfta sadece üç değişim öğrencisi yani yabancı öğrenci bulunuyordu. Diğer öğrenciler Koreliydi. Gözüme kestirdiğim boş sıraya oturduğumda saçlarımı alelade topladığım için telefonumun kamerasından saçlarımı kontrol ettim.

Bir süre sonra elinde tuttuğu kabarık bir dosya ile profesör sınıfa girdi. Bu profesör İskoçyalıydı. Koreli bir kocası bulunduğunu, iki de oğlu olduğunu ilk dersinde anlattığı hayat hikayesinden hatırlıyordum. Gri, kısa ve yukarı doğru şekillendirilmiş saçları bir hayli bakımlı duruyordu.

Dünyanın farklı yerlerinden gelen insanlarla tanışmakla kalmayıp Koreli, İskoçyalı gibi yabancı hocalardan da ders alıyordum. Bu sayede farklı kültürlerin bir deneyimini yaşamak, zorlukları bulunsa da hayatımın bana verdiği büyük şanstı.

Ders başladığında profesör bir süre ödevlerden bahsetti. Konuşarak sınıfın içinde ilerlerken birden yanıma geldi.O an ödevimi geç yolladığım ve siteye yüklemediğim için küçük bir çocuk gibi azarlanacak olduğumun hissine kapıldım, endişelendim. Fakat birkaç saniye sonra, bana gülümseyen suratı içimi biraz rahatlattı.

 "Sinem, ödevini aldım" dedi gülümseyerek. Sanırım bu ülkede adımı en doğru telaffuz eden bu kadındı.

"Ben söylediğiniz siteye giriş yapamadığım için yükleyemedim. O yüzden geç kaldı. Bunun için özür dilerim."

"Önemli olan senin bana bunu bildirmen ve sen de bunu yaptın. Üzgün hissetme." Eliyle omzumu okşayarak söylediği bu sözler için öyle sevindim ki.

"Ben sana yardım edebilirim. Yani siteye giriş yapman için."

İlk dikkatimi çeken gencin gözlükleri oldu. Yuvarlak çerçeveli gözlükleri onun çekik gözlerine bir hayli yakışmıştı. Profesörün söylediklerine kulak vermiş olmalıydı.

"Çok sevinirim" dedim.

Ders bittiğinde herkes sınıftan çıkıyordu fakat o bana öğretmek için yanımda kaldı. Derste yapacağımız bütün ödevleri bu siteye yükleyeceğimiz için bir hayli önemliydi. Telefonundan siteye giriş yapıp aşama aşama nereye ve nasıl yükleneceğini bana göstermeye başladı. Bitirdiğimizde teşekkür ettim.

Yerinden kalkıp kitaplarını toplamaya başladığında, "Ben senin adını bilmiyorum" dedi. Profesörün söylediklerine dikkat kesilmiş olmasına ve profesör adımla seslenmiş olmasına rağmen adımı bilmediğini söylüyordu. Fakat bir yabancı isim olduğu için bunu zihninde tutamamış olmasının normal olduğunu düşündüm. "Sinem benim adım" dedim ve ceketimi giymek için elime aldım.

 "Ben de Daeho, telefon numaranı alabilir miyim? Bu derse beraber giriyoruz birbirimize yardım edebiliriz" dedi. Kore'ye ait bir telefon hattı almamıştım. Wi-Fi kampüs içinde ve yurtta bulunduğu için ailemle ve diğer arkadaşlarımla Whatsapp gibi uygulamalarla kolayca iletişime geçebiliyordum.

Kore'de İlkbahar I KİTAP OLDUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin