Kapı gürültüyle açılırken, Jimin ile Myung Hae'nin sesi dolmuştu odaya.
"Seninle hiç bir yere gitmiyorum!" Jimin huysuz huysuz konuşurken, Myung Hae ellerini göğsünde birleştirmiş ayağını yere vuruyordu.
"Tanrı aşkına, seninle mi uğraşayım yoksa kumarhaneyi mi keşfedeyim Hae, git başımdan.""Biraz daha bağırırsan o sesinin bir daha yükselmeyeceğinden emin olurum Park Jimin."
Silahını temizleyen Serie buz gibi bir sesle söylediğinde, Jimin sustu. Mecburen sustu. Huysuz Serie'nin tehditlerinin boşa çıkmayacağını iyi bilirdi."Ben de kumarhaneye gitmek istiyorum." Myung Hae, annesine şikayet edercesine Jimin'i Serie'ye söylerken, koltukta oturmuş müzik dinleyen Jangmi tek kulaklığını çıkarıp ayaktakine bakmıştı.
"E git tutan mı var?"
"Ama benim onunla gitmemi istemiyor." Myung Hae bu sefer Jangmi'ye şikayetlenirken Serie silahını bırakıp Jimin'i süzdü."Neden gelmesini istemiyorsun?"
"Çünkü tek bir bakışıyla bir sürü adamı kendine çekiyor. Ben onunla mı uğraşayım orada bi de?"
"Tanrı aşkına ne sanıyorsun sen beni?"
Myung Hae hızla ona dönerken Jimin ofladı.
"Kolay lokma.""Hey, ne oluyor burada?" Hoseok salona girdiğinde Myung Hae bu sefer onun yanına geçmişti. Genç adamın koluna girdi ve küçük bir çocuk gibi baktı ona.
Aynı şikayetleri Hoseok'a da ilettiğinde Jangmi sıkıntıyla kalktı yerinden.
Başı ağrıyorken bir de bunlarla uğraşamazdı."Tamam o zaman ağlak Jimin gitmesin, sen Hoseok ile git."
Serie söylediğinde bu sefer Jimin itiraz etti.
"Tamam, ben götürürüm onu."
Ve Myung Hae zaferle gülümsedi.Diğer tarafta Jangmi her zamanki gibi terasında oturmuş şehrin manzarasına bakıyordu. Tabii buna ne kadar manzara denilebilirse.
25. Çember, fena değildi gerçi. Esas sorunu ilerlediklerinde yaşayacaklardı. O an durdu Jangmi.
Bunu neden yaşıyordu ki?
Zorunda mıydı?Bitirmesi oldukça kolaydı aslında. Her zaman yanında taşıdığı minik bıçaklarından biriyle bütün bunlara son verebilirdi.
"Ne yapıyorsun burada?"
Tabii, arkadaşları ve intikam yemini olmasaydı.
Kim Namjoon çoğu akşam olduğu gibi onun yanındaki yerini alırken Jangmi bundan da bunaldığını hissetmişti."Ellerin geçen gün yine titredi Jangmi."
Evet, bundan da bunalmıştı.
Genç adama döndü hışımla. Fakat bir şey diyemeden geri önüne baktı.
"İlacını içtin mi?"
"Git başımdan Namjoon."
Oysa genç adam iyi niyetliydi. Her zaman diğerlerini düşünür iyi olmaları için her şeyi yapardı."Ama sen gördüm, ellerin-"
"Namjoon kes şunu." Jangmi istemsizce yükseltti sesini. "İşin gücün yok, ellerime mi taktın şimdi de kafayı?"
Genç adam ifadesiz yüzüyle baktı sinirli olana. Ardından da onu pişman eden sözlerini sarf etti.
"Benim işim gücüm sizsiniz Jangmi. İlaçlarını içmeyi unutma."Küçük hapı kızın eline tutuşturup gitti, Jangmi'yi pişmanlığı ile bırakarak.
Öte yanda Serie, süs köpeği kavgalarını andırmayan Jimin & Myung Hae tartışmasını sonlandırıp talim yapmak için aşağı inmişti. Başının ağrıdığını hissetmek sinirlerine dokunurken, elini son teknolojiyle üretilmiş olan silahlardan birine attı.
Bunu operasyonlardan birinde araklamışlardı.
Yoongi ile birlikte.O ikisi silahlara sahiden ilgiliydi fakat pek anlaşamıyorlardı.
En azından Serie, ondan hiç hazzetmiyordu. Fakat ortağı oydu. Her nasılsa bir şekilde yan yana geliyorlardı."Güzel değil mi?"
Tıpkı şimdi olduğu gibi. Yoongi yanına yaklaşıp elini ağır silaha attığında, Serie gözlerini devirip geri çekildi.
"Talim yapmaya gelmişsin, beraber çalışalım."
"Birbirimize mi ateş edelim Yoongi ne saçmalıyorsun?"
"Yarışalım diyorum Serie." Genç adam alayla güldü. "Yarışalım."İşte şimdi kızın dikkatini çekmişti. Serie kaybetmeyi sevmezdi. Ve Min Yoongi'ye de asla kaybetmeyecekti.
~
Üç günün ardından, Jimin elinde tuttuğu planı nihayet masaya serebilmişti.
Soyacakları kumarhanenin planını.
"Sahiden labirent gibiydi." Myung Hae hülyalı bir sesle söyledi. Üç gündür Jimin ile birlikte kumarhaneye gidip inceliyorlardı ve üç günün sonunda, nihayet planı ele geçirmişlerdi. Ve Hoseok, o da gizli geçitleri, duvarları ve kapıları keşfedebilmek adına, ikilinin peşine takılmıştı.Sonunda plan masadaydı. Şimdi yapılacak tek şey, kumarhaneye girmek ve, bir ton para eşliğinde oradan çıkmaktı.
"Kapıda iki ayrı adam dikiliyor. Doğu ve batı güvenlik odalarında da ikişer adam var. İçerideki güvenlik odasında da iki adam. Ayrıca jeneratör, arka çıkıştan 200 metre ilerleyip sola döndüğünüzde karşınıza çıkıyor. Girmeden önce icabına bakarız."
"Ne alaka?" Jangmi sorduğunda Taehyung cevapladı.
"Elektriği kestiğimizde, devreye girmemesi için.""Plan çok basit." Namjoon her bir arkadaşının gözüne teker teker bakarken söyledi.
"Jungkook, Jimin. Siz ikiniz dışarıdasınız. Yoklukları fark edilmesin diye, güvenliklerin yerlerine geçmeleri için patrondan bir kaç adam yollamasını isteyeceğim.
Taehyung, Jangmi ve Myung Hae. Jungkook ve Jimin için önden gidip güvenlik odasını halledeceksiniz. Bütün kameraları devre dışı bıraktığınızda, operasyon başlayacak."
"Ben ve Jin kasaya ulaşacağız." Hoseok söyledi. O, içeri girdikleri an Jin'i alıp keşfettiği yollardan kasaya götürecekti."Biz de kasaya içeriden gireceğiz." Namjoon söyledi Yoongi ile Serie'ye bakarak.
"Elektriklerin kesik olduğu süre zarfı boyunca vaktimiz var. Jeneratörün devreye girmediğini öğrendikleri an çıkmak zorundayız."
"Biz işimiz bitince arabayı hazırlarız." Jungkook söylediğinde her biri onayladı.
"Sistemi hallettiğimiz an, Serielere destek olmaya da biz gideriz. Sonuçta böyle bir durumda, içerideki güvenlik direk kasaya gidecektir." Jangmi Myung Hae ve kendisini işaret etti.
"Biraz kanlı olacak."Her şey hazırdı. Ve anlattıkları kadar kolay olmasına ihtiyaçları vardı.
"Jin kapıyı olabildiğince sessiz kıracak, içeride karşılaşacağımız şifreyi de..."
"Biz kırarız." Taehyung ile Myung Hae birbirlerine bakarken Myung Hae söyledi.
"Taehyung bana oradan yardımcı olacaktır, ben yanınıza ulaştığım an şifreyi kırabiliriz. İkimizin iletişimde olması yeterli."
Bu sırada Taehyung sırıttı. "Jin hyung kapıyı kırarken, insanlara müzik ziyafeti çektireceğim."
"O zaman ben içeri girip Taehyung'a destek olmalıyım." Jimin konuştu. Zira güvenlik odasında görevli birinin olmadığı anlaşılırsa sorun çıkardı ve Jangmi ile Myung Hae, Taehyung'u orada bir başına bırakmak zorundaydı."İçeri silah sokmak için, bulduğum bir yol var. Çantaları da silahları da oradan sokabilirim. Serie ve Yoongi içeride benimle buluşur."
Hoseok konuştuğunda ikili onayladı. Yine yan yana gelmek durumundalardı. Fakat ikisi de dert etmedi. Bu operasyon mühimdi."Bütün bunların yanında..." Yoongi içkisinden bir yudum alıp konuştu. "26. Çemberin en zengin beş adamını araştırdım. Bu kumarhaneden alacağımız paranın yanı sıra, o adamlara da ziyarette bulunursak, bölgemize daha fazla para gönderebiliriz. Gümrükten sürekli geçmek zorunda kaldığımız için, son zamanlarda paramız azaldı."
"Hangi ara araştırdın?" Serie ona döndüğünde, Yoongi yine alaylı bir şekilde güldü.
"Senin bana atışta kaybettiğin günün sabahı beş adamı da dosyalamıştım."
Genç kız gözlerini devirip önüne dönerken, Yoongi sırıttı. Ardından da uzaklaşarak çekmecelerden birine koyduğu dosyaları aldı.
Kısa bir süre sonra beş ayrı dosyayı masaya atmıştı."Biraz manuel oldu, idare edin artık."
Dosyaları gruplar halinde incelediler."Anlaşılan 26. Çemberde epey bir işimiz olacak."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNDERCOVER
ActionDünya... Artık bildiğimiz dünya değil... İç içe geçmiş yüz halka... Gelişmiş teknolojiler, baskı altındaki bir halk... Ve kendi halkını korumak için savaşan on kişi... ((bu hikayede bts üyeleri bulunmaktadır)) [3 kişi tarafından yazılmaktadır]