Multimedya; Nefes Derin Soyhan
---
Yürüyorum boş caddede,
Hava karanlık
Kafam aydınlık.Ruhum sıkışık
Aklım karışık.Bir rüzgar esiyor, tüm saçlarım geriye savruluyor. Adımlarım hızlanıyor, bir şey arıyorum sanki. Caddeyi aydınlatan tek şey turuncu sokak lambaları. Gözlerim bir anlığına ışıklara takılıyor. O anda üzerime doğru eğiliyor ışıklar. Tiyatro sahnesine çıkan son oyuncu gibi hissettiriyor bu bana kendimi. Gözlerimi yumuyorum anın tadını çıkarmak istercesine.
Ağaçlar saygıyla eğiliyor önümde. Sonbaharın eseri turuncu yapraklar saçlarıma dökülüyor. Bir rüzgar daha esiyor sonra. Burnuma bulaşan bu kokuyla gözlerimi aralıyorum. Müptelası olduğum deniz kokusu... Ama nasıl? Gözlerim hızla etrafı tarıyor.
Denizin ortasında bir gemideyim şimdi. Bu sefer hava aydınlık, kafam karanlık. Güneş'in ışık hüzmeleri doğrudan gözlerime isabet ediyor. Derin bir nefes alıyorum. Denizin tuzlu kokusuyla dolduruyorum ciğerlerimi.
Sonra...
Sonra bir şey oluyor.
Her şey bulanıklaşıyor. Kalbim yerinden çıkacak gibi çarpmaya başlıyor. Sahi ne yapıyordum denizin ortasında? Düşüncelerim birbirine karışıyor. Birden kararan bulutlar güneşin önünü kapatıyor.
Sert bir fırtına çıkıyor. Saçlarım birbirine dolaşarak sağa sola savruluyor. Hava, düşüncelerim gibi kararıyor. Kalbim duruyor. Evet, sesi soluğu çıkmıyor. Bir boşluk fark ediyorum. Elimi hemen göğsümün üzerine atıyorum.
Kalbim...
Kalbim yok.
Koşuyorum. Henüz bulanıklaşmayan tek yere koşuyorum, geminin en ucuna. Elim hâlâ göğsümün üstündeyken ulaşıyorum koştuğum yere. Gözlerim denizde boğulmak üzere olan adama takılıyor.
"Kalbimi ver!" diye bağırıyorum adama. Duymuyor galiba. "Kalbimi ver!" Tekrardan sesleniyorum boğulan o adama. Lakin bu sefer sesim kısık çıkıyor. Hissediyorum, vücudumdaki bütün yaşamsal fonksiyonlar yavaş yavaş yok oluyor.
Çünkü kalbim o adamda.
"Derin." diye fısıldıyor boğuk bir sesle. Vücudum titremeye başladığında geriye doğru gitmeye başlıyorum. "Nefes!" Bu sefer bağırıyor.
"Kalbimi ver." diye mırıldanıyorum.
"Boğuluyorum. Acılarımda boğuluyorum, baksana." diyor suda çırpınmaya devam ederken. "Kalbini mi istiyorsun? O zaman tut elimi, kurtar beni acılarımdan, Nefes."
Elimi göğsüme bastırıyorum iyice. Onu acılarından çekip çıkarmak için uzatmıyorum elimi.
"Daha ne kadar susacaksın?" diye bağırıyor. "Ne zamana kadar takacaksın maskeni? Ne kadar daha saklayabileceksin gerçeği?"
Kadife sesi kulağımı okşayıp geçiyor.
"Susma! Konuş." diye fısıldıyor acıyla. "Parçala at maskeni! Açıkla tüm gerçeği."
O an elimi uzatıyorum ona doğru.
Fakat birden bire kararıyor her şey.Kolumdan çekildiğimde sıçrayarak yatakta doğruldum. Hızlı nefes alışverişlerimden dolayı inip kalkan göğüs kafesim kalbimi sıkıştırıyordu. Elimi göğsüme yaslayıp nefes alışverişlerimin düzene girmesini bekledim bir süre. Gördüğüm rüya tüm uzuvlarımı titretmeye yetmişti. Son bir aydır sürekli rüyalar görüyor, sıçrayarak uyanıyordum uykularımdan. Bilinçaltım o kadar karışık ve derindi ki... Gördüğüm rüyalar her şeyi allak bullak ediyorlardı. Bir bardak su görüş alanıma girdiğinde kaşlarımı çatıp, bakışlarımı yukarı kaldırdım. Gökay ve Bahar. Tebessüm etmeye çalışarak Gökay'ın elinden bardağı aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BARINAK MESELESİ
General FictionDaha ne kadar susacaksın? Ne zamana kadar takacaksın maskeni? Ne kadar daha saklayabileceksin gerçeği? Susma! Konuş, Parçala at maskeni, Açıkla tüm gerçeği. --- 2019 Hayvanlardan nefret edeyerek büyüyen , intikam aşkıyla kavrulan bir adam yürüyor so...