4.Bölüm - İÇİMİZDEKİ KALABALIK

2.2K 248 719
                                    

Multimedya; Ateş

3. Bölümü atlamayın. Bölüm sınırımız; 30 oy, 100 yorum

Keyifli okumalar ❤

---

Bakışlarım hızlıca yanlarından geçip gittiğimiz ağaçlardaydı. Yolculuğa çıktığımızdan beri üç saat geçmişti. Bu süre zarfında ne onun ağzından bir kelime çıkmıştı, ne de benim. Aslında konuşulacak çok şey vardı. Sorulacak yüzlerce soru vardı ancak bunlarla yüzleşmeye hazır mıydım bilmiyordum. Gerçi Ateş'in de sorularımı cevaplayacağından pek emin değildim.

Sanki ona sorduğum her soru cevapsız kalacakmış gibi hissediyordum. O istemediği sürece ondan hiçbir şey öğrenemezdim. Onun hakkında bir gazete köşesinde okuduğum birkaç satırdan başka ne biliyordum ki? Ve hakkında hiçbir şey bilmediğim bu adamla kimseye haber vermeden bu şehirden gidiyordum. Ortak noktamız sadece Asya'ydı. Titrek bir nefes bıraktığımda Ateş'in bakışlarının üzerime dikildiğini hissettim.

Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözlerini usulca açıp kapattı ve tekrardan yola döndü. Cebimden telefonumu çıkardım. Bahar ve Gökay'dan birkaç cevapsız aramam vardı. İstanbul'a vardığımızda onları arayıp haber vermeye karar verdim. Olanları onlara anlatamazdım elbette ki. O yüzden iş dolayısıyla gittiğimi söyleyecektim. Onlara yalan söylemek hoşuma gitmiyordu ancak geçmişimi anlatamazdım.

Psikoloğuma dahi çok zor açmıştım içimi. O da zaten beni hayal kırıklığına uğratmayı başarmıştı. Sahi nasıl ikna etmişti onu? Ne vaat ederek her şeyimi öğrenmişti? Dudaklarım merakla aralandığında kendime hakim oldum. Cevabını alamayacağım soruları sormaya niyetli değildim. Yanımdaki adam zaten allak bullak olan zihnimi daha da karıştırmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Ne soracaksan sor." dedi bakışlarını yoldan almadan. Gözlerimi kıstım ve dilimle alt dudağımı ıslattım. Ne güzel diyordu öyle, sanki gerçekten cevap verecekmiş gibi.

"Sorsam cevap verecek misin?" diye sorduğumda güldü ve direksiyondaki parmaklarını oynattı. Gecenin bir yarısı olduğu için yüz hatlarını zor seçiyordum. Gözlerimi kıstım.

"Dene bakalım." dediğinde gözlerimi devirdim. Resmen benimle dalga geçiyordu. Beni yanına kendi egosunu tatmin etmek için almış bile olabilirdi. Sorularımın cevapsız kalmasından keyif alıyor gibiydi.

"Deneyelim bakalım." diye mırıldandım saçlarımı geriye doğru atarken. "Özge'yi nasıl ikna ettin? Tek güvendiğim insan oydu. Nasıl büyük bir hayal kırıklığı yaşadığımı tahmin bile edemezsin. Arkadaşlarıma dahi anlatmadıklarımı anlatmıştım ona."

Derin bir iç çekti, başını iki yana salladı. Kırmızı ışığa yakalandığımızda ilk önce yavaşladı daha sonra da durdu. Başını bana çevirdiğinde ondan cevap alabilme umuduyla bakıyordum. Bana acıyormuş gibi bakıyordu. Sanki birine güvendiğim için ben suçluymuşum gibi. Psikoloğuma güvenmeyecektim de kime güvenecektim? Güvenen miydi hatalı olan? Yoksa o güveni boşa çıkaran mı hatalıydı?

"Hayat sana insanlara güvenmemen gerektiğini öğretememiş demek ki." dedi mekanik bir sesle. Gerçekten bu kadar duygusuz muydu yoksa rol mü yapıyordu, bilmiyordum.

Aslında çok acı bir şekilde öğretmişti ama... Aması yoktu işte. "Sen kimseye güvenmiyor musun?" dedim gözlerimi irice açarak. Cevap vermesini beklemiyordum. "İnsanız. Robot değiliz. Doğamızda var güven duygusu."

"Ben kimseye güvenmem. Bunun sonucu olarak da hayal kırıklığına uğramam." dediğinde dilimi kurumuş alt dudağımda gezdirdim. "Sana da tavsiye ederim."

"Yani yaşadıklarını kimseye anlatmadığını söylüyorsun, öyle mi?" Beni onaylamak için başını salladı, yeşil ışık yandığında motoru çalıştırdı ve gaza bastı.

BARINAK MESELESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin