Şimdi Kumsalla Çağatay nasıl tanıştı gibi sorular oluyordur aklınızda. Bu yüzden onların tanışma sahnesini yazmaya karar verdim. Keyifli okumalar :)) Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :**
(Multi: Kumsal ve Çağatay)Babamın koluna girdim ve otobüs durağına doğru yürümeye başladık. İş görüşmesi vardı ve ben onu yalnız bırakmak istememiştim. Bu iş için Alesya'ya ne kadar teşekkür etsem az. Onun sayesinde babam ilk defa bir işte çalışıp evimize para getirecekti. Keşke annem hayatta olup bunları görebilseydi. Biraz daha düşünürsem gözlerimin dolacağını bildiğimden babama döndüm.
"Heyecanlı mısın?" Dedim.
"Biraz endişeliyim sadece. Ya beni beğenmezlerse?" Dediğinde gülümsedim.
"Seni beğenmeyip de kimi beğenecekler? Şu yakışıklılığa bak be kimin babası" diyip coolca saçımı geriye attım. Babam bu halime gülüp yolun ortasında bana sarıldı. Önce şaşırsam da sarılışına karşılık verdim. Benden ayrılıp mahçupca yüzüme baktı.
"Özür dilerim kızım. Hakettiğin hayatı sana veremedim. Ama bugünden sonra her şey çok güzel olacak bak gör." Böyle düşünmesini istemiyordum. Ben her şeyi unutmuştum bile.
"Üzülme baba bundan sonra çok mutlu olacağız. Tabi biraz daha böyle durursak otobüsü kaçıracağız" diyip güldüm. Babam da bana katılınca gülerek gelen otobüse bindik. Yarım saat yolculuğun ardından gelmiştik. Holdingin karşısındaki durakta inip önümüzdeki devasa yapıya şaşkınlık ve hayranlıkla bakakaldım. Millet neler yapıyor be. Babam kolumdan tutup beni holdinge sürükledi. Dönmeli kapının önüne geldiğimizde onu durdurdum.
"Fazla heyecan yapma tamam mı? Bu işi alacaksın." Kafasını olumlu anlamda salladı.
"Sen gelmiyor musun?"
"Hayır. Ben dışarda bekliyorum seni" dedikten sonra omzuna elimi koyup filmlerdeki repliklerden alıntı yaptım.
"Git ve o işi al dostum." Babam bu halime gülüp içeri girdi. Bende oturacak bir şeyler aradım. Yan tarafta yolun kenarında boş bir bank görünce oraya ilerledim. Banka oturup önümdeki su birikintisine baktım. Bu aralar hafif yağmur yağıyordu. Yaz yağmurunu çok severdim. Hafifçe gülümsedim. Sonra o birikintinin yüzümde değil de yerde olması gerekçesiyle gülümsemem yüzümde dondu. Sinirle yüzümdeki suyu silip önümden hayvan gibi geçen arabaya bağırmaya başladım. Karşı taraftaki otoparka ilerliyordu.
"Yuh lan! Ehliyeti kasaptan mı aldın? İş yeri burası oğlum yavaş olsana biraz." Çocuğun beni duymadığını anlayıp otoparka koştum. O arabadan inmeden kapısının yanında cama vurarak bağırmaya başladım.
"İn aşağı lan. Tekerlerini patlatıcam senin oğlum görürsün sen." Kapıyı açıp içinden ilk ayağını çıkardı. Siyah nikeleri gözüme çarptığında bakışlarımı yavaşça yukarı çıkardım. Bütün vücudunu arabadan çıkarıp coolca gözlüğünü çıkardı. Yuh! İlah mısın silah mı? Çocuğun bana aşağılarcasına bakmasıyla kendime geldim.
"Ne bağırıyorsun kulağımın dibinde?" Dedi. Nihayet küçük dilimi yutmaktan vazgeçip çemkirmeme kaldığım yerden devam ettim. Yakışıklı, tatlı, seksi de olsa milletin önünden insanca geçmeyi bilmeliydi.
"Bağırırım tabi. Öküz gibi araba kullanıyorsun" dediğimde alayla bana baktı.
"Öyle mi?" Sinirden tırnaklarımı avucuma batırdım.
"Bana bak oğlum ben kimim biliyor musun!" Ukala bir tavırla arabasına yaslanıp cevap verdi.
"Kimsin?" Hadi bakalım Kumsal! Cevap ver çocuğa. Aklıma gelen yalanı bir anda söyleyiverdim. Hem bir daha nereden göreceğim bunu. Azıcık yalandan zarar gelmez.
"Ben bu holdingin patronunun kızıyım tamam mı! Düzgün davran bana." Kaşlarını kaldırdı.
"Yaa. Demek öyle!" Dedi.
"Aynen" diyip kollarımı birleştirdim ve tek ayağımı sallamaya başladım. Tek kaşını kaldırınca göz devirdim.
"Özrünü bekliyorum." Kahkaha attı. Karşında ayıyla fil mi çiftleşiyor olum ne gülüyorsun?
"Kusura bakmayın patronun kızı hanımefendi" dedi alayla.
"Kızım işe alındım! Hadi bunu kutlamalıyız." Babamın sesini duymamla gözlerimi sıkıca yumdum.
"Kumsal. Neler oluyor burada?" Gözlerimi yavaşça açıp karşımdaki çocuğa baktım. Kaşlarını kaldırmış alayla bana bakarken babam konuşmalarına devam ediyordu. Sussana be adam!
"Siz Çağatay bey olmalısınız. Kızım bak patronun oğlu bu." Duyduklarımla bir şok dalgası vücuduma yayıldı. Gözlerimi faltaşı gibi açıp Çağatay'a baktım. Oysa hala alayla bakıyordu. Hem çok utanmış hemde rezil olmuştum. Babam şüpheci bir tavırla bize bakıp son cümlesini söyledi.
"Ben durakta bekliyorum Kumsal." Babam giderken arkasından baktım. Durağa ulaştığında gözlerimi usulca O'na çevirdim. Bu sefer alayla değil iğrenircesine bakıyordu. Tam özür dileyecekken ağzından çıkan cümlelerle gözyaşlarıma engel olamadım.
"Zengin koca avcısı olduğunu ilk gördüğümde anlamıştım. Annen sana böyle mi öğretiyor?" Gözümden süzülen damlalar yanağıma, oradan çeneme yol alırken çocuk kaşlarını çatarak bana baktı.
"Hey! Yanlış bir şey mi söyledim?"
"Annem hayatta olsaydı elbette böyle öğretmezdi. Hem ben zengin koca avcısı falan değilim!" Başlarda fısıltı gibi çıkan sesim sona doğru yükselmişti. Çocuk pot kırdığını anlayınca gözlerinden pişmanlık ve üzüntü geçtiğini sezmiştim.
"Bak! Özür dilerim. Bilmiyordum." Onu dinlemeden arkamı dönüp yürümeye başladım. Peşimden geldiğini hissetmiştim. Elini koluma koyup durdurduğunda gözlerine baktım. Gözlerinde acı vardı.
"Benim de annem yok. Öyle söylememeliydim. Ne hissettiğini anlıyorum" dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Ne yani o da mı annesizdi? Kırgınlığım yerini şefkate bırakırken göz yaşlarımı silip gülümsedim.
"Unuttum bile." Dediğime güldü. Az önceki gibi alayla değil içten gülmüştü.
"O zaman şu tanışma faslını yeniden alalım. Malum baban bekliyor." Kocaman gülümseyip elimi uzattım.
"Kumsal." O da elimi sıktı.
"Çağatay." Hala elimi tutuyorken minik, tatlı bir elektrik dalgası vücuduma yayıldı. Gülümseyip elimize baktım. Ne demek istediğimi anlayınca elini çekti.
"Imm şey pardon" diyip ellerini cebine koydu. Kafamı durağa çevirdiğimde babamın telefonla konuştuğunu gördüm. Çağatay'a bakıp gülümsedim. Ne çok gülümsüyorum öyle! Pollyanna gibiyim mübarek.
"Tanıştığıma memnun oldum. Ama şimdi gitmem gerek" diyip durağı işaret ettim. Gözlerini durağa çevirip sonra tekrar gözlerimle buluşturdu. Dudağının bir kenarı kıvrılmıştı.
"Seni tanıdığıma sevindim." Bunu dedikten sonra aramızdaki mesafeyi kapatıp kulağıma yaklaştı. Karnımın içindeki filler twerk atarken fısıltısı kulağımı doldurdu.
"Ama en çok da bundan sonra daha sık görüşecek olmamıza sevindim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ (Tamamlandı)
Humor"Amcamın suyu gelmiş ben doğuma gidiyorum" diyip arkamı döndüm. Ayaklarımı götüme vura vura kaçmayı planlıyordum ama Ege beni boynumdan yakalayıp geri çevirdi. Hain! Arat'ın rengârenk yüzüne, mor saçlarına ve antenli taçına bakınca dayanamayıp kahka...