Multi: Alesya
**
"Evet arkadaşlar! İnsan anatomisini kim tanımlayacak?" Hocanın sorusuyla önlerden biri konuşmaya başlayınca yanımdaki Kumsal tekrar planlarını anlatmaya devam etti.
"Knka bende ilkten ısınamamıştım buna ama evde durduğum her gün boyunca kaçma isteğim artıyor." Onu bir de bana sor.
"Annemi bilmiyorsun sanki." dedim baygınca.
"Ege bunu düşündü merak etme. Hepimize sahte kimlik çıkardı. Gemiye bununla giriş yapacağız ki herhangi polis durumunda tanınmayalım. Fransa'ya vardığımızda gerçek kimliğimizi kullanırız. Paralar da hazır zaten. Senin onayın kalıyor sadece?" dedi cevap beklercesine.
"Düşüneceğim." diye mırıldandım. Evet hepimizin ayrı bir derdi vardı. Kumsal fakir bir kızdı. Annesi o küçükken ölmüş ve babası da tam bir ayyaş. Kızı okuldan arta kalan günlerde çalıştırıp parasını alıyor, o parayla da içki alıp zıkkımlanıyordu. Ege ise orta halli bir çocuk. Onun da annesi tam bir sürtük. Her gün başka birinin altında. Ege bir erkek olarak bunları kaldıramıyor haliyle. Bense.. Ben zenginim. İstediğim her şeye anında sahip olabilirim ama mutluluğa olamıyorum. Annemle babam birkaç yıl önce boşandılar. Annemin o günden beri bir sürü birlikteliği oldu. Tabi ki zengin kişilerle! Etrafımdaki yapmacık insanlar, sahte dostluklar. Hepsinden sıkıldım artık. Hayatımda bana olduğu gibi davranan bir tek Kumsal ve Ege var. Onlarla buralardan uzaklaşıp farklı bir yerlerde hayatıma devam etmek iyi bir fikir olabilirdi aslında.
Çıkış zili çaldığında eşyalarımı toplayıp bahçeye indim. Otoparka doğru yürüdüğümde Kumsal ve Ege'nin beni beklediğini gördüm.
"Bizim gemi işi ne oldu?" dedi Ege.
"Düşüneceğimi söyledim." dedim.
"İyi düşün derim. Gemi bu gece 1'de kalkacak." dediğinde başımla onaylayıp arabaya bindim. Kumsal da yan tarafıma oturmuştu. Camı indirip Ege'ye seslendim.
"Binmiyor musun?" dediğimde ellerini cama yaslayıp konuştu.
"Gemiyle ilgili son işleri halledeceğim. Geleceğini biliyorum Alesya. Seni tanıyorum. Yaşadığın bu hayattan sıkıldığını, tükendiğini biliyorum. O yüzden iyi düşün ve çabuk karar ver."
***
Aynanın karşısında kendimi bir kez daha süzdüm. Kırmızı, göğüs dekolteli, bir bacağımı neredeyse tamamen açık bırakan yırtmaçlı elbisem... Saçım,makyajım... Bir saat sonraki davet için hazırlanıyordum. Annem her şeyin kusursuz olmasını istiyordu. Bütün sosyeteyi davet etmişti. Kokteyller, şamdamlar, masalar... Masa örtülerini bile özel diktirmişti. Ve beni de bu gece için bir piyon olarak kullanıyordu. Annem kendine bulduğu damat adayıyla zenginliğine zenginlik katıyordu. Sanırım benim de - davette zengin biri görür, beğenir diye - kusursuz olmamı istemişti. Ama bilmediği bir şey vardı. Bende Alesya Gürsoy'sam o davete katılmayacaktım! Kumsal ve Ege'nin gemiyle kaçma planı şimdi daha çok kafama yatıyordu. Özür dilerim çok sevgili anneciğim ama gece 12'de buradan kaçacağım!
+++
- ARAT'TAN -
Ceketimin kol düğmelerini de bağlayıp işimi bitirdim. Kapı çaldığında 'gel' dememi beklemeden içeriye giren kişiyi az çok tahmin edebiliyordum. Bezmiş bir ifadeyle Azra'ya döndüm.
"Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirir derler ama daha ne kadar uğursuzluk getirebilirsen.." dediğimde hiç bozuntuya vermeden sırıtmaya devam etti. O sırıtışını si...leyim.
"Aşkımm. Biraz sonra evleneceğiz ve sen müstakbel karının kalbini kırmaya çalışmak yerine onu mutlu etmeyi dene!" dedi cilveli bir şekilde. Ya da öyle olmaya çalışıyordu ama gözümde maymundan farkı yoktu. Maymun bile daha değerliydi.
"Sen hiçbir zaman benim karım olmayacaksın Azra. Bu evliliğin mecburiyetten olduğunu biliyorsun." dedim soğukça. Bu kızdan nefret ediyordum.
"Sevgili babamı kızdırmak istemezsin değil mi hayatım? Herhangi bir yanlış hareketinde anlaşmayı iptal eder ve sizin şirketiniz de iflas eder." dedikten sonra son kez sırıtıp odadan çıktı. Buna daha fazla katlanamayacağımı anladığımdan telefonumu çıkarıp Çağatay'ı aradım.
"Limana geç geliyorum." deyip odadan çıktım. Koridorda ters yöne gidip asansöre bindim ve en alt kata indim. Arka kapıya ilerleyip dışarıya çıktım. Arabama binip sürmeye başladım. Çağatay'ın ayarladığı gemiye bu gene bineceğim ve bu şacma evliliği asla gerçekleştirmeyeceğim. Gemiyle gideceğim ve bu sayede bizi kimse bulamayacak. Çağatay zaten yolculuk boyunca kullanabileceğimiz sahte kimlikleri ayarlamıştı. Sonunda bu lanet hayattan ve o sikik kızdan kurtulacağım.
---
- ALESYA'DAN -
Ege'nin uzattığı elini tutup gemiye atladım. Bu her yerinden frikik veren elbisem ve topuklu ayakkabılarımla buraya nasıl geldiğimi hala bilmiyorum. Ama üstümü değiştirmekle vakit kaybedemezdim. Gemideki görevli - tahminen 40 lı yaşlarının sonunda olan- adam bizi geminin arka tarafından alt kata yönlendirdi. Ege ve Kumsal'ı farklı yöne yönlendirdiğinde itiraz edecektim ki Ege 'sorun yok' dercesine gözlerime baktı. Onlara doğru bakarken bir yandan arka arkaya ilerliyordum. Fransa'ya kadar tek başıma yolculuk edemezdim ki ben! Bunları düşünürken bir şeye çarptığımda arkama döndüm. Karşımdaki takım elbiseli çocuğu baştan aşağı süzerken o da aynı şeyi bana yapıyordu. Ne işi vardı bu kıyafetlerle burada? Senin kıyafetin çok normal sanki diyen iç sesime hak verdim. Gemide dikkat çeken bir tek ikimiz vardık sanırım ki bulunduğumuz yerdeki 100' e yakın insanın bize bakışlarından da bu anlaşılıyordu. Bir görevli yanımızdan geçerken bir an durup ikimize baktı.
"Siz birlikte mi geldiniz? Bir davetten falan mı kaçtınız" dediğinde ben hayır diyecekken çocuk onayladı.
"Evet birlikteyiz." deyip beni belimden tutarak bir tarafa yönlendirdi. İnsanların içinden geçip en köşeye oturduğumuzda ters ters ona baktım.
"Niye birlikte olduğumuzu söyledin?" dediğimde ukalaca bana baktı.
"Seninde farkettiğin üzere gemide dikkat çeken bir tek ikimiz varız ve zengin olduğumuz her tarafımızdan belli. Eğer söylemeseydim sabaha kadar beş kuruşunun kalacağını sanmıyorum." diye açıklama yaptığında haklılığına sinirlendim. Doğru söylüyordu. O benim yanımda durmazsa soyulurdum ve annemin çocukluğumdan beri bankaya para yatırıp birikim yaptığı paralarımı kaybederdim. Onlar olmazsa Fransa hayal olurdu. O paralarla Fransa'ya vardığımızda ilk olarak bir otelde kalacak sonra da bir ev tutacağız. Daha sonra oradan bir iş bulup hepimiz çalışacağız. Eğitimimize devam etmeyi hiçbirimiz düşünmüyorduk çünkü o tren çoktan kaçmıştı. Düşüncelerimle boğuşurken kapanmaya hazır gözlerime daha fazla direnmeyip kendimi uykuya bıraktım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ (Tamamlandı)
Mizah"Amcamın suyu gelmiş ben doğuma gidiyorum" diyip arkamı döndüm. Ayaklarımı götüme vura vura kaçmayı planlıyordum ama Ege beni boynumdan yakalayıp geri çevirdi. Hain! Arat'ın rengârenk yüzüne, mor saçlarına ve antenli taçına bakınca dayanamayıp kahka...