15. BÖLÜM *FİNAL*

336 30 56
                                    

Bir elim saçımdaki havlu düşmesin diye kafamda dururken, diğer elimle özenle ütülediğim elbisem, bir oraya bir buraya koşturuyordum. Fazla heyecan yapmıştım sanırım.

"Ne kadar abarttın şu nişan olayını kızım" dedi Arat göz devirerek. Ona kınayan bakışlar yollayıp yukarı kata doğru depar atarken söylenmeyi de ihmal etmedim.

"Sende mızmızlanıp duracağına git hazırlan" diyip yatak odama girdim. Elimdeki elbiseyi yatağın üstüne bırakıp, saçımdaki havluyu çıkarıp bir köşeye fırlattım. Kurutma makinesini fişe takıp saçımı kurutmaya başladım. Islak bir yer kalmadığına emin olduktan sonra makineyi kapatıp saçımı taradım. Arat gerizekalısı eğer hala hazırlanmamışsa elimden çekeceği vardı.

Yatağın üstündeki koyu yeşil tonlardaki elbisemi üstüme geçirip, daha önce ayırdığım siyah süet stilettolarımı ayağıma giydim. (Multi)

Saçlarımı düzleştirip bordo rujumu sürdüm. Rimel ve ince bir eyelenir sürdükten sonra hazır olduğuma karar verip çantamı aldım ve odadan çıktım. Kumsallar gelmek üzereydi.

"Bir an hiç inmeyeceksin sandım" dedi Arat. Koltuğa geçip yanına oturdum.

"Kumsallar nerede kaldı?" Dediğim sırada kapı çaldı. Arat sırıtıp kapıyı açmaya gitti. Bende o sırada elinde elmayla mutfaktan çıkan Alya'yı kucağıma alıp kapıya yöneldim.

Çağatay bana selam verip Alya'yı kaptığı gibi kendini koltuğa bıraktı. Camış. Kumsal'a dönüp ne giyindiğine baktım. Gül kurusu renginde karnını kapatan, hafif diz üstü, şık bir elbise giyinmişti. Çok tatlı görünüyordu.

"Röntgenin bittiyse çıkalım hadi" dedi Kumsal göz devirerek. Ona dil çıkarıp evden çıktım. Onlar da peşimden geldiklerinde Çağatay'ın kucağındaki Alya'yı alıp bizim arabaya bindim. Onlar da kendi arabalarına bindiklerinde hep beraber yola koyulduk.

"Paran mı yetmedi?" Diyen Arat'a anlamayan bakışlar attım.

"Ne?"

"Diyorum ki terziye paran mı yetmedi? O elbisenin kalanı nerede?" Ne dediğini anlayınca trip atmak yerine sırıtıp can alıcı soruyu sordum.

"Kıskandın mı yavrum?" Dediğimde kaşlarını çattı.

"Evli mutlu çocuklu bir kadınsın ulan! Ondan diyorum yani" dedi. Çok komik görünüyordu. Aynı şey gibi. Şey işte yani, sıçmaya çalışan maymun gibi. Arkadaki bebek koltuğunda oturan Alya'ya gülüp önüme döndüm. Şapşal gibi etrafa bakınıyordu. Ne zaman arabaya binse hep böyle yapardı. Arabaları çok seviyordu, babasına çektiyse demek ki. Arat dikiz aynasından Alya ile oynarken saate baktım. Henüz geç kalmamıştık.

"Asellerle orada mı buluşacağız?"

"Muhtemelen şuan salondalardır" dedi. O sırada önümüze çıkan çocuklarla ani bir fren yaptı. Doğal olarak arkamızdan bizi takip eden Çağatay da fren yaptı. Hemen arkama dönüp Alya'yı yokladıktan sonra bir sorun olmadığını anlayıp önüme döndüm. Arat arabadan inip çocuklara yanaştı. Bende peşinden inip yanlarına gittim.

"Abi bize düğün zarfı versene" dedi çocuklardan en kurnaz görüneni.

"Ne zarfı çocuğum bizim şeyimiz var" dedi Kumsal düşünüyormuş gibi yaparken.

"Neyiniz var?" Dedi bastıbacak olan.

"Şey işte canım" dedi Kumsal elini savurarak.

"Ya abla giyinmiş süslenmiş düğüne gidiyorsunuz işte. Bir zarf atın ölür müsünüz? Hem altınızdaki arabalara bakarsak baya da zenginsiniz." Bu sefer yine en kurnaz olan konuşmuştu.

KAÇIŞ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin