Altair ertesi sabah uyandığında "Bugün zorlu bir gün olacak." dedi. Kalkar kalmaz ablası Emris'i evin içinde aradı. Fakat Emris evde yoktu. Evden çıkarak bahçeye de bakındı ama Emris bahçede de yoktu.
Altair içine düşen kuşkudan dolayı köyü gezmeye başladı. Gezerken köyde kadın sayısının bir hayli azaldığını fark edince köyün kapısında duran hafif deri giymiş kişiye sordu? "Köyün kadınları nerede?"
Asker önce, Altair'i süzdükten sonra "Aşağıya dereye gittiler. Bugün çamaşır yıkama günleri" dedi.
Altair kafasında pek bir şey canlanmamıştı. Merak edip hızlı adımlarla dereye doğru indi.
Dereye indiğinde hayatında daha önce hiç görmediği bir manzarayla karşılaştı. Kadınlar kıyafetlerini diz üstüne kadar sıvamış, derenin içinde kıyafetleri çitiliyor ve yıkıyorlardı.
Altair tuhaf hissetmişti. Çünkü kendi geldiği dünyada her şeyi robotlar yapardı. Tek yapman gereken emir vermekti. Köydeki kadınların çalışkanlıklarını görünce, geçmişte evlendiği ve parmaklarını oynatmaktan aciz olan o, üç kadına da bir ağız dolusu küfür saydı.
Altair, Emris'in iyi olduğunu ve yarı terli yarı ıslak kıyafet yıkadığını görünce "Güvende sanırım." diyerek tekrardan yukarı köye doğru yürüdü.
Altair, köyün girişine gelince asker "Bulamadın mı dereyi?" dedi.
Altair soruya cevap vermeden direk "Amca mı gördün mü?" dedi.
Asker, Altair'in soruyu cevaplamamasını dereyi bulamadığına veya ormandan korktuğuna yorumladı ve gülümsedi. Daha sonra "Amcan ormanda kontrole gitti." dedi.
Altair "Bu kötü oldu" dedi.
Asker, Altair'in suratı düştüğünü görünce "Ama çok olmadı çıkalı koşarsan yetişirsin. Doğuya doğru gittiler." dedi.
Altair bunu duyar duymaz doğuya doğru koşmaya başladı. Asker gülerek, Altair'in arkasından bağırdı. "Dikkatli git. Düşme!" dedi.
Altair on beş dakikalık bir koşudan sonra amcasının olduğu yere geldi. Amcası her zaman ki gibi sinirli ve asabi duruyordu. Altair gülerek amcasına yaklaşırken içinden de bir dünya küfür ediyordu.
Amcası Altair'i görünce şaşırdı. " Senin ne işin var burada?" dedi.
Altair korkmuş bir surat takınarak " Amca... Amca iki gündür sana ulaşmaya çalışıyorum. Ormanda canavar var." dedi.
Amcası ve yanındaki adamlar kahkaha attılar. "Ormanda canavar olması çok doğal." dedi.
Altair ağzına gelen lafları yuttu ve " Ama bu diğerlerine benzemiyor. Çok büyük bir yılan. Mağarasının önü kemik yığınlarıyla dolu." dedi. Sesinde korkmuş gibi yaparak da inandırıcılığı artırmak istedi.
Gülüşen askerler ve amcası aniden sustu ve "Yılan mı?!" dediler.
Altair kafasını sallayarak "Kocaman bir yılan." dedi.
Amcası Altair'i kollarından tuttu ve "Nerede?" dedi.
Altair amcasının bu ani tepkisinden dolayı biraz şaşırmıştı. Parmağıyla kuzeyi göstererek "Kuzeyde bir mağarada" dedi.
Amcası heyecanlı bir şekilde "Hemen bizi oraya götür." dedi.
--------------------------------------------------
Altair, amcası ve adamları bulunduğu mağaraya götürdü. Amcası ve adamlarından, mağaranın önündeki iskelet yığınlarını görünce, soğuk soğuk terler döküldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...
FantasyFantastik komedi temalı bir hikayedir. İmla ve dil bilgisi hataları mevcuttur. Çok olmamakla beraber argo sözcükler içerir. Amacım yazarken eğlendiğim gibi, sizinde okurken eğlenmenizi sağlamak. Bölümler ortalama 1k kelimeden oluşuyor. İsime ve kapa...