Altair temkinli adımlarla alanın ortasına doğru ilerledi. Alanın ortasına doğru geldiğinde peltek ve gizemli bir ses duymaya başladı.
"Taze insvan eti..."
Altair etrafına bakındı kimse yoktu. "Tövbe tövbe gaipten sesler duymaya başladım."
"İiinnnsssvvaaaannn..."
"Kimsin la sen? İnsvan ne? Allahın mağaralısı!"
Karanlığın içinden iki ayaklı sanki ip üstünde yürüyormuş gibi sallanarak yürüyen biri çıktı. Sırtında kollarından hariç altı tane örümcek bacağı vardı. Kafası bir insan gibi dursa da altı tane gözü vardı. Tırnakları jilet kadar keskin duruyordu.
Altair ise ona değil arkasında tahtın yanında duran pembe renkli yumurtaya odaklanmıştı.
"Bacım kimsin?"
"İnsvan eti..."
"Kız senin kaç gözün var! Tövbe estağfurullah! Nesin la sen?"
"Ben örümceklerin kraliçesviyim."
Altair şaşkındı. Kafasından hemen bir denklem kurdu. Kraliçe = güç = altın = para!!! "Sayın Kraliçem sizin gibi biriyle tanıştığım için ne kadar memnunum."
Kraliçe Altair'ın kaçmayıp ve kendine iltifat etmesinden dolayı şaşırmıştı. Meraklı ve şaşkın bir ses tonuyla "Sven... Sevn benden korkmuyor musvun?"
Altair gülerek "Sizden niye korkayım Kraliçem. Sizin gibi güzel, alımlı, ışıldayan birinden..."
Kraliçe şaşkınlık üstüne şaşkınlık yaşıyordu. Aniden sinirlenerek "Sven... Sven beni kandırmaya çalışıyorsvun."
Altair içinden "Bu tepkiyi iyi bilirim..." dedi ve kılıcı bir kenara fırlattı. "Sizi kandırmak? Ne için? Böyle bir güzelliği kandırırsam tanrılar beni asla affetmez..."
"..."
"Lütfen Kraliçem bana bir şans verin."
Kraliçe bir kaç adım geri giderek "Ne şansvı? Ne için?" dedi.
Altair da bir kaç adım ileri giderek "Sizin gibi güzel bir kadından ufak bir buse için."
Kraliçenin o soluk bembeyaz yanakları yavaş yavaş pembeleşmeye başlamıştı. "Busve mi? Beni gerçekten de güzel mi görüyorsvun."
Altair kraliçeye biraz daha yaklaşarak "O nasıl söz kraliçem. Bizi güzel bulmayan erkeğin erkekliğinden şüphe edilir."
Kraliçenin yanakları iyice kızarmıştı. "Tamam ama svadece bir tane busve."
Altair gülerek ve kraliçeyi ürkütmemek için yavaş adımlarla kraliçeye yanaştı ve onun yanağına ufak bir buse kondurdu. Daha sonra sessizce bir tane daha bir tane daha... Kraliçe kendi üstündeki kontrolünü kaybedene kadar devam etti. Kontrolünü kaybettiğini anladığı anda sırtında taşıdığı hançerle bir saniyeden az sürede kraliçenin boğazını kesti.
Kraliçe saniyeler içinde yere yığıldı. "Neden?" dedi. Seni titriyor gözlerinden yaşlar akıyordu.
Altair ise bir katilin ki gibi soğuk bir ses tonuyla "Senin suçun yok. Suç Cavidan'ın." dedi.
Daha sonra pembe yumurtayı ve Knuz'un üstündeki kulakları alarak oradan uzaklaştı.
Altair yol boyunca çok mutluydu. Knuz'un üstünden iki gümüş çıkmıştı. Bu olayla beraber iyi para kazandığına inanıyordu. Kasaya geldiğinde ilk işi kulakları iksirciye satmak oldu. Tam tamına 3 gümüş 4 bakır kazanmıştı. Kasabanın meydanında mutlu mutlu dolaşırken ihtiyarla karşılaştılar.
"Nereye kayboldun seni aptal velet?"
"Buralardaydım dedeciim."
"Dedecim mi? Yine ne bok yedin lan?"
"Hiç kötü bir şey yapmadım. Hatta gizli aşıkları buluşturdum. İkiz kardeşleri birbirlerinden ayrılmaması için yardım ettim. Üstüne üstlük bir centilmen gibi bir kızın kalbini reddettim. Sonuçta beni severse üzülecekti. Ben eğitmenim."
"Bunlar hiç senin huyun değil ama neyse hadi eve gidelim. İki gündür seni aramaktan helak oldum."
"Peki dedecim."
---------------------------------------
Altair elindeki dört yılan yumurtası ve bir örümcek yumurtasına bakarak "İhtiyar bu yumurtalar böyle mi daha çok para eder? Yoksa içinden hayvan çıkınca mı?"
İhtiyar söyle bir yumurtalara baktı. Sakin gibi dursa da içinde büyük bir fırtına kopuyordu. "Şimdi böyle dersem pembeleri de satacak. Fakat pembeler satılmayacak kadar değerli. Böyle değil dersem de diğer mavi ve grileri boşuna yumurtadan çıkarmış olacak. Ne yapsam..."
"İhtiyar orada mısın?"
"Bu bir risk! Yani pembeleri çıkart ve antlaşma yap öyle daha çok satarsın. Fakat mavi ve griler de risk var. İyi çıkmazlar ise daha aza satarsın."
"Hmm... Pembelerde o risk yok öyle mi?"
"Evet..."
"Hmm... O zaman pembeleri ısıtmaya başlayayım. Mavi ve grileri de böyle satarım."
"En doğru karar bence de."
"Peki bunları nasıl yumurtadan çıkaracağım?"
"Isıtacaksın. Ama unutma ilk seni görmeleri lazım. Yoksa kaçarlar."
"Kaçarlar mı? Paralarım mı? ASLA!"
İhtiyarın kalbi bu laftan sonra sıkışmıştı. "Bir gün bu yalanlarım yüzünden öldürecek beni..." diye mırıldandı.
-------------------------------------
Bir ay boyunca her an bile olsun yumurtaların başından ayrılmadı. Sonunda bir gece göğüsünde sürünen bir şeyin hissiyle uyandı. Gözleri açtığında pembe renkte minicik bir yılan Altair'ın göğüsünde sekiz çizip duruyordu. Hemen yataktan kalktı ve yılanı eline aldı. Yılan onun parmaklarına kafasını sürterek ilgi istediğini gösteriyordu. Altair hemen yılanla antlaşma yapmak için odaklandı. "Senin ismin dolar olsun oda S şeklinde" dedi.
İsim: Dolar
Sınıf: Zehir
Nadirlik: epik
Tür: Dev yılanYılan çok hızlı büyüyordu. İlk başlarda 3-5 cm olan yılan bir kaç gün sonra 10-15 cm çıkmıştı. Bu esnada örümcekte yumurtadan çıkmıştı. Altair ona da Avro ismini verdi.
İsim: Avro
Sınıf: Zehir, böcek
Nadirlik: Epik
Tür: Yeşil Gövdeli ÖrümcekAltair artık bir şehre gidip ticarete atılması gerektiğini düşünüyordu. Bunun için bir ay daha bekleyip yılan ve örümceğin biraz güçlenmesini bekleyecekti.
--------------------------------
"İhtiyar ben gideceğim."
İhtiyar derin bir nefes aldı. "Nereye?" dedi.
Altair biraz üzgün hissetmişti. "Anladın sen... Gidiyorum. Kurtuluyorsun benden."
İhtiyar bir kez daha derin nefes aldı. "Ne diyeyim aptal velet. Yolun açık olsun. Dikkat et kendine."
"Sende ihtiyar. Bir derde düşersen bul beni. Sana kapım her zaman açık olacak."
Altair ülkenin aşağısında bulunan ve liman şehri olan Genos'a doğru yolculuğa çıktı. Yol uzun ve meşakkatli olacaktı. Çünkü geçmesi gereken sıradağlar ve geniş nehirler vardı. Genos'a giderken yolda dağ eteğinde kurulmuş olan Eltan şehrine de uğrayacaktı. Yol için at almayı düşündü lakin 12 bakır harcamaya yüreği dayanmadı.
"Tabanway gibisi var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Türk Fantastik Dünyaya Giderse...
FantasíaFantastik komedi temalı bir hikayedir. İmla ve dil bilgisi hataları mevcuttur. Çok olmamakla beraber argo sözcükler içerir. Amacım yazarken eğlendiğim gibi, sizinde okurken eğlenmenizi sağlamak. Bölümler ortalama 1k kelimeden oluşuyor. İsime ve kapa...